Filtreler
Filtreler
Bulunan: 10 Adet 0.018 sn
BİR TERCİH OLARAK “BÜYÜMEME”: CÜCE ŞİRKETLER

Beşer, Senem Göl | Ötken, Ayşe Begüm | Yolbulan, Elif Okan

Article | 2018 | KAFKAS ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DERGİSİ9 ( 18 ) , pp.613 - 628

Genel olarak işletmelerin başarısı, ülkeekonomisine olumlu etkilerinin yanı sıra büyümelerive sürdürebilir olmalarıyla tanımlansa da, daha fazlatüketim ve sınırlı kaynaklarla (toprak, emek, teknikbilgi, gibi) daha hızlı üretim kültürü ile açıklanan birbüyüme paradoksu da söz konusu olmaktadır. Buanlamda, büyümeden kopuş modern ekonomiksistemin çöküşünün bir işareti olaraknitelendirilmektedir. Her ne kadar büyüme, şirketleriçin son derece cazip bir hedef olsa da büyümeme deşirketlerin bilinçli bir şekilde tercih edebileceği birbaşka amaç olabilmektedir. Bu araştırmanın kapsamıbir tercih olarak büyümemeyi seçen ve “cüce” olaraktanımla . . .nan şirketlerdir. Bu çerçevede, çalışmanınamacı büyümeme kavramına odaklanarak cüceşirketleri Türk yazınına sunmaktır. Kavramsal birçalışma olarak konuyu ele alan bu makale,büyümeme tercihine ışık tutacak örnek bir işletmedenbahsederek Türk yazınına katkı sağlamayıhedeflemektedir. Although the success ofcompanies is defined in terms of their contribution tonational economy, their growth and sustainability, oneof the biggest misconceptions of today’s businesses isthe paradox of growth which could be explained byproviding more consuming and faster productionculture with limited resources (land, labor, technicalinformation, etc.). Growth disengagement is regardedas a sign for the collapse of modern economic systems.Although growth is an extremely attractive strategy forcompanies, degrowth might be another goal which canbe preferred on purpose by companies. In thisframework, the scope of this study is “dwarf”companies which deliberately choose not to grow. Thepurpose of the study is to focus on degrowth andpresent the term “dwarf” to Turkish literature andanalyze a company which can be considered as a dwarfas a case study Daha fazlası Daha az

NARSİSİSTİK KİŞİLİK ENVANTERİ AÇISINDAN ÖZÇEKİM YAPMA TUTUMU ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Öngün, Erdem | Demirağ, Aşkın

Article | 2018 | Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi20 ( 2 ) , pp.71 - 88

Sosyal paylaşım ağları bireylerin kendilerini sunma ve temsil etme konusundatamamen yeni bir yöntem ortaya koymaktadır. Bu sanal araçlar kişilik ve kimlikçözümlemeleri açısından yeni bir çalışma ve ilgi alanı doğmasına yardımcı olmuştur.Geleneksel anlamda kişisel portre diğer adıyla vesikalık resim, dijital teknolojileringelişmesi sayesinde yeni adıyla „özçekim?, yeni bir fotoğraf çekme eylemi olarak ortayaçıkmıştır. Sosyal medya araçları üzerinden yayılan özçekim basit bir fotoğraftan çok birifade, kimlik, davranış ve tutumun dışa vurumudur. Bireylerin kendini ifade etme vegerçekleştirme eyleminin başka bir boyutu olan sosyal medya . . ., özçekim yapma açısından dakendini gösterme davranışının başka bir boyutudur. Bu durum kuşaklar olarak daadlandırılan yaş grupları açışından farklılık gösterebilmektedir. Bu çalışmada katılımcılarınözçekim yapma tutumları ile onların narsisistik eğilimleri arasındaki ilişki istatistikselyöntemler ile incelenmiştir. Çalışmanın bulguları rastgele seçilen toplam 574 katılımcınınözçekim yapma tutumu ve Narsisistik Kişilik Envanteri (NKE-16) olarak iki bölümdenoluşan çevrimiçi anket sorularına gönüllü olarak verdikleri cevaplardan oluşmaktadır.Çalışmanın sonunda yaptıkları özçekimleri paylaşan katılımcıların bunu aslında ilgi vedikkat çekme gibi narsisistik bir eylem içerisinde gerçekleştirdikleri bulgulanmış ve ilgilisonuçlar tartışılmıştır. Social sharing networks put forward a completely new method throughwhich individuals present and represent themselves. Those virtual tools help a new field ofstudy and interest to emerge in terms of the analysis of personality and identity. Intraditional sense, personal portrait, in other words, passport photo has evolved into “selfie(self-image) as new action of taking photos thanks to the development of digitaltechnologies. Disseminating on social media instruments, selfie is more than a simplephoto; it is rather a manifestation of an expression, identity and attitude. Social media,which is another dimension of individuals? actions to express and realize themselves, interms of taking selfies, is also a new dimension of individuals? behaviour to exhibitthemselves. This situation displays variations among age groups that are also called “generations”. This study researches into the relationship between participants? attitudes oftaking selfies and their narcissistic tendencies by using statistical methods. The findings ofthe study consist of two parts in which participants voluntarily answered related questionson an online survey tool. The first part is about a total of randomly selected 574participants? attitudes of taking selfies. The second part is about Narcissistic PersonalityInventory (known as NKE-16). The study results show that participants who share selfiesthey took are actually doing this to attract attention and raise interest as a part of narcissisticbehaviour. The results were also discussed in the final part of the study Daha fazlası Daha az

FİNANSAL RAPORLAMA VE DENETİM UYGULAMALARI KAPSAMINDA DAVRANIŞSAL MUHASEBE TEORİSİNE BAKIŞ

Ergüden, Engin | Dalkılıç, A. Fatih | Kaya, Can Tansel | Sayar, A. R. Zafer

Article | 2018 | Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi20 ( Özel Sayı ) , pp.411 - 425

Psikoloji bilimi ile finansın kesişimi olarak nitelendirilebilecek olan davranışsal finansuzun yıllardır finans literatüründe yer almasına ve oldukça çok sayıda akademik çalışmayakonu olmasına rağmen davranışsal muhasebe bu bağlamda daha geride kalmıştır. Oysa kiAmerika Muhasebe Birliği’nin (AAA) muhasebe eğitiminde psikoloji ile ilgili konuları dahiletme yönündeki çağrısı 1970’li yıllara kadar geriye gitmektedir. Finansal raporları hazırlayanmuhasebecilerin sıklıkla mesleki yargılarına göre karar vermek durumunda kalmaları veraporların bu doğrultuda şekillenmesinin yanı sıra bu raporları denetleyenlerin meslekişüphecilik ile hareke . . .t ediyor oluşu davranışsal muhasebenin etki alanını ortaya koymaktadır.Çalışmanın amacı davranışsal muhasebenin teorik altyapısını ve ilgili olduğu teorileri ortayakoymak ve finansal raporlama ve denetim uygulamalarındaki yansımalarını incelemektir. Budoğrultuda ilgili finansal raporlama ve denetim standartları da ele alınmaktadır. Although behavioral finance, that can be described as the intersection of psychology andfinance, has been in the financial literature for many years and is subject to a great number ofacademic studies, behavioral accounting has lagged behind in this context despite the call of theAmerican Accounting Association (AAA) to include psychology-related issues in accountingeducation goes back to the 1970s. Accountants who prepare financial reports frequently makedecisions according to professional judgment so they shape the financial reports accordingly;auditors of these reports are acted with professional skepticism. These two facts reveals thedomain of behavioral accounting. The aim of the current study is to demonstrate the theoreticalbackground of behavioral accounting and other theories linked and to examine the implicationsof financial reporting & auditing practices. In this respect, related financial reporting andauditing standards are also addressed Daha fazlası Daha az

ENDÜSTRİ 4.0’IN GETİRDİĞİ DEVRİMSEL DEĞİŞİMLER IŞIĞINDA MUHASEBE SİSTEMLERİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI

Ergüden, Engin | Kaya, Can Tansel | Tanyer, Begüm | Türkyılmaz, Mete

Article | 2018 | Muhasebe ve Denetime Bakış0 ( 54 ) , pp.139 - 148

Endüstri 4.0, işletmelerin tüm fonksiyonlarını köklü olarak değiştirecek devrim niteliği taşıyan bir dönüşümolarak karşımıza çıkmaktadır. Hali hazırda, üretim yönetimi alanında yapılan araştırmalar; verimlilikte yapılacakküçük artışların bile üretim maliyetlerini ve dolayısıyla karlılığı etkilediğini göstermiştir. Bu dönüşümü hayatageçirmede özellikle muhasebe sistemlerinin ancak doğru tayin edilen stratejiler ışığında yeniden şekillendirilmesibeklenen başarıyı mümkün kılacaktır. Bu bağlamda muhasebe çalışanlarının muhasebe bilgisine ek olarak robotiksistem bilgisi, yazılım geliştirme ve enformatik bilgisi, üretim sistemleri ile ilg . . .ili entegrasyon bilgisi ve projeyönetim becerileri gibi birçok farklı ve yeni alanda yetkinlikler kazanması şart halini almıştır. Bu çalışmanınamacı, gerçek bir vakadan da faydalanarak, bu kökten değişime ayak uydurmada muhasebe fonksiyonu vedolayısıyla da muhasebe profesyonellerine düşen yeni yetkinliklerini şekillendirmede akademik çevreler ve özelsektöre düşen vazifeleri vurgulamaktır Industry 4.0 appears to be revolutionary transformation, which will have a significant impact on all functions ofbusinesses. Research conducted on production and operations have shown that even little productivity advance-ment crafted will affect the cost of production and therefore profit numbers. However, only the correctly devisedstrategies in accounting systems will enable this transformation to succeed. Thus, accounting professionals shouldbe equipped with additional technical knowledge in areas such as robotics systems, software and informatics, in-tegration of production systems, and project management in addition to their accounting expertise. The aim ofthis paper, in the light of a real case, is to pinpoint what responsibilities academia and the private sector have inorder to shape the needs of the accounting function and therefore of professionals which is the sole must forcompleting this transformation Daha fazlası Daha az

Bir “Avrupa” Azınlığı Olarak Batı Trakya Türkleri

Çakmak, Gizem Alioğlu

Article | 2018 | İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi5 ( 2 ) , pp.149 - 168

Batı Trakya Müslüman Türkleri, 1923’ten günümüze kadar pek çok sorunla veayrımcılıkla karşı karşıya kalmış, özelikle Türk-Yunan ilişkilerinin Kıbrıs Sorunusebebiyle bozulduğu 1970li yıllar sonrasında ayrımcılığın ve sorunların şiddeti artarakdevam etmiştir. Bu sorunların başında, etnik kimliğin reddi, eğitim, vatandaşlıktan ıskat,din ve vicdan hürriyeti ve buna bağlı müftülük sorunu, kurumların kontrolü sorunu,demografik yapının değiştirilmesi, ifade özgürlüğüne sınırlamalar gelmektedir. Ancak,1990’ların son yarısında ve 2000’li yıllarda Yunanistan’da azınlık hakları konusundaolumlu gelişmeler meydana gelmiştir. Bu bağlamda, azınlığ . . .ı mağdur eden tümsorunların çözümü sağlanmasa bile bazı alanlardaki gelişmeler incelemeye değerdir. Buçalışmanın amacı 1990’lardan itibaren Yunanistan’daki azınlık hakları konusundaAvrupalılaşma ve Avrupa kurumlarının etkisini analiz etmektir. The Turkish Muslim Minority in Western Thrace has been subject todiscriminative practices and human right violations since 1923. Especially after the1970s, when the Turkish-Greek relations deteriorated due to the Cyprus Problem, thesituation for the Minority worsened dramatically. The most significant problems of theMinority are; the denial of ethnic identity, education, de-nationalization of the minoritymembers, freedom of religion and the election of Muftis, the problem concerning thecontrol of the Minority institutions, demographic changes, and the freedom ofexpression. Since the late 1990s and throughout the 2000s, considerable positivedevelopments in minority rights have been taking place in Greece. Despite theliberalization of minority rights and softening of the discriminative measures andrepressive policies, as the fundamental problems of Western Thrace Turks still persist,this process is worth examining. The aim of this study is to examine the role of Europeanization and European Institutions on the minority rights in Greece startingwith the 1990s Daha fazlası Daha az

Lider-Üye Etkileşiminin Örgütsel Özdeşleşme Üzerindeki Etkisinde Dağıtım Adaletinin Aracılık Rolü

Çankır, Bilal | Alkan, Deniz Palalar

Article | 2018 | İşletme Araştırmaları Dergisi10 ( 3 ) , pp.929 - 949

Bu çalışmanın öncelikli amacı lider-üye etkileşiminin örgütsel özdeşleşme üzerineolan etkisinde dağıtım adaletinin aracılık rolünün incelenmesidir. Bu amaçlaperakendecilik sektöründe satış danışmanı ve satış yöneticisinden oluşan toplam 238kişi ile bir anket çalışması yapılmıştır. Anket çalışmasında lider-üye etkileşimi içinLiden ve Maslyn (1998) tarafından geliştirilen ve Türkçe uyarlaması Gürboyoğlu(2009) tarafından yapılan “LMX” ölçeği, örgütsel özdeşleşme için Ashforth ve Mael(1996) tarafından geliştirilen ve Türkçe uyarlaması Polat (2009) tarafından yapılan“Örgütsel Özdeşleşme Ölçeği” ve Colquitt’in (2001) geliştirdiği Özmen vd . . .. tarafından(2007) Türkçeye uyarlanan “Örgütsel Adalet Algısı” kullanılmıştır. Sonrasında verileranaliz edilmiş ve elde edilen bulgulara göre lider-üye etkileşimi çalışanların örgütleri ileözdeşleşmelerini ve dağıtım adaletine yönelik algılarını ve ayrıca dağıtım adaletinin deörgütsel özdeşleşmeyi anlamlı ve pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıcalider-üye etkileşiminin örgütsel özdeşleşme ilişkisinde dağıtım adaletinin kısmi aracılıkrolü de tespit edilmiştir. Sonuçlar lider üye etkileşimi ile örgütsel özdeşleşme arasındakidoğrusal ilişkinin dağıtım adaleti ile daha iyi açıklanacağını göstermektedir. The purpose of the study is to examine the relation between leader memberexchange, organizational identification and distributive justice variables. The studyaims to find out the mediatory role of distributive justice between leader memberexchange and organizational identification. A survey was conducted of 38 employees todetermine the relationship between the variables. Leader member exchange (LMX)scale developed by Liden and Maslyn (1998) adapted by Gürboyoğlu (2009);organizational identification scale developed by Ashforth and Mael (1996), andorganizational justice scale developed by Colquitt (2001) and adapted by Özmen vd. (2007) were utilized. The results reveal that leader-member exchange has a significantand positive effect on employee’s organizational identification and distributional justiceand distributional justice has significant and positive effect on employee’sorganizational identification. The partial mediation role of distributional justice existson the relationship between leader-member exchange and organizational identification.And the relationship is better explained by distributional justice Daha fazlası Daha az

Risk Toplumunda Seçimler

İpek, Işıl Zeynep Turkan

Article | 2018 | Sosyoekonomi26 ( 36 ) , pp.65 - 79

Yerel ve küresel ölçekteki güncel siyasal ve toplumsal gelişmelere bakıldığında, yeni siyasi hareketlerin ve düşünce kalıplarının ön plana çıktığı görülmektedir. Kimi kavramların ötesine geçildiği bu dönemde, risk toplumu kavramının da güncelliğini koruduğunu ve sınırlarını genişlettiğini gözlemlemekteyiz. Küresel gelişmelerin yerel değişimleri tetiklediği diğer yandan da ülkelerin giderek içine kapandığı ve muhafazakârlaştığı bu dönemde, seçime katılan liderlerin söylemlerinde ve oy verme davranışlarında da değişimler görüldüğü tespit edilmektedir. Bu makale, 2015-2016 itibarıyla Avrupa’da gerçekleşen terör saldırılarından başlayar . . .ak, İngiltere’nin AB referandumu ve Amerikan başkanlık seçimi sonuçlarına değinerek, risk toplumunun gelişimini, aşırı sağ siyasi eğilimlerin ve liderlerin güç kazanmasını gerçek-sonrası (post-truth) ve popülizm kavramları ile değerlendirmeyi hedeflemektedir New political movements and ideological patterns become more and more frequent regarding to the contemporary political and social transformations on local and global contexts. Referring mostly to the post concepts, we can observe the actuality and development of risk society in global level. On one hand, global developments have a considerable impact on local changes and on the other hand, countries become more and more introverted and conservative that influences the transformation of the leader’s discourse and electoral behavior. This article aims to analyze the development of risk society, extreme right political tendencies and political volatility in international politics starting with terrorist attacks in Europe until 2015-2016; Brexit decision of England; presidential election results in United-States. Our analysis will be based on the following concepts of risk society, post-truth and populism Daha fazlası Daha az

INTERNATIONAL MIGRATION: THE FORMATION OF THE IMAGE OF TURKEY AND TURKS IN THE USA

Görgün, Melih

Article | 2018 | Turkish Studies (Elektronik)13 ( 22 ) , pp.239 - 250

The individuals choose to migrate in order to find better livingconditions and life standards. Migration processes may be inevitable,voluntary, permanent, or temporary. The individuals may be considereddifferent in the location, to which they have migrated. The perception ofthe citizens in the target country is an important dynamic constitutingmigrants’ image in the country, in which they emmigrated.Another important aspect is how the migrants perceive their newlives. The image of migrants in the receiving country is closely relatedwith their culture, educational status, knowledge, skills, and many othercharacteristics. There are al . . .so different perspectives in the nature ofmigration. In other words, migration movements are highly related withdifferent disciplines as economy, culture, security, society and so on. Inother words, especially in the perspective of international migrationmovements, different cultures and structures meet in the samegeography.In the international relations, the internal dynamics of the term“image” include different ingredients as the relationship and the tensionbetween the states, treaties, politically or economically historicalbackgrounds, the quality of the migrants in the terms of education,knowledge, skills etc. and the perception of both citizens about differentcultures.In the present study, the image of Turkey and Turks in the USA willbe analyzed and how the individuals, who have migrated from Turkey to the USA, have created their image in their new environments will bediscussed from a historical aspect. Bireylerin göç hareketlerinin en önemli sebeplerinden biri, şüphesizdaha kaliteli bir yaşam sürdürebilme isteğidir. Göç hareketleri çeşitlişekillerde gerçekleşebilir. Ulus içi, uluslararası, kısa süreli, uzun süreli,kalıcı, geçici, mevsimlik gibi birçok alt kategori, göç hareketlerinindoğasını anlamakta bizlere yardımcı olabilir. Bireylerin göç ettiklericoğrafyadaki toplum ve bu toplumun algısı, göçmenlerin bu coğrafyadaoluşturacakları imaj ile yakından ilgilidir.Bu imaj aynı zamanda göç eden bireylerin o zamana kadar yaşadığıhayat, değerleri, gelenekleri, kültürleri, bilgileri, eğitim seviyeleri ile deyakından ilgilidir. Özellikle uluslararası göç hareketleri, ekonomi,toplum, güvenlik, sağlık ve toplum gibi farklı disiplinlerle de ilişki halindeolduğundan konunun içeriği biraz daha karmaşık görülebilir. Bir başkasöylemle, uluslararası göç hareketleri, farklı toplumları, farklı kültürlerive farklı dünya görüşlerini aynı coğrafyada birleştiren bir yapıdaolmaktadırlar.Uluslararası ilişkiler perspektifinden ele alındığında, “imaj”kavramı birçok farklı dinamiği de içinde barındırır. Ülkeler arası ilişkiler,gerilimler, antlaşmalar, ekonomik ya da siyasi açıdan tarihsel altyapı, göçeden bireylerin eğitim kalitesi, bilgi ya da yetenek seviyeleri ve şüphesizher iki ülkeye mensup bireylerin algı seviyeleri bu dinamiklerden sadecebazılarıdır.Bu çalışmada Türkiye’den Amerika’ye göç etmiş bireylerin, zamaniçerisinde oluşturduğu imajın nasıl şekillendiği ve hangi dinamiklerdenetkilendiği, tarihsel perspektifte incelenecektir Daha fazlası Daha az

ULUS DEVLETLERDE TOPLUMSAL, KÜLTÜREL VE SİYASİ BİR ETMEN OLARAK KİMLİK ALGISI: TÜRKİYE BAĞLAMINDA ULUSAL KİMLİK MERKEZLİ DİL VE EĞİTİM POLİTİKALARI

Eren, Ebru

Article | 2018 | Turkish Studies (Elektronik)13 ( 22 ) , pp.225 - 237

Belirli bir coğrafi ve siyasi sınır içinde bir arada yaşayan, ortak birgeçmişi paylaşan ve geleceğe dair belli bir işbirliği içinde olan insanlartoplumu oluşturur. Toplumun en bütünleyici özelliği ise hiç şüphesiz dili,kültürü ve eğitimidir. Bu toplumsal ve kültürel etmenler, bireylerintoplumda birer kimlik edinmeleri açısından belirleyicidir. Kimlik, aynızamanda, toplumu uluslaştırmaya yarayan toplumsal bir algıdır. Birdevlette güdülen ulus devlet anlayışı, o devletin dil ve eğitim politikalarınıdoğrudan etkilemektedir. Nitekim dil politikalarının doğuşu, ulusdevletlerin doğuşuna doğrudan bağlıdır.Dil ve eğitim politikaları, yeni b . . .ir siyasal birliğin kurulmasındabirleştirici bir öğe olduğu için en etkili uluslaşma aracı olarak kabuledilmiştir. Kimlik algısının farklılaşması ile Avrupa’da ulus devlet anlayışıortaya çıkmıştır ve bu anlayış hızla dünyaya yayılmıştır. Söz konusuçalışmada, Osmanlı İmparatorluğu’nda ortaya çıkan Osmanlıcılık,İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık gibi çeşitli kimlik algılarının dil veeğitim politikalarını ne ölçüde şekillendirdiği ve bu anlamda nasıl ulusalbirlik sağlandığı tartışılacaktır.Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu itibari ile ulus devlette kimlikalgısı toplumsal, kültürel ve siyasi bir etmen olarak kullanılmış, dil veeğitim politikaları birbirinden farklı şekillere bürünmüştür. Söz konusuçalışmada, ulus devlet anlayışının en somut göstergelerinden olan HarfDevrimi’ne ve Türk Dil Devrimi’ne dikkat çekilecektir. Çünkü dil ve eğitimpolitikalarının belirlenmesinde kimlik algısının önemi savunulacaktır. People who live together in a certain geopolitical border, who sharea common past and who cooperate in a certain way form a society. Themost important feature of a society is undoubtedly its language, itsculture and its education. These sociocultural factors are important interms of existence in a society. The identity is also a social perceptionthat helps a society to become a nation. The nationalism affects thelanguage and education policies observed in a state. These policies arelinked to the birth of nation states.The language and education policies have been regarded as themost effective instrument of nationalization since they are a unifyingelement in the building of a new political union. With the evolution ofperception of identity, the nation state spread rapidly in Europe. In thisstudy, it will be discussed how the perceptions of identity such asOttomanism, Islamism, Turkism and Occidentalism have formed thelanguage and education policies that emerged in the Ottoman Empireand how the national unity was provided in this sense.In the Republic of Turkey, the Turkish Language Revolution was theindicator of the nation state. The language and education policies areformed differently from each other. In this study, the perception ofidentity will be defended as a sociocultural and political factor in theelaboration of language and education policies Daha fazlası Daha az

IN THE CONTEXT OF TOURISM MARKETING G20 COUNTRIES’ INSTAGRAM ACTIVITIES

Özarslan, Kübra | Alpaslan, Bahtiyar Ahu

Article | 2018 | Turkish Studies (Elektronik)13 ( 29 ) , pp.95 - 106

Today, social media is used as an effective tool in many aspectssuch as tourism marketing, destination marketing, country branding,country image creation etc. and virtual cultural contents associated withcountries are produced through these platforms. In this study, whetherthe Instagram, which is today a quite popular social media platforms inpromoting Turkey as an important world tourism destination, was usedas an effective tool or not was investigated. To find answer to thisquestion, the performance of Turkey's official tourism website inInstagram platforms was compared with the performance of officialtourism pages of other leadin . . .g countries of the world. Thus, it was triedto determine the place of Turkey in the World rankings. In the research,the Instagram performances of forty three countries- the members of theEU and G20- (Austria, Belgium, Bulgaria, Czech Republic, Denmark,Estonia, Finland, France, Cyprus, Croatia, Netherlands, Ireland, Spain,Sweden, Italy, Latvia, Lithuania, Luxembourg, Hungary, Malta, Poland,Portugal, Romania, Slovakia, Slovenia, Greece, United States, Argentina,Australia, Brazil, China, Indonesia, South Africa, South Korea, India,Japan, Canada, Mexico, Saudi Arabia, Russia, Turkey) were examined.The Instagram performance in this study was the number of posts thatwere shared through Instagram and called virtual cultural content.According to the result of the research, Turkey takes its place in thesecond rank in the sampling of the countries, which share the contentsvia Instagram. It is observed that Australia, which is the first in ranking,created twice as much visual cultural content compared with Turkey. Günümüzde sosyal medya, pazarlama iletişimi staretjileridoğrultusunda turizm pazarlaması, destinasyon pazarlaması, ülkemarkalaşması, ülke imajı oluşturma vs. gibi pek çok konuda etkin biraraç olarak kullanılmakta ve bu platformlar aracılığıyla sanal kültüreliçerikler üretilmektedir. Bu çalışmada, dünyadaki önemli bir turizmdestinasyonu olarak Türkiye’nin tanıtımında günümüzde oldukçapopüler bir sosyal medya platformu olan Instagram’ın etkili bir araçolarak kullanıp kullanılmadığı sorusuna yanıt aranmıştır. Bu sorununcevaplanabilmesi için Türkiye’nin Instagram platformunda yer alan resmiturizm sayfasının etkinliği ve dünyanın diğer önde gelen ülkelerinin resmiturizm sayfalarının etkinliği kantitatif bir yöntemle incelenmiş vekarşılaştırılmıştır. Böylece Türkiye’nin dünya sıralamasındaki yerisaptanmaya çalışılmıştır. Araştırmanın örneklemi, AB üyesi ve G20 üyesikırk üç ülkeden (Almanya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, ÇekCumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, GKRY,Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Letonya,Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya,Slovakya, Slovenya, Yunanistan, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin,Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Güney Afrika, Güney Kore,Hindistan, Japonya, Kanada, Meksika, Suudi Arabistan, Rusya, Türkiye)oluşmaktadır. Araştırmanın sonucuna göre, etkinlik sıralamasındaAvustralya birinci Türkiye ise ikinci olmuştur Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms