Filtreler
Filtreler
Bulunan: 15 Adet 0.001 sn
Uyum teorileri ve presbiyopi

Unite, Canan Aslı

Other | 2011 | Glokom Katarakt6 ( 1 ) , pp.1 - 10

Uyum, gözün odak mesafesini uzak cisimlerden yakın cisimlere değiştirebilme kabiliyetini sağlayan, gözün refraktif gücünündeki dioptrik değişikliktir. Presbiyopi, uyum aralığının daralması nedeniyle gözün yakın noktasının gözden uzağa gerilemesidir. Siliyer cisim, siliyer kas, koroid, anterior ve posterior zonüler lifler, lens kapsülü ve kristalin lens, gözün uyum anatomisini oluşturur. Vitreus cisminin rolünü hem destekleyen hem karşı çıkan görüşler mevcuttur. Uyum kabiliyeti ve mekanizması omurgalılar arasında, yaşadıkları çevresel/görsel koşullar ve uyum gereksinimleri kadar çok farklılıklar gösterir. Uyum mekanizması üzerinde on . . .dördüncü yüzyıldan bu yana çalışılmaktadır. Günümüzde yaygın olarak kabul gören Helmholtz’un “Kristalin Lens Elastisite Teorisi”ne göre, uyum manevrası sırasında siliyer kas anteriora ve iç eksene doğru kasılır. Zonüllerin gerilim lifleri, tüm sistem için bir makara veya çıkrık görevi görerek, gerilim kuvvetini posterior zonüllere aktarır; ve anterior zonüler lifler 360 gevşer. Kristalin lens, kendi elastisitesi ile şişkinleşir. Anterior lens yüzeyi eğimi artar, eğrilik yarıçapı azalır ve verteksi öne yerdeğiştirir. Posterior lens yüzeyi eğimi de hafifçe artar, fakat kendi yerinde kalır. Böylece lens merkezde kalınlaşır. Hiçbir zaman lensin ön yüzeyi, arka yüzeyden daha dik olmaz. Glasser ve ark., makak maymunlarında, cerrahi anestezi altında göze giden parasempatik yolları elektriksel olarak uyararak uyum mekanizmasını in vivo ortamda incelemişler ve Helmholtz’un uyum teorisini kanıtlamışlardır. Artan yaşla birlikte tüm uyum yapılarında değişiklikler meydana gelmekle birlikte, presbiyopi gerçekleşmesinde lens ve kapsül temelli değişiklikler en büyük rolü oynamaktadır. Accommodation is the dioptric change in the refractive power of the eye, so that the eye can change its point of focus from distance to near. Presbyopia is the receding of the eye’s near point away from the eye, due to narrowing of the accommodative amplitude. Ciliary body, ciliary muscle, choroid, anterior and posterior zonular fibers, lens capsule and crystalline lens make up the accommodative anatomy of the eye. The role of the vitreus is both supported and opposed by different theories. The ability and mechanism of accommodation vary among vertebrates, as much as their environmental/visual circumstances and accommodative needs do. The accommodative mechanism has been studied since fourteenth century. Currently widely accepted Helmholtz’s “Crystalline Lens Elasticity Theory” states that during accommodative maneuver, ciliary muscle contracts anteriorly and towards the axis of the eye. Zonullar tension system works as a pulley for the entire system and transfers the tension force to the posterior zonules, so that the anterior zonules are relaxed for 360°. The crystalline lens becomes more spherical with its own elasticity. The anterior lenticular curvature increases, radius of curvature decreases and the vertex displaces anteriorly. Posterior lenticular curvature also increases slightly, but remains in its own place. Thus, the lens is thickened centrally. The anterior surface never becomes steeper than the posterior surface. Glasser et al have proved the Helmholtz’s theory of accommodation by studying the accommodative mechanism in vivo in rhesus monkeys, by electrically stimulating the parasympathetic pathways under surgical anesthesia. Although age related changes take place in all accommodative structures, lens and capsule based changes have the greatest role in the occurence of presbyopia Daha fazlası Daha az

İmplantolojide doku mühendisliği ve gen tedavisi

Karataş, Meltem Özdemir | Özenen, Didem Özdemir | Balık, Ali | Tuncer, Erman B.

Other | 2011 | Cumhuriyet Dental Journal14 ( 1 ) , pp.64 - 68

Son elli yılda implantoloji alanında büyük adımlar atılmıştır. Günümüzde implantın kemik ile bağlantısı kabul edilebilir derecede başarılı olmasına rağmen inflamasyon, trombozis, fibrozis ve enfeksiyon gibi komplikasyonlar görülebilmektedir. Genetik ve doku mühendisliği alanındaki gelişmelerle birlikte ileri çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Görülen komplikasyonları en aza indirmek için implantın yerleştirildiği dokunun yanıtının istenilen düzeyde ve şekilde olması ve immün reaksiyonun düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca doku mühendisliği ile implantın yerleştirilmesi için, kaybedilen alveolar kemik dokusunun yeniden oluşturulması y . . .a da genişletilmesi mümkün hale gelmiştir. In the last fifty years great strides have been made in implantology. Recently, although implant and bone connection has an acceptable success, complications such as inflammation, fibrosis, thrombosis and infection still remains. With the progression in genetics and tissue engineering, advanced studies are needed. Tissue response of implant-bone contact area must be in a desired level and immune reactions must be promoted for complications to be minimized. Also remodeling or enlargement of alveolar bone for placement of implant becomes possible with tissue engineering Daha fazlası Daha az

What is your diagnosis?

Yıldırım, Gazi

Other | 2011 | Journal of the Turkish-German Gynecological Association12 ( 3 ) , pp.197 - 198

Cavitary nodules: an unusual radiological manifestation of churg-strauss syndrome

Bayramoğlu, Sibel | Kayhan, Arda | Cimilli, Tan | Yirik, Gülseren | Saçan, Filiz İslim | Kılıçkesmez, Özgür

Other | 2011 | Erciyes Tıp Dergisi33 ( 1 ) , pp.59 - 64

Churg-strauss sendromu neredeyse sadece astımlı olgularda görülen ve değişken torasik radyolojik bulguları olan nadir bir hastalıktır. en sık izlenen akciğer tomografisi bulguları parankimal hava boşluğu konsolidasyonu, buzlu cam manzarası, sentrilobüler nodüller, bronşiyal dilatasyon, bronş duvarında kalınlaşma ve interlobüler septalarda kalınlaşmadır. akciğer parankimi içinde çok sayıda nodül gelişebilir ancak kaviter nodül gelişimi çok nadir olup literatürde sadece iki olguda bildirilmiştir. olgu sunumumuzda, churg-strauss sendromlu hastada, nadir bir bulgu olan kaviter nodüller, yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi eşliğin . . .de değerlendirilmiştir. Churg-Strauss syndrome is a very rare disease that occurs almost exclusively in patients with asthma. Thoracic radiological manifestations of Churg-Strauss syndrome are variable. The most common chest CT findings are parenchymal air-space consolidation and ground glass attenuation, as well as centrilobular nodules, bronchial dilatation or bronchial wall thickening, interlobular septal thickening. Multiple nodules may occur in Churg-Strauss syndrome but cavitating nodules are unusual and have been reported in only two cases in literature. Herein, we present a Churg-Strauss syndrome case with unusual cavitating nodules demonstrated by HRCT scans Daha fazlası Daha az

İran’da seçim: 2009 İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türk yazılı basınında sunumu

Akdenizli, Banu

Other | 2011 | İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi0 ( 32 ) , pp.37 - 62

Bu çalışmada, 2009 İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye haber gündeminde nasıl yer aldığ, Türk yazılı basınının seçimlerle ilgili hangi konulara yer verdiği, hangi temalara değindiği, hangi kişileri ön plana çıkardığı soruları içerik analizi uygulamasına dayanarak belirlenmeye çalışılmaktadır.Çalışma, 12 Haziran 2009’la (seçim günü) ve 29 Haziran 2009 (oy sayımının kısmen tamamlandığı gün) arasında İran cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili Hürriyet, Sabah, Cumhuriyet, Radikal, Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinde yer alan 630 haberi içerik analizi yöntemiyle incelemektedir. Çalışmada İran seçimlerinin Türk basınına yansımasındaki et . . .ken zaman çizelgesi, haberlere ait ana anlatılar, haber sunumunda etken çerçeveler, haberin çıkış yeri (mahreç), formatı, tonu ve seçim haberlerinin kaynaklara göre dağılımı ele alınmaktadır. Çalışma, İran seçimlerinin Türk basınındaki öyküsünün siyasi bir öykü olduğunu göstermektedir. Değişken Ortadoğu politikaları, süre giden bir nükleer program ve İran’ın büyük caddelerini kaplayan muhalif gösterilerinin bunlara eşlik eden görüntüleri, İran’ı dünya kamuoyunun manşetine taşıyan haber anlatılarıdır. Haber anlatılarında ön plana çıkan öğeler, İran’daki 2009 cumhurbaşkanlığı seçiminin sadece Türkiye için değil, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, İsrail ve genel olarak Ortadoğu için önemini vurgulamaktadır. Seçimlerle ilgili haberler çoğunlukla sonuçların İran ve Türkiye için anlamının değerlendirilmesini merkez almış ve bir kez daha İslam ile Batı demokrasisi arasında uyum gibi konulara yoğunlaşmış görünmektedir. This study looks at how the Turkish press has covered the 2009 Iranian presidential election. In doing so, it examines which election substories received more coverage, how these stories are presented and whom the stories seem to evolve around the most through content analysis. The study contains 630 Iran election stories between June 12, 2009 (the day elections began in Iran) and June 29, 2009 (when the partial recount of the election was completed) from Hürriyet, Sabah, Cumhuriyet, Radikal, Zaman and Yeni Şafak newspapers. The study examines the Iranian election story timeline within the Turkish press, the main substories, how the news were framed, dateline, format, tone elements as well as which news sources provide the most coverage of the election. The study finds that the story of the Iranian election in the Turkish press is a political one. Findings suggest how significant the election was for not only Turkey, but also other countries such as the United States, the European Union, Israel and the Middle East in general. Volatile Middle East politics, a nuclear program in the making, coupled with images of protesters flooding the streets of Iran’s major cities cheering for the opposition are main storylines that made Iran headline news in the world. The overall coverage of the 2009 presidential election in Iran mostly centers around analyzing what the results mean for both Iran and Turkey, and once again on a larger scale seems to concentrate on issues such as the compatibility between Islam and the Western conception of democracy Daha fazlası Daha az

İş kazasında doğan maddi ve manevi tazminat davaları

Kocagil, İpek

Other | 2011 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi8 ( 1 ) , pp.171 - 223

Bu makalede, işverenlerin iş kazalarından doğan yasal sorumluluğu değerlendirilmektedir. Çalışmanın amacı, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda tanımlanan iş kazalarından, işverenin sorumlu tutulduğu durumları incelemektir. Ayrıca işverenin iş kazasından doğan sorumluluğu, maddi ve manevi tazminat davaları genel hatları ile incelenmiştir. This essay concerns legal liability of employers from the industrial accident. In the Social Insurance and Universal Health Insurance Law, industrial accident is defined. This study aims to define the industrial accident, for which employers can be held liable. After a discussion . . .on pecuniary damages; damages for pain and suffering are considered Daha fazlası Daha az

Investigating the factors affecting total entrepreneurial activities in Turkey

Özdemir, Özlem | Karadeniz, Esra

Other | 2011 | ODTÜ Gelişme Dergisi38 ( 3 ) , pp.275 - 292

Bu çalışma kişilerin demografik özelliklerinin (yaş, gelir seviyesi, eğitim seviyesi ve çalışma statüsü) ve kendilerine karşı algılarının (ağ oluşturma, başarısızlık korkusu, fırsatlara karşı uyanıklık, kendine güven) Türkiye'deki girişimcilik aktivitelerine ilgilerine/katılımlarına olan etkisini incelemektedir. Veriler Küresel Girişimcilik İzleme (KGİ) projesinin standart anketini kullanarak toplanmıştır. Sonuçlar erkek olmanın, daha yüksek gelir ve eğitim düzeyinde olmanın, kendine güvenli olmanın, fırsatlara karşı uyanık olmanın ve sosyal ağ oluşturabilmenin girişimci olma olasılığını pozitif etkilediğini göstermektedir. Fakat li . . .teratüre ve beklentilerimize aykırı olarak, başarısızlığa karşı korkunun Türkiye'deki girişimcilik aktivitelerine ilgi/katılımı etkileyen önemli bir faktör olmadığı bulunmuştur. This study investigates the effects of demographic characteristics of individuals (age, gender, income level, education level, and work status) and their perceptions about themselves (networking, fear of failure, alertness to opportunities, self-confidence) on their involvement to the total entrepreneurial activities of Turkey. Data are collected through using the standard questionnaire of Global Entrepreneurship Monitor (GEM) project. The results show that being male, having higher income and education level, being self-confident, being alert to opportunities, and networking positively affect the likelihood of being an entrepreneur. However, contradictory to the literature and our expectations , fear of failure is not found to be a significant factor that influences the likelihood of being involved in the total entrepreneurial activities of Turke Daha fazlası Daha az

Eski hastalıklar için yeni fırsatlar: Akuaretikler (vazopresin reseptör antagonistleri)

Kantarcı, Gülçin | Demiran, Gökçe

Other | 2011 | Türk Nefroloji Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi20 ( 1 ) , pp.14 - 18

Vazopresinin (ADH) V1a,V1b ve V2 olarak çok sayıda reseptörleri vardır. V2 reseptörleri antidiüretik yanıttan sorumlu iken V1a ve V1b reseptörleride sırasıyla vazokonstrüksiyona neden olur ve adrenokortikotropin salınımını sağlar. Vazopresin oral reseptör antagonistlerinin bazıları – tolvaptan, satavaptan ve lixivaptan- V2 reseptörleri için seçiciyken intravenöz ajan conivaptan da hem V2 hemde V1a reseptörlerini bloke eder. Vazopresin reseptör antagonistleri sodyum ve potasyum atılımını etkilemeden seçici su diürezi yapar. Uygunsuz ADH sendromundaki hiponatremiyi yalnız serbest su kaybı ile düzeltir. Kalp yetmezliğinde vasküler düz . . .kas hücrelerinde bulunan V1a reseptor uyarısı ile artan vasopresin düzeyleri sistemik vasküler rezistansı arttırır ve V2 reseptörleri renal su tutulmasına neden olarak hiponatremiye neden olur. Conivaptan halen kullanım onayı almış tek vazopresin reseptör antagonistidir (akuaretik) . Kalp yetmezliği olan hastalarda conivaptan serum sodyum konsantrasyonunu V1a reseptörlerini bloke ederek arttırır, ve muhtemelen sistemik hemodinamiyi düzelterek ard yükü azaltır. V2 reseptör antagonistleri uygunsuz ADH sendromunda, kalp yetmezliğinde, karaciğer yetmezliği asitinin tedavisinde kritik rol oynayabilir ve polikistik böbrek hastalığının erken aşamalarında kistogeneze engel olabilir. There are multiple receptors for vasopressin (ADH) named the V1a, V1b, and V2 receptors. The V2 receptors primarily mediate the antidiuretic response, while V1a and V1b receptors principally cause vasoconstriction and mediate adrenocorticotropin release, respectively. Some oral formulations of vasopressin receptor antogonists - tolvaptan, satavaptan, and lixivaptan — are selective for the V2 receptor, while an intravenous agent, conivaptan, blocks both the V2 and V1a receptors and is approved for the management of patients with euvolemic hyponatremia (mostly due to SIADH) and hypervolemic hyponatremia. The vasopressin receptor antagonists produce a selective water diuresis without affecting sodium and potassium excretion. The ensuing loss of free water will tend to correct the hyponatremia in patients with SIADH. Elevated levels of vasopressin may contribute to the increase in systemic vascular resistance in heart failure via stimulation of the V1a receptor, which is found on vascular smooth muscle cells, and also promote renal water retention via the V2 receptor, leading to the development of hyponatremia. At present, conivaptan is the only vasopressin receptor antagonist approved for use. In patients with heart failure, conivaptan both raises the serum sodium concentration and, via blockade of the V1a receptors, diminishes afterload, possibly improving systemic hemodynamics. V2 receptor antagonists (aquaretics) have a critical role in the management of the hyponatremia of SIADH, heart failure, ascites of hepatic failure and they may also diminish the cystogenesis in the early stages of polycystic kidney disease Daha fazlası Daha az

Fundus otofloresans görüntüleri nasıl değerlendirilir?

Tatlıpınar, Sinan | Ayata, Ali

Other | 2011 | Türk Oftalmoloji Dergisi41 ( 2 ) , pp.108 - 113

Floresans; bazı moleküllerin belli bir dalga boyundaki ışıkla uyarılması sonucu daha uzun bir dalga boyunda ışık yaymasıdır. Fundus floresein anjiyografi bu konudaki en klasik örnektir. Otofloresans ise sodyum floresein verilmeksizin gözdeki yapılardan floresan ışık yayılımı olarak tanımlanabilir. Fundus otofloresansı (FOF), retina pigment epitelindeki lipofusinden kaynaklanmaktadır. FOF görüntülemesi, modifiye edilmiş fundus kameraları veya tarayıcı lazer oftalmoskoplarla kaydedilebilmektedir ve farklı fundus hastalıklarında kullanılmaktadır. Otofloresans görüntülerini değerlendirilmesi niteliksel ve niceliksel olarak yapılmaktadır . . .. Bu yazıda, FOF fotoğrafları eşliğinde otofloresans görüntülerinin sistematik olarak değerlendirilmesi anlatılmaktadır. (Turk J Ophthalmol 2011; 41: 108-13) Fluorescence is the property of some molecules to emit light energy of a longer wavelenght when stimulated by a light of a certain wavelength. Fundus fluorescein angiography is the classical example for fluorescence. Autofluorescence, on the other hand, is emission of fluorescent light from ocular structures in the absence of fluorescein sodium. Fundus autofluorescence (FAF) is known to originate from lipofuscin in the retinal pigment epithelium. FAF can be recorded by modified fundus cameras or scanning laser ophthalmoscopes and has been used in different retinal disorders. Evaluation of FAF images can be done both qualitatively and quantitatively. Herein, a systematic evaluation of FAF images is described with examples Daha fazlası Daha az

Avoidance under the cisg and termination under english law in documentary sales

Dırenisa, Efe

Other | 2011 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi8 ( 1 ) , pp.91 - 103

http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TVRJd05qWXlNZz09 https://hdl.handle.net/20.500.11831/4646

The legitimate expectations in fair and eQuitable treatment

İlhan, Hüseyin Afşın

Other | 2011 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi8 ( 1 ) , pp.105 - 124

http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TVRJd05qWXpNdz09 https://hdl.handle.net/20.500.11831/4663

Türk medeni kanunu'nda kabul edilen yasal mal rejiminin yürürlüğü

Tekben, Tuğçe

Other | 2011 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi8 ( 1 ) , pp.125 - 169

http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TVRJd05qWTBOQT09 https://hdl.handle.net/20.500.11831/4628

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms