Filtreler
Filtreler
Bulunan: 38 Adet 0.001 sn
Koleksiyon [2]
Tam Metin [1]
Yazar [20]
Yayın Türü [2]
Konu Başlıkları [20]
Yayın Tarihi [11]
Dergi Adı [20]
Dil [2]
Yazar Departmanı [1]
Kobilerde stratejik finansal yönetim uygulamaları, büyüme ve rekabetçilik: Bir literatür incelemesi

Karadağ, Hande

Article | 2014 | Muhasebe ve Finansman Dergisi0 ( 63 ) , pp.171 - 188

Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler), istihdam, GSMH, inovasyon ve girişimciliğe olan katkıları nedeniyle, gerek Türkiye'de, gerekse dünya çapında sosyo- ekonomik büyümenin belkemiği olarak nitelendirilmektedir. Ülkemizde, kayıtlı işletmelerin % 99,9'u KOBİ statüsünde olduğundan, KOBİ'lerin sosyal ve ekonomik açıdan önemi diğer ülkelere kıyasla çok daha yüksektir. Türkiyede KOBİ ler, özellikle 1980 sonrasında birçok alanda ilerlemeler kaydetmiş olmalarına karşın, halen önemli zorluk ve sıkıntılarla karşı karşıyadır. KOBİlerde stratejik finansal yönetim, KOBİlerin en önemli yönetimsel sorunlarının başında gelmektedir. Konu çal . . .ışma içeriğinde, ilk bölümde dünyada ve Türkiyede KOBİlerin önemi ve karşılaştıkları sorunlar ile ilgili yapılmış güncel çalışmalar özetlenmekte, ikinci bölümde KOBİ finansal yönetim literatüründe büyüme ve rekabetçilik göstergeleri ele alınmaktadır. Üçüncü ve son bölümde ise KOBİlerde yönetim konusunda en önemli alanlardan birisi olmakla birlikte literatürde 2005 yılından bu yana yeralmaya başlayan stratejik finansal yönetim (SFY) konusundaki uygulamaların dünya ve ülkemiz KOBİlerinin büyüme, performans ve rekabetçiliği üzerindeki etkilerini araştırmaya yönelik çalışmalarla ilgili literatür taraması sunulmaktadır. Small and Medium Sized Enterprises (SMEs) are regarded as the drivers of socio- economic growth, due to their vital role in new job creation, increase in GDP, entrepreneurship and innovation . In Turkey, 99.9 % of all enterprises fall into SME category. Therefore, the significance of SMEs for Turkish economy and society is much higher in Turkey, compared to other emerging and developed countries. Despite their major developments and achievements, Turkish SMEs are still faced with major challenges and problems. Strategic financial management (SFM) in SMEs, which is a research area that has attracted the interest of researchers after 2005, although it plays a vital role in the survival, growth and competitiveness of SMEs, is one of the key managerial areas of SMEs.This project aims to review the literature on SFM, growth and competitiveness in SMEs and their interrelationships, both on global and national bases Daha fazlası Daha az

Fair value versus historical cost: Which is actually more fair?

Kaya, Can Tansel

Article | 2013 | Muhasebe ve Finansman Dergisi0 ( 60 ) , pp.127 - 138

Gerçeğe uygun muhasebe, finansal varlıkların güncel değerini yansıtması açısından akademisyen ve pratisyenler tarafından yatırımcıların karar verme süreçlerine verdiği destek ile devrim niteliği taşıyan bir yaklaşım olarak görülmekte. Savunucuları sağladığı alakalı bilgilerin önemini vurgularken, bilgilerin ihtiyatlı ve tam güvenilir olmamasından dolayı eleştirilere de maruz kalarak maliyet esaslı muhasebenin daha güvenli bir sistem olduğu öne çıkmaktadır. Finansal Muhasebe Standartları Kurulunun yayınlamış olduğu FMS 155, 156 ve 157 ile birlikte ihtiyatlılık ile gerçeğe uygunluk noktasında biraz daha dengelenen finansal sistem, piy . . .asaya göre ayarlamanın daha yaygın kullanılmasıyla birlikte eskiye göre daha öznel bir karakter edinmiştir. Enron vakasında bile gerçeğe uygun muhasebe uygulamaları ile hile bağlantısına rastlanmıştır. Bu çalışmanın amacı gerçeğe uygun muhasebenin belirsiz yapısını eleştirerek, ileride doğabilecek başka finansal krizleri önlemek adına maliyet esaslı muhasebenin önemini vurgulamaktır. Fair Value Accounting has been regarded by significant portion of academics and practitioners as a revolutionary approach to aid investors decision making abilities since it presents the current value of financial assets. Though proponents have long praised for the relevance strength, opponents of fair value have underlined the significant lack of reliability; therefore praised for historical cost accounting as a sound system constructed on robust pillars of prudence. With the more balanced structure of the Financial Accounting Standards Board on conservative versus fair value accounting issues, especially with the developments under FAS 155, FAS, and 157 to promote the use of mark- to- market, the financial world has shifted towards a more subjective accounting. Even with the Enron case, having applied fair value has been linked with fraud. This paper discusses the ambiguous nature of fair value accounting and stresses the importance of historical cost accounting to avoid any potential future crisis Daha fazlası Daha az

Determinants of Well-being of Turkish Entrepreneurs: An Assessment Based on Entrepreneurial Perception, Motives, and Innovation

Arkalı, Gökçen Olcay | Kunday, Özlem

Article | 2016 | Girişimcilik ve İnovasyon Yönetim Dergisi5 ( 2 ) , pp.1 - 16

Bütün dünyada sayıları gitgide artan bireyler kendi işlerini kurmak için harekete geçmektedir. Bu bireyler hayatları ve işlerinde daha fazla tatmin olmak beklentisi ile daha fazla bağımsızlık, iş ve ev ile ilgili sorumluluklarının daha iyi organize edilmesi, ve daha iyi finansman arayışları doğrultusunda yeni işler kurmaktadır. Bu çalışma Global Girişimcilik Monitor veritabanının 2013 yılı Türk girişimcilik faaliyetleri üzerindeki verisini kullanarak böyle girişimcilerin refah düzeylerininin kilit ölçütlerini araştırmaktadır. Çalışmanın bulguları gelişmekte olan bir ekonomi perspektifinden refah düzeyleri ile en çok ilişkili kilit f . . .aktörlere ışık tutmaktadır. GEM veritabanından elde edilen verinin ampirik analizlerinin sonuçları fırsat dürtülü güdüler, yeni bir işi başlatma becerilerinin girişimcilik algısı, ve yenilikçilik ile refah düzeyi arasındaki pozitif ilişkiye işaret etmektedir An increasing number of individuals all around the world are motivated towards self-employment. These individuals start new businesses in search of more independence, better organization of work and household responsibilities, and better finances that are expected to lead to higher satisfaction with their lives and jobs. This study explores the key measures of well-being of such entrepreneurs using data from Global Entrepreneurship Monitor on Turkish entrepreneurship activities for the year 2013. Findings of this study shed light on the key factors that are mostly related to well-being from the perspective of an emerging economy. The results of the empirical analyses of the GEM data highlight the positive association of opportunity driven motives, entrepreneurial perception of skills to start a business, and innovativeness to well-being Daha fazlası Daha az

The ARDL approach to cointegration analysis of tourism demand in Turkey with Greece as the substitution destination

Ketenci, Natalya

Article | 2009 | ODTÜ Gelişme Dergisi36 ( 2 ) , pp.363 - 382

Bu çalışma, Türkiye'nin 13 ülke île turizm talebi modelini incelemektedir. Bu ülkeler Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya, Rusya, İsveç, İsviçre, İngiltere ve Amerika'dır. Çalışmanın amacı Türkiye'nin turizm talebini belirleyen faktörlerle, kullanılan modeldeki eşbütünleşik ilişkisini incelenmektir. Bunun için Pesaran ve Pesaran (1997)'nin ARDL modeli, özellikle kısa zaman serilerine daha uygun olduğu için kullanılacaktır. Çalışmanın sonucu olarak modeldeki değişkenler arasında uzun vadede istatistiksel açıdan anlamlı eşbütünleşik ilişki bulunmuştur. Sonuçlarda, hem kısa zamanda hem de uzun . . .zamanda, turizm talebini etkileyen en belirgin faktör olarak turist gelişi bulunmuştur. Ayrıca CUSUM ve CUSUMSQ testleri modelin birçok ülkede istikrarlı olduğunu göstermektedir. This paper estimates tourism demand model for Turkey from 13 countries: Austria, Belgium, Bulgaria, Denmark, France, Germany, Holland, Italy, Russia, Sweden, Switzerland, United Kingdom and United States. The aim of this paper is to investigate the determinants of demand for Turkey’s tourism and to examine cointegration relationships in the considered model, over the period from 1996 to 2006 year on the monthly basis. This paper uses the autoregressive distributive lag (ARDL) approach advocated by Pesaran and Pesaran (1997), which is more appropriate for studies with small samples. From our results we found evidence at the high significance level of a long-run cointegration relationships among the variables. The study shows that the most significant impact on the tourism demand in the long-run as well as in the short-run has income of tourist arrivals. In addition, the applied CUSUM and CUSUMSQ stability tests confirm the stability of the tourism demand model in most of considered countries Daha fazlası Daha az

Turizm Sektöründe Yöneticinin Cezbedilmesi ve Elde Tutulmasında Yan Hak ve Hizmetlerin Etkisi: Yönetim Düzeyleriyle Etkisinin Ar

Aldatmaz, İpek | Aykaç, Cansu | Dicle, Ülkü

Article | 2016 | Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi38 ( 2 ) , pp.21 - 44

Yöneticinin cezbedilmesi ve elde tutulması hizmet sektöründe faaliyet gösteren birçok şirketin başarısı ve performansı için büyük önem taşımaktadır. Şirketlerin uzun vadeli başarı elde etmesi ise yöneticinin cezbedilmesi, motivasyonu ve elde tutulmasına yönelik etkin yan hak hizmet stratejilerinin belirlenmesi ve çekirdek yöneticilerin devamlılığının sağlanması ile doğrudan ilişkili hale gelmiştir. Turizm ve otelcilik sektöründe artan dinamizme bağlı olarak çalışan bağlılığı ve elde tutulması yönünde yapılan çalışmaların alanı genişlemiş ve bu konuya verilen önem değer kazanmıştır. Türk ekonomisinin can damarını oluşturan turizmcili . . .k alanında gelişimin artmasıyla birlikte bu alanda insan kaynakları uygulamaları ivme kazanmış ve bu doğrultuda iş tatmini sağlayan uygulamalara fazlasıyla yer verilmeye başlanmıştır. Bu çalışma, Herzberg'in hijyen faktörlerini dikkate alarak, Türkiye'deki otel işletmelerinde yan hak hizmetlerinin yöneticinin cezbedilmesi ve elde tutulması üzerindeki etkisini belirlemeyi ve analiz etmeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın kapsamı üç farklı yönetici seviyesinde - üst düzey yönetici, orta düzey yönetici ve bölüm şefi olarak belirlenmiştir. Araştırma sonuçları yan hak hizmetleri ile yöneticinin cezbedilmesi arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koyarken, yan hak hizmetleri ile yöneticinin elde tutulması arasında herhangi bir ilişki olmadığını göstermiştir Manager engagement and retention are vital to the success and organizational performance of many service sector organisations. Maintaining manager retention is a major challenge that many hotel enterprises face today. It is critical that organizations give greater importance to manager engagement, motivation and retention and therefore establish an efficient benefits and services strategy for retaining these core managers for the persistence and achievement of the organization. Employee motivation and retention have gained even more significance as a result of the heightened dynamism in hotel business within the tourism sector. As the focal point of Turkish economy, recent developments in the tourism and hotel enterprises have caused organizations to accelerate their human resources activities and accordingly more attention has been given to the employee satisfaction practices in this industry. This study, in contrary, aims to identify and study the effect of benefits and services on manager engagement and retention in hotel organizations in Turkey. The study was conducted among three different levels of hotel management, namely, top level, middle level and operational level managers. The results of the study show that while there is a positive and significant relationship between Benefits and Services and Management Engagement, there is no relationship between Benefits and Services and Management Retentio Daha fazlası Daha az

GLOBAL GOVERNANCE: ECONOMIC GROWTH AND INCOME DISTRIBUTION

Bınay, Murat | Atalay, Nesrin

Article | 2019 | Sayıştay Dergisi0 ( 112 ) , pp.137 - 158

Global governance has been the result of competitive pressure of economic globalization within the framework of the developments following the end of cold war era. To reduce the costs and make them more efficient, these pressures have mainly focused on public institutions. Targeting increasing the well-being of all nations by promoting economic efficiency and growth, globalization has failed to fulfil this target due to the lack of effective and democratic governance in the process. In a world in which the nation state is still important, governance of globalization has been carried out by nation-level governance. In this process, p . . .artial or complete loss of power by the actors determining the social policies has brought the issue of social policy governance to the agenda and led to the rise of uncertainty and concern in the new era. In this study, the relationship between governance index, economic growth and income distribution was examined and it was observed that the increase in governance ensured economic growth but did not improve the income distribution. Küresel yönetişim, soğuk savaşın ardından ortaya çıkan gelişmeler içinde ekonomik küreselleşmenin rekabetçi baskısının sonucu olmuştur. Maliyetleri azaltmak ve daha verimli hale getirmek için, bu baskılar esas olarak devlet kurumlarına odaklanmıştır. Ekonomik verimliliği ve büyümeyi artırarak tüm ulusların refahını artırma potansiyelini hedefleyen küreselleşme, sürecinin etkin ve demokratik yönetişimden yoksun olması nedeniyle yetersiz kalmıştır. Ulusun hâlâ önemli olduğu bir dünyada, küreselleşmenin yönetişimi ulusal düzeyde yönetişim tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte, sosyal politikanın belirleyici aktörlerinin gücünü kısmen veya tamamen kaybetmesi, sosyal politika yönetişim meselesini gündeme getirirken, yeni dönemde endişe ve belirsizlik doğmasına yol açmıştır. Küresel yönetişim küresel uygarlık olarak tanımlanır ve küresel kaos için anahtardır Daha fazlası Daha az

BİR TERCİH OLARAK “BÜYÜMEME”: CÜCE ŞİRKETLER

Beşer, Senem Göl | Ötken, Ayşe Begüm | Yolbulan, Elif Okan

Article | 2018 | KAFKAS ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DERGİSİ9 ( 18 ) , pp.613 - 628

Genel olarak işletmelerin başarısı, ülkeekonomisine olumlu etkilerinin yanı sıra büyümelerive sürdürebilir olmalarıyla tanımlansa da, daha fazlatüketim ve sınırlı kaynaklarla (toprak, emek, teknikbilgi, gibi) daha hızlı üretim kültürü ile açıklanan birbüyüme paradoksu da söz konusu olmaktadır. Buanlamda, büyümeden kopuş modern ekonomiksistemin çöküşünün bir işareti olaraknitelendirilmektedir. Her ne kadar büyüme, şirketleriçin son derece cazip bir hedef olsa da büyümeme deşirketlerin bilinçli bir şekilde tercih edebileceği birbaşka amaç olabilmektedir. Bu araştırmanın kapsamıbir tercih olarak büyümemeyi seçen ve “cüce” olaraktanımla . . .nan şirketlerdir. Bu çerçevede, çalışmanınamacı büyümeme kavramına odaklanarak cüceşirketleri Türk yazınına sunmaktır. Kavramsal birçalışma olarak konuyu ele alan bu makale,büyümeme tercihine ışık tutacak örnek bir işletmedenbahsederek Türk yazınına katkı sağlamayıhedeflemektedir. Although the success ofcompanies is defined in terms of their contribution tonational economy, their growth and sustainability, oneof the biggest misconceptions of today’s businesses isthe paradox of growth which could be explained byproviding more consuming and faster productionculture with limited resources (land, labor, technicalinformation, etc.). Growth disengagement is regardedas a sign for the collapse of modern economic systems.Although growth is an extremely attractive strategy forcompanies, degrowth might be another goal which canbe preferred on purpose by companies. In thisframework, the scope of this study is “dwarf”companies which deliberately choose not to grow. Thepurpose of the study is to focus on degrowth andpresent the term “dwarf” to Turkish literature andanalyze a company which can be considered as a dwarfas a case study Daha fazlası Daha az

TURKEY AND FREEDOM OF EXPRESSION IN THE LIGHT OF ECHR JUDGMENTS

Durul, Ferzan

Article | 2019 | Beykoz Akademi Dergisi7 ( 1 ) , pp.180 - 203

Human rights, which are related to humans’ being able to realize themselves as honorable beings and to live humanely, reach a mutual agreement on “protecting” and “improving” all humans and states at an ideal level; whereas, they cannot provide stability in practice. Although a number of measures have been taken, both internally and externally, to prevent the violations of human rights, there has been an increase in the number of violations as well as an increase in the variety of those violations. This increase required the establishment of new control mechanisms by all means. European Court of Human Rights emerges to be the judici . . .al body of these control mechanisms. The sphere of influence of the ECHR, which has recently gained popularity and is seen as the final point to bring justice by many citizens, has considerably expanded as a result of the number of members in European Council hitting 47. ECHR is a control mechanism established by European Convention of Human Rights. This study crystallizes the human rights at a conceptual level and statistically analyses a total of 207 judgments (cases) on freedom of expression, which resulted against Turkey in ECHR between the years 1987 and 2011. The data in question have been collected from HUDOC19 (ECHR’s own database), and Ministry of Justice’s20 database. İnsanın insanca yaşaması, onurlu bir varlık olarak kendini gerçekleştirebilmesiyle ilintili olan insan hakları, ideal düzlemde tüm insan ve devletlerin “korunması” ve “geliştirilmesi” konusunda mutabakat sağladığı ancak uygulamada aynı istikrarın gözlenemediği haklardır. Ulusal ve uluslararası ölçekte insan hakkı ihlallerinin önlenebilmesi için pek çok tedbir alınsa da son yıllarda ihlallerin sayılarında artış oldugu gibi, çeşitliliğinde de artış gözlenmektedir. Elbette bu artış yeni denetim mekanizmalarının da kurulmasını zorunlu kılmıştır. Avrupa insan Hakları Mahkemesi, bu denetim mekanizmalarının yargı organı olarak karşımıza çıkmaktadır. Son dönemde, popülaritesi artan ve pek çok ülke vatandaşı tarafından adaletin bulunacagı son nokta olarak görülen AİHM’nin etki alanı, Avrupa Konseyinin üye sayısının 47’yi bulmasıyla birlikte bir hayli genişlemiştir. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle oluşturulmuş bir denetim mekanizmasıdır. Bu çalışmada, kavramsal düzlemde İnsan hakları billurlaştırılarak, 1987-2011 yılları arasında AİHM’nde ifade özgürlüğü alanında Türkiye aleyhine sonuçlanan, toplam 207 karar (dava) istatistiksel olarak çözümlenmiştir. Söz konusu veriler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kendi veri tabanı olan HUDOC’tan17 ve Adalet Bakanlığı’nın veritabanından18 elde edilmiştir Daha fazlası Daha az

Risk Toplumunda Seçimler

İpek, Işıl Zeynep Turkan

Article | 2018 | Sosyoekonomi26 ( 36 ) , pp.65 - 79

Yerel ve küresel ölçekteki güncel siyasal ve toplumsal gelişmelere bakıldığında, yeni siyasi hareketlerin ve düşünce kalıplarının ön plana çıktığı görülmektedir. Kimi kavramların ötesine geçildiği bu dönemde, risk toplumu kavramının da güncelliğini koruduğunu ve sınırlarını genişlettiğini gözlemlemekteyiz. Küresel gelişmelerin yerel değişimleri tetiklediği diğer yandan da ülkelerin giderek içine kapandığı ve muhafazakârlaştığı bu dönemde, seçime katılan liderlerin söylemlerinde ve oy verme davranışlarında da değişimler görüldüğü tespit edilmektedir. Bu makale, 2015-2016 itibarıyla Avrupa’da gerçekleşen terör saldırılarından başlayar . . .ak, İngiltere’nin AB referandumu ve Amerikan başkanlık seçimi sonuçlarına değinerek, risk toplumunun gelişimini, aşırı sağ siyasi eğilimlerin ve liderlerin güç kazanmasını gerçek-sonrası (post-truth) ve popülizm kavramları ile değerlendirmeyi hedeflemektedir New political movements and ideological patterns become more and more frequent regarding to the contemporary political and social transformations on local and global contexts. Referring mostly to the post concepts, we can observe the actuality and development of risk society in global level. On one hand, global developments have a considerable impact on local changes and on the other hand, countries become more and more introverted and conservative that influences the transformation of the leader’s discourse and electoral behavior. This article aims to analyze the development of risk society, extreme right political tendencies and political volatility in international politics starting with terrorist attacks in Europe until 2015-2016; Brexit decision of England; presidential election results in United-States. Our analysis will be based on the following concepts of risk society, post-truth and populism Daha fazlası Daha az

Türkiye’de İl Bazında Milli Geliş Eşitsizliği ve İller Arası Coğrafi Otokorelasyon: 1992-2013

Uslu, Çağrı Levent

Article | 2017 | Sosyoekonomi25 ( 34 ) , pp.197 - 212

Bu çalışmanın amacı il bazında gelir eşitsizli ve iller arasında mekânsal otokorelasyonu, zengin ve fakir illerin dağılımının tesadüfi ya da bir şablon takip edip etmediğini incelemektir. Gini sonuçları incelenen dönem boyunca artış göstermektedir ki bu da gelir eşitsizliğinin artığına işarettir. Gini ile illerin nüfuslarının da dikkate alındığı Ağırlıklı Gini sonuçları kıyaslandığında gelir eşitsizliğinin daha da arttığı görülmektedir. Mekânsal otokorelasyon sonuçları iller arasında kayda değer seviyede otokorelasyon olduğunu ortaya koymaktadır. Fakir (zengin) iller çoğunluklar diğer fakir (zengin) iller ile çevrelenmiştir. Bir diğ . . .er önemli sonuç ise, batılı zengin iller ile doğudaki fakir iller arasında çizilebilecek farazi bir sınırın olduğu ve bu sınırın zaman içerisinde daha batıya kaydığıdır. Bu durum ülkedeki zenginliğin zaman içerisinde battı illerinde konsantre olduğu şeklinde yorumlanabilir. The aim of this paper is to investigate provincial income inequality, the degree of spatial autocorrelation between provinces in Turkey and to determine whether low and high income provinces are randomly distributed or not. Gini Results indicate that coefficients are increasing throughout the period, and regional income inequality is increasing over time. The difference between the Weighted and Unweighted Gini coefficients reveals that the level of inequality further increases when population shares of provinces are taken into consideration. Spatial autocorrelation results indicate that there is a strong spatial autocorrelation between provinces. Low (high) income provinces are mostly surrounded by low (high) income provinces. Results also indicate a tentative border between the high income west and poor income east provinces. This border moves even further west throughout the period under question. This fact may be interpreted as further concentration of richness at the western province Daha fazlası Daha az

Alkollü İçecek Vergilerinin Sosyal Maliyetleri Azaltıcı Etkilerinin Bireysel Tutumlar Yönünden Analizi (İstanbul İli Örneği)

Gergerlioğlu, Ufuk | Sümer, Kutluk Kağan

Article | 2015 | Sosyoekonomi23 ( 24 ) , pp.98 - 117

Bu makalede, Türkiye perspektifinde alkollü içecekler üzerine salınan özel tüketim vergilerinin sosyal maliyetleri azaltıcı etkilerinin bireysel tutumlar yönünden analizi yapılacak ve ortaya çıkan sonuçlar eğitim, gelir ve medeni hal değişkenleri göz önünde bulundurularak değerlendirilecektir. In this article, in terms of education, income and marital status variable from the perspective of the Turkey the social costs mitigating effects of spirits sale taxes which imposed on the individual attitudes will be analyzed.

NARSİSİSTİK KİŞİLİK ENVANTERİ AÇISINDAN ÖZÇEKİM YAPMA TUTUMU ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Öngün, Erdem | Demirağ, Aşkın

Article | 2018 | Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi20 ( 2 ) , pp.71 - 88

Sosyal paylaşım ağları bireylerin kendilerini sunma ve temsil etme konusundatamamen yeni bir yöntem ortaya koymaktadır. Bu sanal araçlar kişilik ve kimlikçözümlemeleri açısından yeni bir çalışma ve ilgi alanı doğmasına yardımcı olmuştur.Geleneksel anlamda kişisel portre diğer adıyla vesikalık resim, dijital teknolojileringelişmesi sayesinde yeni adıyla „özçekim?, yeni bir fotoğraf çekme eylemi olarak ortayaçıkmıştır. Sosyal medya araçları üzerinden yayılan özçekim basit bir fotoğraftan çok birifade, kimlik, davranış ve tutumun dışa vurumudur. Bireylerin kendini ifade etme vegerçekleştirme eyleminin başka bir boyutu olan sosyal medya . . ., özçekim yapma açısından dakendini gösterme davranışının başka bir boyutudur. Bu durum kuşaklar olarak daadlandırılan yaş grupları açışından farklılık gösterebilmektedir. Bu çalışmada katılımcılarınözçekim yapma tutumları ile onların narsisistik eğilimleri arasındaki ilişki istatistikselyöntemler ile incelenmiştir. Çalışmanın bulguları rastgele seçilen toplam 574 katılımcınınözçekim yapma tutumu ve Narsisistik Kişilik Envanteri (NKE-16) olarak iki bölümdenoluşan çevrimiçi anket sorularına gönüllü olarak verdikleri cevaplardan oluşmaktadır.Çalışmanın sonunda yaptıkları özçekimleri paylaşan katılımcıların bunu aslında ilgi vedikkat çekme gibi narsisistik bir eylem içerisinde gerçekleştirdikleri bulgulanmış ve ilgilisonuçlar tartışılmıştır. Social sharing networks put forward a completely new method throughwhich individuals present and represent themselves. Those virtual tools help a new field ofstudy and interest to emerge in terms of the analysis of personality and identity. Intraditional sense, personal portrait, in other words, passport photo has evolved into “selfie(self-image) as new action of taking photos thanks to the development of digitaltechnologies. Disseminating on social media instruments, selfie is more than a simplephoto; it is rather a manifestation of an expression, identity and attitude. Social media,which is another dimension of individuals? actions to express and realize themselves, interms of taking selfies, is also a new dimension of individuals? behaviour to exhibitthemselves. This situation displays variations among age groups that are also called “generations”. This study researches into the relationship between participants? attitudes oftaking selfies and their narcissistic tendencies by using statistical methods. The findings ofthe study consist of two parts in which participants voluntarily answered related questionson an online survey tool. The first part is about a total of randomly selected 574participants? attitudes of taking selfies. The second part is about Narcissistic PersonalityInventory (known as NKE-16). The study results show that participants who share selfiesthey took are actually doing this to attract attention and raise interest as a part of narcissisticbehaviour. The results were also discussed in the final part of the study Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms