Filtreler
Filtreler
Bulunan: 46 Adet 0.024 sn
Koleksiyon [5]
Tam Metin [1]
Yazar [20]
Yayın Türü [2]
Konu Başlıkları [20]
Yayın Tarihi [11]
Dergi Adı [20]
Dil [2]
Yazar Departmanı [1]
Kobilerde stratejik finansal yönetim uygulamaları, büyüme ve rekabetçilik: Bir literatür incelemesi

Karadağ, Hande

Article | 2014 | Muhasebe ve Finansman Dergisi0 ( 63 ) , pp.171 - 188

Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ'ler), istihdam, GSMH, inovasyon ve girişimciliğe olan katkıları nedeniyle, gerek Türkiye'de, gerekse dünya çapında sosyo- ekonomik büyümenin belkemiği olarak nitelendirilmektedir. Ülkemizde, kayıtlı işletmelerin % 99,9'u KOBİ statüsünde olduğundan, KOBİ'lerin sosyal ve ekonomik açıdan önemi diğer ülkelere kıyasla çok daha yüksektir. Türkiyede KOBİ ler, özellikle 1980 sonrasında birçok alanda ilerlemeler kaydetmiş olmalarına karşın, halen önemli zorluk ve sıkıntılarla karşı karşıyadır. KOBİlerde stratejik finansal yönetim, KOBİlerin en önemli yönetimsel sorunlarının başında gelmektedir. Konu çal . . .ışma içeriğinde, ilk bölümde dünyada ve Türkiyede KOBİlerin önemi ve karşılaştıkları sorunlar ile ilgili yapılmış güncel çalışmalar özetlenmekte, ikinci bölümde KOBİ finansal yönetim literatüründe büyüme ve rekabetçilik göstergeleri ele alınmaktadır. Üçüncü ve son bölümde ise KOBİlerde yönetim konusunda en önemli alanlardan birisi olmakla birlikte literatürde 2005 yılından bu yana yeralmaya başlayan stratejik finansal yönetim (SFY) konusundaki uygulamaların dünya ve ülkemiz KOBİlerinin büyüme, performans ve rekabetçiliği üzerindeki etkilerini araştırmaya yönelik çalışmalarla ilgili literatür taraması sunulmaktadır. Small and Medium Sized Enterprises (SMEs) are regarded as the drivers of socio- economic growth, due to their vital role in new job creation, increase in GDP, entrepreneurship and innovation . In Turkey, 99.9 % of all enterprises fall into SME category. Therefore, the significance of SMEs for Turkish economy and society is much higher in Turkey, compared to other emerging and developed countries. Despite their major developments and achievements, Turkish SMEs are still faced with major challenges and problems. Strategic financial management (SFM) in SMEs, which is a research area that has attracted the interest of researchers after 2005, although it plays a vital role in the survival, growth and competitiveness of SMEs, is one of the key managerial areas of SMEs.This project aims to review the literature on SFM, growth and competitiveness in SMEs and their interrelationships, both on global and national bases Daha fazlası Daha az

Fair value versus historical cost: Which is actually more fair?

Kaya, Can Tansel

Article | 2013 | Muhasebe ve Finansman Dergisi0 ( 60 ) , pp.127 - 138

Gerçeğe uygun muhasebe, finansal varlıkların güncel değerini yansıtması açısından akademisyen ve pratisyenler tarafından yatırımcıların karar verme süreçlerine verdiği destek ile devrim niteliği taşıyan bir yaklaşım olarak görülmekte. Savunucuları sağladığı alakalı bilgilerin önemini vurgularken, bilgilerin ihtiyatlı ve tam güvenilir olmamasından dolayı eleştirilere de maruz kalarak maliyet esaslı muhasebenin daha güvenli bir sistem olduğu öne çıkmaktadır. Finansal Muhasebe Standartları Kurulunun yayınlamış olduğu FMS 155, 156 ve 157 ile birlikte ihtiyatlılık ile gerçeğe uygunluk noktasında biraz daha dengelenen finansal sistem, piy . . .asaya göre ayarlamanın daha yaygın kullanılmasıyla birlikte eskiye göre daha öznel bir karakter edinmiştir. Enron vakasında bile gerçeğe uygun muhasebe uygulamaları ile hile bağlantısına rastlanmıştır. Bu çalışmanın amacı gerçeğe uygun muhasebenin belirsiz yapısını eleştirerek, ileride doğabilecek başka finansal krizleri önlemek adına maliyet esaslı muhasebenin önemini vurgulamaktır. Fair Value Accounting has been regarded by significant portion of academics and practitioners as a revolutionary approach to aid investors decision making abilities since it presents the current value of financial assets. Though proponents have long praised for the relevance strength, opponents of fair value have underlined the significant lack of reliability; therefore praised for historical cost accounting as a sound system constructed on robust pillars of prudence. With the more balanced structure of the Financial Accounting Standards Board on conservative versus fair value accounting issues, especially with the developments under FAS 155, FAS, and 157 to promote the use of mark- to- market, the financial world has shifted towards a more subjective accounting. Even with the Enron case, having applied fair value has been linked with fraud. This paper discusses the ambiguous nature of fair value accounting and stresses the importance of historical cost accounting to avoid any potential future crisis Daha fazlası Daha az

Determinants of Well-being of Turkish Entrepreneurs: An Assessment Based on Entrepreneurial Perception, Motives, and Innovation

Arkalı, Gökçen Olcay | Kunday, Özlem

Article | 2016 | Girişimcilik ve İnovasyon Yönetim Dergisi5 ( 2 ) , pp.1 - 16

Bütün dünyada sayıları gitgide artan bireyler kendi işlerini kurmak için harekete geçmektedir. Bu bireyler hayatları ve işlerinde daha fazla tatmin olmak beklentisi ile daha fazla bağımsızlık, iş ve ev ile ilgili sorumluluklarının daha iyi organize edilmesi, ve daha iyi finansman arayışları doğrultusunda yeni işler kurmaktadır. Bu çalışma Global Girişimcilik Monitor veritabanının 2013 yılı Türk girişimcilik faaliyetleri üzerindeki verisini kullanarak böyle girişimcilerin refah düzeylerininin kilit ölçütlerini araştırmaktadır. Çalışmanın bulguları gelişmekte olan bir ekonomi perspektifinden refah düzeyleri ile en çok ilişkili kilit f . . .aktörlere ışık tutmaktadır. GEM veritabanından elde edilen verinin ampirik analizlerinin sonuçları fırsat dürtülü güdüler, yeni bir işi başlatma becerilerinin girişimcilik algısı, ve yenilikçilik ile refah düzeyi arasındaki pozitif ilişkiye işaret etmektedir An increasing number of individuals all around the world are motivated towards self-employment. These individuals start new businesses in search of more independence, better organization of work and household responsibilities, and better finances that are expected to lead to higher satisfaction with their lives and jobs. This study explores the key measures of well-being of such entrepreneurs using data from Global Entrepreneurship Monitor on Turkish entrepreneurship activities for the year 2013. Findings of this study shed light on the key factors that are mostly related to well-being from the perspective of an emerging economy. The results of the empirical analyses of the GEM data highlight the positive association of opportunity driven motives, entrepreneurial perception of skills to start a business, and innovativeness to well-being Daha fazlası Daha az

The ARDL approach to cointegration analysis of tourism demand in Turkey with Greece as the substitution destination

Ketenci, Natalya

Article | 2009 | ODTÜ Gelişme Dergisi36 ( 2 ) , pp.363 - 382

Bu çalışma, Türkiye'nin 13 ülke île turizm talebi modelini incelemektedir. Bu ülkeler Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya, Rusya, İsveç, İsviçre, İngiltere ve Amerika'dır. Çalışmanın amacı Türkiye'nin turizm talebini belirleyen faktörlerle, kullanılan modeldeki eşbütünleşik ilişkisini incelenmektir. Bunun için Pesaran ve Pesaran (1997)'nin ARDL modeli, özellikle kısa zaman serilerine daha uygun olduğu için kullanılacaktır. Çalışmanın sonucu olarak modeldeki değişkenler arasında uzun vadede istatistiksel açıdan anlamlı eşbütünleşik ilişki bulunmuştur. Sonuçlarda, hem kısa zamanda hem de uzun . . .zamanda, turizm talebini etkileyen en belirgin faktör olarak turist gelişi bulunmuştur. Ayrıca CUSUM ve CUSUMSQ testleri modelin birçok ülkede istikrarlı olduğunu göstermektedir. This paper estimates tourism demand model for Turkey from 13 countries: Austria, Belgium, Bulgaria, Denmark, France, Germany, Holland, Italy, Russia, Sweden, Switzerland, United Kingdom and United States. The aim of this paper is to investigate the determinants of demand for Turkey’s tourism and to examine cointegration relationships in the considered model, over the period from 1996 to 2006 year on the monthly basis. This paper uses the autoregressive distributive lag (ARDL) approach advocated by Pesaran and Pesaran (1997), which is more appropriate for studies with small samples. From our results we found evidence at the high significance level of a long-run cointegration relationships among the variables. The study shows that the most significant impact on the tourism demand in the long-run as well as in the short-run has income of tourist arrivals. In addition, the applied CUSUM and CUSUMSQ stability tests confirm the stability of the tourism demand model in most of considered countries Daha fazlası Daha az

Turizm Sektöründe Yöneticinin Cezbedilmesi ve Elde Tutulmasında Yan Hak ve Hizmetlerin Etkisi: Yönetim Düzeyleriyle Etkisinin Ar

Aldatmaz, İpek | Aykaç, Cansu | Dicle, Ülkü

Article | 2016 | Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi38 ( 2 ) , pp.21 - 44

Yöneticinin cezbedilmesi ve elde tutulması hizmet sektöründe faaliyet gösteren birçok şirketin başarısı ve performansı için büyük önem taşımaktadır. Şirketlerin uzun vadeli başarı elde etmesi ise yöneticinin cezbedilmesi, motivasyonu ve elde tutulmasına yönelik etkin yan hak hizmet stratejilerinin belirlenmesi ve çekirdek yöneticilerin devamlılığının sağlanması ile doğrudan ilişkili hale gelmiştir. Turizm ve otelcilik sektöründe artan dinamizme bağlı olarak çalışan bağlılığı ve elde tutulması yönünde yapılan çalışmaların alanı genişlemiş ve bu konuya verilen önem değer kazanmıştır. Türk ekonomisinin can damarını oluşturan turizmcili . . .k alanında gelişimin artmasıyla birlikte bu alanda insan kaynakları uygulamaları ivme kazanmış ve bu doğrultuda iş tatmini sağlayan uygulamalara fazlasıyla yer verilmeye başlanmıştır. Bu çalışma, Herzberg'in hijyen faktörlerini dikkate alarak, Türkiye'deki otel işletmelerinde yan hak hizmetlerinin yöneticinin cezbedilmesi ve elde tutulması üzerindeki etkisini belirlemeyi ve analiz etmeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın kapsamı üç farklı yönetici seviyesinde - üst düzey yönetici, orta düzey yönetici ve bölüm şefi olarak belirlenmiştir. Araştırma sonuçları yan hak hizmetleri ile yöneticinin cezbedilmesi arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koyarken, yan hak hizmetleri ile yöneticinin elde tutulması arasında herhangi bir ilişki olmadığını göstermiştir Manager engagement and retention are vital to the success and organizational performance of many service sector organisations. Maintaining manager retention is a major challenge that many hotel enterprises face today. It is critical that organizations give greater importance to manager engagement, motivation and retention and therefore establish an efficient benefits and services strategy for retaining these core managers for the persistence and achievement of the organization. Employee motivation and retention have gained even more significance as a result of the heightened dynamism in hotel business within the tourism sector. As the focal point of Turkish economy, recent developments in the tourism and hotel enterprises have caused organizations to accelerate their human resources activities and accordingly more attention has been given to the employee satisfaction practices in this industry. This study, in contrary, aims to identify and study the effect of benefits and services on manager engagement and retention in hotel organizations in Turkey. The study was conducted among three different levels of hotel management, namely, top level, middle level and operational level managers. The results of the study show that while there is a positive and significant relationship between Benefits and Services and Management Engagement, there is no relationship between Benefits and Services and Management Retentio Daha fazlası Daha az

BİR TERCİH OLARAK “BÜYÜMEME”: CÜCE ŞİRKETLER

Beşer, Senem Göl | Ötken, Ayşe Begüm | Yolbulan, Elif Okan

Article | 2018 | KAFKAS ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DERGİSİ9 ( 18 ) , pp.613 - 628

Genel olarak işletmelerin başarısı, ülkeekonomisine olumlu etkilerinin yanı sıra büyümelerive sürdürebilir olmalarıyla tanımlansa da, daha fazlatüketim ve sınırlı kaynaklarla (toprak, emek, teknikbilgi, gibi) daha hızlı üretim kültürü ile açıklanan birbüyüme paradoksu da söz konusu olmaktadır. Buanlamda, büyümeden kopuş modern ekonomiksistemin çöküşünün bir işareti olaraknitelendirilmektedir. Her ne kadar büyüme, şirketleriçin son derece cazip bir hedef olsa da büyümeme deşirketlerin bilinçli bir şekilde tercih edebileceği birbaşka amaç olabilmektedir. Bu araştırmanın kapsamıbir tercih olarak büyümemeyi seçen ve “cüce” olaraktanımla . . .nan şirketlerdir. Bu çerçevede, çalışmanınamacı büyümeme kavramına odaklanarak cüceşirketleri Türk yazınına sunmaktır. Kavramsal birçalışma olarak konuyu ele alan bu makale,büyümeme tercihine ışık tutacak örnek bir işletmedenbahsederek Türk yazınına katkı sağlamayıhedeflemektedir. Although the success ofcompanies is defined in terms of their contribution tonational economy, their growth and sustainability, oneof the biggest misconceptions of today’s businesses isthe paradox of growth which could be explained byproviding more consuming and faster productionculture with limited resources (land, labor, technicalinformation, etc.). Growth disengagement is regardedas a sign for the collapse of modern economic systems.Although growth is an extremely attractive strategy forcompanies, degrowth might be another goal which canbe preferred on purpose by companies. In thisframework, the scope of this study is “dwarf”companies which deliberately choose not to grow. Thepurpose of the study is to focus on degrowth andpresent the term “dwarf” to Turkish literature andanalyze a company which can be considered as a dwarfas a case study Daha fazlası Daha az

TURKEY AND FREEDOM OF EXPRESSION IN THE LIGHT OF ECHR JUDGMENTS

Durul, Ferzan

Article | 2019 | Beykoz Akademi Dergisi7 ( 1 ) , pp.180 - 203

Human rights, which are related to humans’ being able to realize themselves as honorable beings and to live humanely, reach a mutual agreement on “protecting” and “improving” all humans and states at an ideal level; whereas, they cannot provide stability in practice. Although a number of measures have been taken, both internally and externally, to prevent the violations of human rights, there has been an increase in the number of violations as well as an increase in the variety of those violations. This increase required the establishment of new control mechanisms by all means. European Court of Human Rights emerges to be the judici . . .al body of these control mechanisms. The sphere of influence of the ECHR, which has recently gained popularity and is seen as the final point to bring justice by many citizens, has considerably expanded as a result of the number of members in European Council hitting 47. ECHR is a control mechanism established by European Convention of Human Rights. This study crystallizes the human rights at a conceptual level and statistically analyses a total of 207 judgments (cases) on freedom of expression, which resulted against Turkey in ECHR between the years 1987 and 2011. The data in question have been collected from HUDOC19 (ECHR’s own database), and Ministry of Justice’s20 database. İnsanın insanca yaşaması, onurlu bir varlık olarak kendini gerçekleştirebilmesiyle ilintili olan insan hakları, ideal düzlemde tüm insan ve devletlerin “korunması” ve “geliştirilmesi” konusunda mutabakat sağladığı ancak uygulamada aynı istikrarın gözlenemediği haklardır. Ulusal ve uluslararası ölçekte insan hakkı ihlallerinin önlenebilmesi için pek çok tedbir alınsa da son yıllarda ihlallerin sayılarında artış oldugu gibi, çeşitliliğinde de artış gözlenmektedir. Elbette bu artış yeni denetim mekanizmalarının da kurulmasını zorunlu kılmıştır. Avrupa insan Hakları Mahkemesi, bu denetim mekanizmalarının yargı organı olarak karşımıza çıkmaktadır. Son dönemde, popülaritesi artan ve pek çok ülke vatandaşı tarafından adaletin bulunacagı son nokta olarak görülen AİHM’nin etki alanı, Avrupa Konseyinin üye sayısının 47’yi bulmasıyla birlikte bir hayli genişlemiştir. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle oluşturulmuş bir denetim mekanizmasıdır. Bu çalışmada, kavramsal düzlemde İnsan hakları billurlaştırılarak, 1987-2011 yılları arasında AİHM’nde ifade özgürlüğü alanında Türkiye aleyhine sonuçlanan, toplam 207 karar (dava) istatistiksel olarak çözümlenmiştir. Söz konusu veriler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kendi veri tabanı olan HUDOC’tan17 ve Adalet Bakanlığı’nın veritabanından18 elde edilmiştir Daha fazlası Daha az

NARSİSİSTİK KİŞİLİK ENVANTERİ AÇISINDAN ÖZÇEKİM YAPMA TUTUMU ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Öngün, Erdem | Demirağ, Aşkın

Article | 2018 | Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi20 ( 2 ) , pp.71 - 88

Sosyal paylaşım ağları bireylerin kendilerini sunma ve temsil etme konusundatamamen yeni bir yöntem ortaya koymaktadır. Bu sanal araçlar kişilik ve kimlikçözümlemeleri açısından yeni bir çalışma ve ilgi alanı doğmasına yardımcı olmuştur.Geleneksel anlamda kişisel portre diğer adıyla vesikalık resim, dijital teknolojileringelişmesi sayesinde yeni adıyla „özçekim?, yeni bir fotoğraf çekme eylemi olarak ortayaçıkmıştır. Sosyal medya araçları üzerinden yayılan özçekim basit bir fotoğraftan çok birifade, kimlik, davranış ve tutumun dışa vurumudur. Bireylerin kendini ifade etme vegerçekleştirme eyleminin başka bir boyutu olan sosyal medya . . ., özçekim yapma açısından dakendini gösterme davranışının başka bir boyutudur. Bu durum kuşaklar olarak daadlandırılan yaş grupları açışından farklılık gösterebilmektedir. Bu çalışmada katılımcılarınözçekim yapma tutumları ile onların narsisistik eğilimleri arasındaki ilişki istatistikselyöntemler ile incelenmiştir. Çalışmanın bulguları rastgele seçilen toplam 574 katılımcınınözçekim yapma tutumu ve Narsisistik Kişilik Envanteri (NKE-16) olarak iki bölümdenoluşan çevrimiçi anket sorularına gönüllü olarak verdikleri cevaplardan oluşmaktadır.Çalışmanın sonunda yaptıkları özçekimleri paylaşan katılımcıların bunu aslında ilgi vedikkat çekme gibi narsisistik bir eylem içerisinde gerçekleştirdikleri bulgulanmış ve ilgilisonuçlar tartışılmıştır. Social sharing networks put forward a completely new method throughwhich individuals present and represent themselves. Those virtual tools help a new field ofstudy and interest to emerge in terms of the analysis of personality and identity. Intraditional sense, personal portrait, in other words, passport photo has evolved into “selfie(self-image) as new action of taking photos thanks to the development of digitaltechnologies. Disseminating on social media instruments, selfie is more than a simplephoto; it is rather a manifestation of an expression, identity and attitude. Social media,which is another dimension of individuals? actions to express and realize themselves, interms of taking selfies, is also a new dimension of individuals? behaviour to exhibitthemselves. This situation displays variations among age groups that are also called “generations”. This study researches into the relationship between participants? attitudes oftaking selfies and their narcissistic tendencies by using statistical methods. The findings ofthe study consist of two parts in which participants voluntarily answered related questionson an online survey tool. The first part is about a total of randomly selected 574participants? attitudes of taking selfies. The second part is about Narcissistic PersonalityInventory (known as NKE-16). The study results show that participants who share selfiesthey took are actually doing this to attract attention and raise interest as a part of narcissisticbehaviour. The results were also discussed in the final part of the study Daha fazlası Daha az

DÜNYADA KOBİ FİNANSAL RAPORLAMA UYGULAMALARI VE TÜRKİYE İÇİN ÇIKARIMLAR: YEREL FİNANSAL RAPORLAMA ÇERÇEVESİ'NE BAKIŞ

Kaya, Can Tansel | Türegün, Nida

Article | 2017 | Muhasebe ve Denetime Bakış0 ( 50 ) , pp.97 - 113

Farklılıklardan arındırılarak muhasebenin ortak bir dil haline getirilmesinin kaçınılmaz olduğu günümüzde,ülkemizde KOBİ'lerin finansal tablolarına olan güvenirliliğin sağlanması, finansal tablo kullanıcılarınakarşılaştırabilme imkanının teşhis edilebilmesi, yerel ya da uluslararası finansman bulma kolaylığının yaratılması,kurumsallaşmalarına yardımcı olacak ve küresel ticarette ilişkilerinin arttırılmasını sağlayacak; özelliklebüyümekte olup ileride sermaye piyasalarına dahil olmayı planlayanların tam set TFRS'ye geçişini kolaylaştıracakbir standart gereksinimi ortaya çıkmıştır. Çalışmanın amacı, kayıt dışı ekonominin de önüne geçe . . .bilmesi beklenen uygulamaların gelişimi sürecinden, dünya örneklerinin Yerel Finansal Raporlama Çerçevesi ile birliktesentezlenmesidir Highly integrated level of today's trade requires accounting to evolve into a common language. Thus, a specialstandard is needed for SMEs, which will enhance reliance on the SME financial statements, enrich comparabilityopportunities for statements users, improve access to local or international capital, establish governance and boostinternational trade opportunities especially for SMEs which are in a process of becoming publicly held. Theaim of this paper is to shed light on the National Financial Reporting Framework by providing international standard setting practice Daha fazlası Daha az

The Effect of Authentic Leadership on Intrinsic Motivation of Millennial Engineers Working in Information Technology (IT) Sector

Aydoğdu, Birgül | Alkan, Deniz Palalar

Article | 2019 | İşletme Araştırmaları Dergisi11 ( 3 ) , pp.1503 - 1517

Purpose – This study focuses on millennial engineers working in IT sector in Turkey and aims to investigate the effect of authentic leadership on their intrinsic motivation on the basis of self-determination theory.Design/Methodology/Approach – This study is a descriptive study exploring the relationship between authentic leadership and intrinsic motivation of millennial engineers. Survey technique is used and online survey is carried out with the engineers working for at least one year or more in IT departments of different companies operating in finance, telecommunication and software development sector in Turkey. The sample size . . .is 196 and the sample includes both male and female engineers at different ages belonging to millennial generation.Findings – This study shows that there is a positive relation between authentic leadership and intrinsic motivation of millennial engineers. This means that authentic leadership increases intrinsic motivation of millennial engineers and millennial engineers working with authentic leaders show more self-determined behaviors and involve more in activities that they are inherently satisfied by doing. This result has important implications for the organizations that have millennial engineers.Research Limitations/Implications – More generalizable findings might be obtained if this study is carried out by a larger number of participants working in IT departments of companies operating in different sectors and if the data are collected within a longer time frame.Practical Implications – This study includes managerial implications for organizations in developing, training, recruiting leaders and in strategy making processes.Originality/Value – There is a limited literature on the effect of authentic leadership on intrinsic motivation of millennials. This thesis aims to fill this gap in the literature and the conclusions drawn are intended to provide guidance to leaders and managers to better understand and motivate millennial engineers in order to sustain the workforce in the long run Daha fazlası Daha az

Yapısal Kırılmalar Işığında Kalkınmakta Olan Ülkelerde Ekonomik Büyümenin Belirleyicileri

Aydoğan, Ebru Tomris | Uslu, Çağrı Levent | Ketenci, Natalya

Article | 2017 | Sosyoekonomi25 ( 33 ) , pp.37 - 58

Bu makale, yapısal kırılmaların mevcudiyetinde gelişmekte olan piyasalardaki ekonomik büyüme, finansal gelişme ve ticaret açıklığı arasındaki eşbütünleşme ilişkilerini incelemektedir. Ampirik analiz, 1995-2013 için, 21 gelişmekte olan ülkeyi üç aylık dönemler bazında kapsar. Makale, kullanılan değişkenlerin belirliyici bileşenlerindeki yapısal değişiklikleri test etmektedir. Bu çalışmada, tahmini büyüme denklemindeki yapısal kırılmaların varlığını değerlendirmek ve modelin parametrelerini incelemek için son ekonometrik teknikler uygulanmıştır. Seriler arasındaki uzun vadeli ilişkilerin varlığı bir, iki ve bilinmeyen harekete izin ve . . .ren üç alternatif eşbütünleşme tekniği ile incelendi. Makalenin ampirik sonuçları, ticaret açıklığının ekonomik büyüme üzerine etkisinin yapısal kırılmalar dikkate alındığında finansal kalkınmanın etkisine kıyasla daha güçlü olduğunu göstermektedir. This paper examines the cointegration relationships between economic growth, financial development and trade openness in emerging markets in the presence of structural breaks. The empirical analysis includes 21 emerging countries for 1995-2013, on a quarterly basis. The paper tests for structural changes in the deterministic components of variables in use. Recent econometric techniques are applied in this study to evaluate the presence of structural breaks in the estimated growth equation and to examine the parameters of the model. Existence of the long-run relationships between the series were examined by three alternative cointegration techniques that allow for one, two and unknown number of shifts. The empirical results of the paper indicate a stronger effect of trade openness on economic growth compared to the financial development impact when structural breaks are considered Daha fazlası Daha az

Uluslararası düzenlemeler çerçevesinde Türk iş mevzuatında kadın işçinin korunması

Taşkent, Savaş | Kurt, Dilek

Article | 2014 | Çalışma ve Toplum0 ( 40 ) , pp.29 - 48

Kadınların çalışma yaşamında işçi sıfatıyla yer almaya başlamaları üzerine, onların korunması ihtiyacı kendini göstermiştir. Koruma önce uluslar arası kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmeye çalışılmış; bunun için kadın-erkek eşitliğini sağlamaya ve cinsiyet temeli üzerinde yapılan ayrımlara son vermeye yönelik olmak üzere, çeşitli düzenlemeler (sözleşme ve yönergeler) kabul edilmiştir. Bu düzenlemelerde başta ücret eşitsizliğinin giderilmesi, kadının çalıştırılamayacağı işler ile durumların belirlenmesi, çalışma zamanlarının sınırlanması olmak üzere, çeşitli önlemler öngörülmüştür. Kadının korunmasına ilişkin uluslararası düzenlem . . .eler zamanla Türk hukukunu da etkilemiştir. Anayasamızda kadınlar ile erkeklerin eşit haklara sahip oldukları vurgulanmış; kadınların çalışma şartları bakımından özel olarak korunacakları ifade edilmiştir. Anayasada bu konuda öngörülen ilkeler Türk iş mevzuatına da yansıtılmış bulunmaktadır. Bu makalede, kadın işçilerin korunması bakımından 2003 yılında kabul edilen 4857 sayılı İş Kanununun ve ilgili mevzuatın uluslararası normlarla, özellikle ILO Sözleşmeleri ile AB Yönergeleri ile uyumu değerlendirilmeye çalışılmıştır. Sonuçta, bu konuda mevzuatta büyük ölçüde uyum sağlandığı saptanmakla birlikte, uygulamanın aynı yönde gelişmediğine de işaret edilmiştir. After the women took place as workers, the necessity of protecting the women in the worklife has arised. The protection was firstly held by the international organizations and for this purpose various rules (conventions and directives) have been enacted, which are designed to promote the equality between men and women and to prevent the gender inequality. These regulations contain provisions on various measures such as the ones, which abolish the income inequality, design the limitation of working hours, and declare the workplaces and types of work, which are not suitable for the women workers. In the course of time, the international regulations regarding the protection of women employees have also had an impact on turkish law. Turkish constitution states that the men and women workers have the equal rights, however the woman employees are granted by special rights in terms of working conditions. These constitutional principles have already been adopted by the turkish labour legislation. This article discusses the harmonization of the Turkish Labour Act No. 4857, which was enacted in 2003, and the further related legislation in Turkey to the international rules, especially to the ILO conventions and to the directives of the European Union. In conclusion, the author points out the fact that, the turkish and international legislation have already been successfully harmonized to a wide extent, whereas the development of the legal practice in the same way has failed Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms