Cabbar, Fatih | Burdurlu, M. Çağrı | Kulle, Çınar | Tolonay, Berk | Çopuroğlu, Akanay | Yasa, Ata Mert | Alcan, Narod
Article | 2018 | 7tepe Klinik14 ( 3 ) , pp.85 - 89
Amaç:Bu çalışmanın amacı, her bir hastanın panoramik radyografisini inceleyerek, süpernümere dişleri olan hastaların sıklığını ve klinik özelliklerini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem:Çalışmaya Üniversite Diş Hastanesi hastalarının toplam 30066 panoramik radyografisi dahil edildi. Her hasta, süpernümere dişler için miktarına, dişlenme tipine, lokalizasyonlarına ve morfolojilerine göre sınıflandırıldı. Hastaların demografik verileri de kaydedilerek birlikte değerlendirildi. Bulgular:Çalışmaya katılan hastaların %45'i erkek, %54'ü kadındı ve yaş ortalaması 39,3218,71 idi. Supernümere dişleri olan 163 hasta vardı (%0,056). Süpernumer . . . dişler için erkek/ kadın oranı 1,33:1 idi. Erkeklerde kadınlardan anlamlı derecede daha fazla bulundu (p 0,05). Maxillanın mandibuladan %59 daha sık etkilendiği görüldü. Supernümere olan 163 dişten ek morfoloji en sık %39,5 idi. 30 yaşın altındaki hastalardadiğer yaş gruplarına göre daha fazla supernümere diş vardı (p 0.05). Sonuç: Bu çalışmada supernümere dişlerin çoğunluğu 30 yaşın altındaki erkeklerde görüldü, en sık maksillada ve suplemental morfolojide izlendi. Aim:The aim of this study is to evaluate the frequency andclinic charecteristics of patients with supernumerary teeth byexamining each patient’s panoramic radiography.Materials and Methods:A total of 30066 panoramic radiographies of the University Dental Hospital patients were included in the study. Each patient was classified according tothe quantities, dentition characteristics, locations, and morphologies for their supernumerary teeth. Demographic data ofthe patients were also recorded.Results:Of the patients participated in the study, 45% weremale and 54% were female, with the mean age of 39.3218.71.There were 163 patients with supernumerary teeth (0.056%).Male/female ratio for supernumere teeth was 1.33:1. Maleswere significantly more than in females (p0.05). Maxilla wasmore frequently affected than mandibula by 59%. Of the 163supernumarary teeth, supplemental morphology was themost frequent by 39.5%. There were significantly more supernumerary teeth observed under the age of 30 years than other age groups (p0.05).Conclusion:The majority of supernumerary teeth in this studywere present in males under the age of 30 years, had supplemental morphology, and were located in the maxilla Daha fazlası Daha az
Kuka, Gizem İnce | Tunar, Ogül Leman | Gürsoy, Hare | Kuru, Bahar
Article | 2018 | 7tepe Klinik14 ( 2 ) , pp.69 - 74
Amaç: Bu çalışmanın amacı, ara yüz temizliğinde kullanılanüç farklı temizlik aracının temizleme etkinliklerinin karşılaştırılmasıdır.Gereç ve Yöntem: Yetmiş iki adet ara yüz çürüğü veya restorasyonu olmayan çekilmiş insan dişi farklı ara yüz boşluklarıyaratmak amacıyla kesiciler, küçük azılar ve büyük azılar olarak üç gruba ayrıldı. Dişler, orijinale yakın dar ve geniş kontak oluşturularak rezin gingiva modeline gömülüp, dişlerinaproksimal yüzeylerini gözlemlemek için interdental alandanayrılan ve modelaj mumu ile yeniden birleşebilen bir rezinmodel oluşturuldu. Mikrobiyal dental plağı taklit etmek amacıyla dişlerin ara yüzleri kont . . .ak spreyi ile (0-Spray OkklusionssSpray, Scheftner, Almanya) boyanıp dijital fotoğraf makinesiile fotoğraflandı. Boyutları birbirine denk olan ara yüz fırçaları(TePe 0.45, 0.6) ile plastik ara yüz temizleyicisi (TePe EasyPick, XS/S, M/L) ve kürdanlar (TePe Dental Stick Slim/Medium) seçildi. Uygulanan kuvvetleri standardize etmek amacıylaEvrensel Test Cihazı (Instron) kullanıldı. Kaldırılan boya miktarını ölçmek amacıyla mum ile birleşebilen model ayrılıp, herdişin aproksimal yüzeyi aynı açı ve mesafeden fotoğraflandı.İlk ve son fotoğraflar AutoCAD programı ile karşılaştırılıp, temizlenen boya miktarı hesaplandı.Bulgular: Uygulama sonrası üç grupta da istatistiksel olarakanlamlı değişim saptandı (p0.05). Rölatif temizleme alanı arayüz fırçası kullanılan gruplarda plastik ara yüz temizleyicisi vetahta kürdan kullanılan gruplara göre anlamlı derecede yüksek bulundu (p0.05).Sonuç: Sonuç olarak, ara yüz fırçalarının temizleme etkinliği,plastik ara yüz temizleyici ve tahta kürdanlara göre daha yüksek tespit edildi. Bu çalışmanın bulguları, farklı ara yüz temizleyici ajanların temizleme etkinliği ve kullanım kolaylığı açısından farklı hasta gruplarında değerlendirildiği klinik çalışmalariçin umut vericidir. Aim: The aim of the present study was to compare the cleaning efficacy of three different interdental cleaning devices.Materials and Methods: Seventy two extracted human teethwithout approximal caries and restorations were separatedto three groups as incisors, premolars and molars, includingtwenty four per each. All teeth were embedded into acrylicresin and the models were designed to be separable fromthe interproximal parts. To imitate the interdental plaque,the interproximal areas of the teeth were dyed with contactspray (0-Spray OkklusionssSpray, Scheftner, Germany). Three groups of approximately same sized interdental cleaningdevices, rubber interdental pick (Tepe Easypick XS/S, M/L),interdental brush (TePe 0.45, 0.6) and wooden sticks (TePeDental Stick Slim/Medium) were selected. To standardize the force applied, Universal Test Machine (Instron) was used.After the application of interdental devices, the teeth wereseparated from the interproximal surfaces to analyse thecleaned areas. The teeth were digitally photographedand by using AutoCAD software, the dye removal wascalculated.Results: All groups showed statistically significant differences in terms of relative cleaning area after interdentalcleaning device application (p0.05). However, relativecleaning area was found to be significantly higher in interdental brush groups compared to rubber interdental pickand wooden stick groups, respectively (p0.05).Conclusions: It was concluded that interdental brushes’relative cleaning efficacy was better than that of rubber interdental picks and wooden sticks. Results of the presentstudy are promising for the future clinical studies evaluating the plaque removal efficacy of different interdentalcleaning devices as well as the ease of use in different periodontally diseased and healthy populations Daha fazlası Daha az
Canpolat, Ceyhun | Bal, Burcu | Kayahan, Zeynep Özkurt | Kazazoğlu, Ender
Article | 2018 | 7tepe Klinik14 ( 2 ) , pp.57 - 60
Amaç: Hareketli bölümlü protezlerin doğru planlanması hasta memnuniyetini ve diş hekiminin başarısını arttırmaktadır.Bu çalışmanın amacı, kısmi dişsizlik tiplerinin yaygınlığını belirlemek, dişhekimleri tarafından en yaygın olarak planlananhareketli bölümlü protezleri saptamak ve planlama ile ilgili dişhekimlerinin bakış açılarını incelemektir.Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada İstanbul'un en büyük ilçelerinde görev yapan çeşitli diş hekimliği laboratuvarlarındayapılan ve randomize olarak seçilen 100 hareketli bölümlüprotez değerlendirildi. Kennedy sınıflaması, tedavi planlamaseçenekleri ve protez komponentleri gözlemlendi. Dişsiz bölgel . . .erin sayısı ve yeri, ana bağlayıcılar, kroşe ve tırnak türlerikaydedildi. Hareketli bölümlü protez planlamasının doğruluğunu değerlendirmek için bir planlama rehberi kullanıldı.Bulgular: Kennedy I en fazla görülen dişsizlik sınıflamasıdır(49%). Bölümlü protez komponentleri incelendiğinde, anabağlayıcıların %27’si, kroşelerin %20’si ve tırnak seçiminin%59’unda yanlış seçim yapıldığı saptanmıştır. Kroşeler içindoğru planlama Kennedy I ve Kennedy II’te daha yüksektir (p0.05). Kennedy sınıflaması ile ana bağlayıcı ve tırnakplanlama doğruluğu arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır(p0.05).Sonuçlar: Bu çalışmanın sınırlamaları dahilinde, hareketlibölümlü protezlerde tasarım hatalarının oranı yüksektir. Tırnakların yanlış konumlandırılması sonucu protezlerin başarısı olumsuz etkilenebilir. Diş hekimleri, başarılı sonuçlar eldeedebilmek için hareketli bölümlü protez tasarımının doğruyapılması gerektiğinin farkında olmalıdırlar. Aim: The knowledge of correct design and treatment planning of removable partial dentures (RPDs) improves patientsatisfaction and the success of clinician. The aim of this studywas to determine the prevalence of various types of partialedentulism, to observe the designs of RPDs most commonlyplanned by clinicians and to examine their perspectives onplanning.Materials and Methods: A total of 100 randomizely selectedRPDs that were constructed in various dental laboratories served in the largest districts in Istanbul were evaluated in thisstudy. Kennedy classification, treatment planning optionsand framework designs were observed. The number and location of edentulous areas, the type of retentive clasps, majorconnectors, and occlusal/incisal rests were recorded. A planning guide was used in order to evaluate the accuracy of theframework design.Results: Kennedy I was the most common classification(49%). The incorrect design was 27% for the major connectors, 20% for the clasps and 59% for the rests. The accuracy of clasps was higher in Kennedy I and II cases (87.5%)(p0.05). There were no significant differences betweenthe Kennedy classification and the accuracy of major connectors and rests (p0.05).Conclusions: Within the limitations of this study, it canbe concluded that there were large amount of incorrectdesigns of the RPD frameworks. The incorrect position ofthe rests was very high and this may lead to unsuccessfuldentures. The clinicians should be aware of the correctframework design to achieve successful outcomes Daha fazlası Daha az
Yılmaz, R. Burcu Nur | Çelen, Nigora | Özdemir, Fulya
Article | 2018 | 7tepe Klinik14 ( 2 ) , pp.103 - 108
Amaç: Bu çalışmanın amacı hastaların aktif ortodontik tedavisinin ardından pasif izlendiği pekiştirme döneminde memnuniyetlerini ve ağız hijenlerini değerlendirmek ve sabit lingualpekiştirme aygıtı ile ilgili bilgilerini ve şikayetlerini ölçmektir.Gereç ve Yöntem: Aktif ortodontik tedavi bir sene geçmişolan 42 bireyin (26 kız, 16 erkek), alt ve üst sabit pekiştirme aygıtının uygulandığı bölgenin yanısıra total oral plak indeksleri(Pİ) ve papiller kanama indeksleri (PKİ) ölçülmüştür. Ayrıca pekiştirme dönemine ait 22-soruluk bir anketi cevaplamaları istenmiştir. Niceliksel verilerin grupiçi karşılaştırmasında Friedman testi ve niteli . . .ksel verilerin karşılaştırılmasında Ki-Kare testikullanılmıştır.Bulgular: Hastaların çoğu aktif ortodontik tedavi bitimindeve pekiştirme döneminde diş dizilimlerinden ve gülümseme estetiklerinden çok memnun olduklarını ifade etmişlerdir(p0,05). Diş diziliminde geri dönüş olduğunu düşünen hastaların anlamlı çoğunluğu bu durumdan kendilerinin (%23,8)sorumlu olduğunu ifade etmişlerdir (p0,05). Pekiştirme aygıtına alışmalarının kolay olduğunu (%92,9, p0,05), ağrıya sebep olmadığını (%76,2, p0,05), konuşmalarını etkilemediğini(%97,6 p0,05), ağız kokusuna neden olmadığı (%88,1 p0,05)ve diş temizliğini etkilemediğini ancak daha özenli fırçalamagerektiğini ifade etmişlerdir (%83,3, p0,05). Total ağız Pİ’i, üstlingual Pİ’inden (p0,05); üst lingual Pİ de alt lingual Pİ’indenanlamlı derecede daha düşük tespit edilmiştir. (p0,05). Altlingual bölge PKİ’i, total ve üst lingual PKİ’den anlamlı dereceyüksektir (p0,05).Sonuçlar: Hastaların büyük kısmı pekiştirme aygıtına alışmanın kolay olduğunu belirtmekte ve pekiştirme dönemine aitbilgilerin sözlü verilmesini yeterli bulmaktadır. Buna karşınhastaların ¼’ü bu bilgilerin yazılı olarak verilmesini daha faydalı olacağını düşünmektedir. Plak birikimi pekiştirme aygıtınına (hem üst hem alt çenede) bağlı olarak artmaktadır. Kanama indeksi ise alt çene pekiştirme aygıt bölgesinde anlamlıartış göstermektedir. Pekiştirme dönemine ait bilgilerin hemsözlü hem de yazılı broşür olarak ve pekiştirme aygıtı bulunan bölgeler için ayrıntılı ağız hijen eğitiminin verilmesi hastamemnuniyetini ve tedavi sonuçlarını artırabilir. Aim: The purpose of the study was to evaluate the satisfactionof the patients in passive orthodontic retention period afterthe active orthodontic treatment, measure their knowledgeand complaints about fixed lingual retainers and assess thepatients’oral hygiene.Materials and Methods: The plaque index (PI) and papillary bleeding index (PBI) of the total oral as well as the fixedretainer application regions (Upper and lower lingual) of 42patients whose active orthodontic treatment was finished 1 year ago were measured. Additionally, they were asked toanswer a 22-item questionnaire regarding the retentionperiod. Intragroup comparison of quatitative and qualitative data was performed using Friedman and Chi-Squared Test, respectively.Results: Most of the patients were satisfied with the alignment and smile aesthetics after the active orthodontictreatment as well as retention period (p0.05). Most ofthe patients who suffered from relaps stated that themselves (23.8%) were primary responsible for this results.Fixed retainer were easy accepted (92.9%, p0.05), notpainful (76.2%, p0.05), had no effect on phonation(97.6%,p0.05), not resulting in odor (88.1%, p0.05) andhad no effect on oral hygiene, but required more carefulbrushing (83.3% p0.05). The average total oral PI scorewas statistically lesser than upper lingual score; whereasthe upper lingual score was lesser than lower lingual region (p0.05). The average lower lingual PBI was higherthan the upper lingual and total oral scores (p0.05).Conclusions: Most of the patients easily accepted fixedlingual retainers and stated that verbal information transfer is sufficient. However, ¼ of the patients consideredwritten informative materials as more useful. Plaque accumulation increased in relation with the fixed retainer (upper and lower jaw). The bleeding index was meaningfulhigher in the lower fıxed retainer region. Verbal and written information about the retention period and detailedoral hygiene education for retainer regions may enhancepatient satisfaction and treatment outcomes Daha fazlası Daha az
Erzincanlı, Ayşe | Kazazoğlu, Ender
Article | 2018 | 7tepe Klinik14 ( 2 ) , pp.13 - 18
Amaç: Bu çalışmanın amacı, renk kavramları hakkında egitim,cinsiyet ve tecrübe seviyesinin görsel renk seçimindeki başarıya olan etkisinin degerlendirilmesidir.Gereç ve Yöntem: Dis Hekimligi lisans ve Protetik Dis Tedavisi yüksek lisans öğrencilerinden oluşan toplam 218 renk körüolmayan katılımcı arastırmaya dahil edildi. Ögrencilerin yarısına renk kavramı ve renk seçimi prensipleri hakkında egitimverildi. Protetik Dis Tedavisi yüksek lisans öğrencileri egitimliolarak kabul edildi. Tootguide Trainer (TT) yazılımı ile birlikteçalısan Toothguide Training Box (TTB) kullanılarak katılımcıların renk eslestirme alıstırmaları tamamladı ve . . .final testi sonuçları elde edildi. (E) ile TT yazılımının verdigi toplam skor,her katılımcı için hesaplandı. Çalısmada elde edilen bulgulardegerlendirilirken, niceliksel verilerin karsılastırılmasında venormal dagılım gösteren parametrelerin gruplar arası karsılastırmalarında Oneway Anova testi ve farklılıga neden çıkangrubun tespitinde Tukey HDS testi kullanıldı. Normal dagılımgösteren parametrelerin iki grup arası karsılastırmalarındaStudent t test kullanıldı. Niteliksel verilerin karsılastırılmasındaise Ki-Kare testi kullanıldı. Anlamlılık p0,05 düzeyinde degerlendirildi.Bulgular: Tüm katılımcılar ve final sınavı sonuçları tecrübe veeğitim açısından degerlendirildiginde, toplam skor ve E ortalamalarında anlamlı farklılık bulundu (p0,01). Renk egitimiverilmeyen grubun parlaklık ve yogunlukta yanılma oranlarının, egitim verilen gruba göre anlamlı düzeyde yüksek olduğugörüldü (p0,01). Cinsiyetler arasında, toplam skor ve E ortalamaları arasında anlamlı farklılık bulunmadı (p0,05).Sonuçlar: Vita Toothguide 3D-Master skalasının renk ve renkkavramlarıyla birlikte renk eşleştirme sırası ve prensipleri hakkında eğitimli olan bireylerin, renk seçiminde daha başarılı olduğu görüldü. Aim: The purpose of this study was to evaluate the influence of color education, gender and level of experience on shade matching quality. Materials and Methods: A study was simultaneously performed a total of 218 color normal participants who were dentalstudents and prosthodontic post-graduate students. A lecture on color and color matching in dentistry was given to half of the dental students. Post-graduate students were accepted as educated. Toothguide Training Box (TTB) with Toothguide Trainer (TT) software, was used by all participants to perform training procedure and lastly final test was done by the TTB. The shade matching score for each participant was computed as a sum of color differences (E) between target tabs and selected tabs. The evaluation of the quantative data and comparison between groups were performed by Oneway Anova test, and Tukey HDS test was used for the group which causes discrepancy. Parameters showing normal distribution, Student's t test was used for comparisons between the two groups. Qualitative data were compared using Chi- square test. Significance was evaluated at p0.05 level.Results: All participants were evaluated in terms of experience and education and final exam results, the mean total scores and also the mean of E scores were showed significant differences (p0.01). For uneducated groupthe mistake number of value and chroma was significantly higher than educated group (p0.01). The mean of total score and the mean of E, there was no significant difference between genders (p0.05). Conclusions: The results of the study supported that the ones who have education about color concepts and alsoprinciples about Vita ToothGuide 3D-Master were more successful at shade matching Daha fazlası Daha az
Noyan, Adnan
Article | 2018 | 7tepe Klinik14 ( 3 ) , pp.151 - 163
Diş Hekimleri her zaman korkan veya mental özürlü hastaları tedavi ederler. Bu hastalar çok dikkatli seçilmelidir çünküyandaş hastalıkları da vardır. Günübirlik anestezi uygun fiyatve kolay çözümler içerdiğinden ve güvenli olmasından dolayıtercih edilir yöntemdir. Bu yöntemi uygulayacak ekip ve ekipman akredite edilmiş olmalıdır. Ekip elemanları mutlaka dişhekimliğinde günübirlik anestezi konusunda bilimsel gelişmeleri izlemelidir. Hastaların anestezi öncesi değerlendirilmesinde günübirlik anestezi ekibi hastalarla iyi iletişim kurmalı vehastanın sıkıntılarını anlama açısından etkili olmalıdır.Bu makalenin amacı, genel anestezinin d . . .iş hastalıklarını nasıletkilediğinin anlaşılması için bir temel oluşturmak ve diş sağlığı çalışanlarına yardımcı olmaktır Dentists always treat frightened and mentally disabled patients. These patients have contagious disease as they havebeen chosen carefully. One a day anaesthesia offers reasonable price and convenient solutıons. The patients preferthis popular method increasingly because of patients safety.For thıs process We are accredited team with reliable equipments. These two perfecting each other. The team mustfollow scientific devolopments about anaesthesia in dentaldisease. Accurate patient evaluation requires effective communication with patients by ensuring complete patient comprehension by questions, enhanced listening skill of the doctorand efective team communication.The aim of this article is to provide a basis for the understanding of how general anaesthesia influence dental diseaseand to help dental health workers Daha fazlası Daha az
Burdurlu, Muammer Çağrı | Cabbar, Fatih
Article | 2018 | 7tepe Klinik14 ( 1 ) , pp.31 - 34
Amaç: Bu çalışmanın amacı, en az bir çenede dişsiz olan hastaların radyoopak radyografik bulgularının sıklığını ve lokalizasyonunu belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 2007 ile 2017 arasında çekilen panaromik radyografiler dahil edildi. Kalan kök parçaları, gömük dişler ve lokalize sklerotik kemik oluşumuna bağlı radyoopasiteler ve bunların lokalizasyonu gibi panoramik bulgular için radyografiler dört araştırmacı tarafından incelendi. Sonuçlar demografik ve sistemik anamnez verileri ile birlikte değerlendirildi.Bulgular: Pozitif radyoopak bulgular 107 hastada (43 erkek (40.18%), 64 kadın (59.82%)) karşılaşıldı. Bu sonuçlara gör . . .e 71 adet diş kökü, 30 gömük diş ve 6 radyopasite gözlenmiştir. Cinsiyet ve Yaş ile anlamlı sonuç bulunmadı (p0.05).Sonuç: Dişsiz çenelerin rutin olarak panoramik muayenesi, planlama yapılmasından ve protezlerin tamamlanmasından önce tedavi gerektiren gömük dişleri, kalan kökleri ve radyoopasiteleri teşhis etmek için faydalıdır Aim: The aim of this study was to determine the frequency and localization of the significant radiopaque radiographic findings of patients who edentulous at least one jaw.Materials and Methods: Panoramic radiographs between 2007 and 2017 were scanned. The radiographs were examined by four investigators; retained root fragments, impacted teeth and radioopacities associated with localized sclerotic bone formation and their localization. Demographic and systemic conditions were also recorded. Results: Panoramic radiographs from 1391 patients were included in the survey (605 men, 786 women). Positive radioopaque radiographic findings were faced in 107 patients (43 men (40.18%), 64 women (59.82%)). 71 retained root fragment, 30 impacted teeth and 6 radioopacities were founded. There was no significant relation with age and sex (p0.05).Conclusion: Routine panoramic examination of the edentulous jaws is valuable to diagnose impacted teeth, retained roots and radioopacities that may require treatment before planning and construction of complete denture Daha fazlası Daha az