Filtreler
Filtreler
Bulunan: 71 Adet 0.002 sn
Koleksiyon [5]
Tam Metin [1]
Yazar [20]
Yayın Türü [1]
Konu Başlıkları [20]
Yayın Tarihi [17]
Dergi Adı [20]
Yayıncı [4]
Dil [1]
Yazar Departmanı [1]
In memorium Igor Torgov: Torgov's way to total steroid synthesis Obituary

Zhdanov, RI | Corey, EJ

Other | 2009 | STEROIDS74 ( 9 ) , pp.723 - 724

https://hdl.handle.net/20.500.11831/6779

The relationship of gestational smoking with pregnancy complications and sociodemographic characteristics of mothers

Fenercioğlu, Ayşen Kutan | Yıldırım, Gazi | Karatekin, Güner | Göker, Nimet

Other | 2009 | Journal of the Turkish-German Gynecological Association10 ( 3 ) , pp.148 - 151

Amaç: Bu çalışmada gebelikte aktif ve pasif sigara içiminin preterm doğum, düşük doğum ağırlığı, erken membran rüptürü, dekolman ve preeklampsi gibi kötü gebelik sonuçları ile ilişkisi araştırıldı. Ayrıca gebeliğinde sigara içen kadınların sosyodemografik analizi yapıldı. Gereç ve Yöntemler: Antenatal vizitlerde gebelere sigara içimleri ve erkek arkadaşalrının sigara kullanımları soruldu. Preterm doğum, düşük doğum ağırlığı, erken membran rüptürü, dekolman ve preeklampsi gibi kötü gebelik sonuçları kaydedildi. Verilerin analizi için Fisher kikare, kikare ve ANOVA testleri kullanıldı. . Bulgular: Sigara içen (86) ve pasif içiciler (1 . . .18) ve içmeyen (77) gebeler arasında anne yaşı, sosyoekonomik durumu, gebelik yaşı, apgar skoru ve sezaryen oranı açısından anlamlı bir fark saptanmadı. Sigara içen anne adayları genellikle düşük eğitim grubundan idi (p0.001). Fetal distres, erken membran rüpütrü, dekolman ve preeklampsi ile sigara içimi arasında bir ilişki saptanmadı. Ancak günde 10 dan fazla sigara içen kadınların bebeklerinin doğum kilosu istatistiksel olarak daha düşük olarak saptandı (p0.05). Sonuç: Bu verilerle gebelikte sigara içiminin düşük eğitimli kişlerde ve düşük doğum ağırlıklı doğum yapan kadınlarda daha sık olduğu söylenebilir. Bu nedenle gebelik öncesi kadınların bu konuda eğitilmesinin önemi büyüktür. Objective: In this study, we aimed to assess the relationship of gestational smoking and passive smoking with pregnancy complications like preterm delivery, low birthweight, early membrane rupture, abruptio placentae, fetal distress and preeclampsia. We also analyzed the sociodemographic features of mothers who smoked during their pregnancy. Material and Methods: Pregnant women have been questionned for their habits of smoking and household members&#8217; usage of tobacco products during their antenatal visits. Perinatal outcome of gestational smoking was assessed by the type of the delivery, birthweight, occurrence of preeclampsia, early membrane rupture and fetal distress during pregnancy. Differences in group means were analyzed with the Fisher&#8217;s exact test, Chi-square test and ANOVA. Results: There wasn&#8217;t any significant statistical difference between the smokers&#8217; (n86), passive smokers&#8217; (n118) and nonsmokers&#8217; (n77) groups in terms of maternal age, socioeconomic status of the family, gestational age, Apgar scoring and the rate of delivery by cesearian section. However, gestational smoking was found to be more common in mothers with poor or none education (p0.001).There wasn&#8217;t any significant statistical change in the rates of fetal distress, early membrane rupture, abruptio placentae and preeclampsia by gestational smoking (p>0.05). But, infants of mothers who smoked more than 10 cigarettes per day showed statistically significant birthweight deficits (p<0.05). Conclusions: Data from this study indicate that gestational smoking is more common among women with low education and results in low birthweight. Therefore, it is essantial to educate the women before pregnancy and implement new smoking cessation programs for pregnancy Daha fazlası Daha az

Cytokine and nitric oxide concentrations in follicular fluid and blood serum of patients undergoing assisted reproductive treatment: Relationship to outcome

Fıçıcıoğlu, Cem | Kumbak, Banu | Akcin, Oya | Attar, Rukset | Yıldırım, Gazi | Tecellioğlu, Nihan | Yeşildağlar, Narter

Other | 2009 | Journal of the Turkish-German Gynecological Association10 ( 3 ) , pp.132 - 136

Amaç: Folikül sıvısı içindeki sitokinlerin ve nitrik oksitin matur oosit gelişimi üzerindeki etkisi tartışmalıdır. Bu çalışmanın amacı, tüp bebek tadavisi alan hastaların folikül sıvısı (FF) ve serumunda (S) interlökinleri IL-1?, IL-6, IL-8, IL-12, tümor nekrozis faktör (TNF)-? ve NO düzeylerini saptamak ve bunların başarı ile ilişkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Bir üniversite hastanesinin tüp bebek merkezinde retrospektif çalışma planlandı. 85 kadın çalışmaya dahil edildi. IL-1?, IL-6, IL-8, IL-12, tümor nekrozis faktör (TNF)-? düzeyleri ELISA ile, NO düzeyleri ise nitrat/nitrit kolorometrik assay ile saptandı. Bulgular: . . .Gebe kalan ve kalamayan kadınların S ve FF sitokin ve NO konsantrasyonları arasında fark bulunamadı. Sonuç: Serum ve folüküler sıvı IL-1?, IL-6, IL-8, IL-12, tümör nekrozis faktör (TNF)-? ve NO düzeyleri tüp bebek tedavilerinde başarıyı predikte etmez. Objective: The role of cytokines and nitric oxide (NO) in ovarian folliculogenesis and the development of mature and fertilizable oocytes is controversial. The aim of this study is to determine the concentrations of interleukin (IL)-1&#946;, IL-6, IL-8, IL-12, tumor necrosis factor (TNF)-&#945; and NO in the follicular fluid (FF) and blood serum (S) of patients undergoing assisted reproductive treatment (ART) and to investigate whether these cytokines could be used as a predictive parameter for ART outcome. Material and Methods: A retrospective clinical study was performed at a university hospital including a total of 85 women who underwent ART. FF and serum samples were collected at the time of oocyte retrieval and measured for interleukin (IL)-1&#946;, IL-6, IL-8, IL-12, tumor necrosis factor (TNF)-&#945; by the enzyme-linked immunosorbant assay (ELISA) technique, using commercially available kits and NO by the nitrate/nitrite colorimetric assay. The results were compared between the women who became pregnant and those who did not following ART. Results: No significant difference was found in the FF and blood serum concentrations of the cytokines and NO between pregnant and non-pregnant women. Conclusion: Follicular fluid and blood serum concentrations of IL-1&#946;, IL-6, IL-8, IL-12, TNF-&#945; and NO do not predict pregnancy achievement following ART Daha fazlası Daha az

Renal Infarction in a Young Man

Eren, Zehra | Koyuncu, Hakan

Other | 2019 | Balkan Medical Journal36 ( 5 ) , pp.290 - 291

BUSINESS CYCLES, ESTIMATION OF DEMAND FOR AUTOMOBILES IN TURKEY AND CALCULATION OF TIME-VARYING PRICE ELASTICITIES

Özçam, Ahmet | Sağlık, Dilek Özçam

Other | 2015 | İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi14 ( 27 ) , pp.89 - 110

We investigated the automobile as a durable consumption good in Turkey and found quite a strong positive correlation with the business cycles of GDP and auto sales as expected. The cyclical behavior of auto sales were found to be correlated but magnified in magnitude with that of real GDP in Turkey. We used regression analysis to estimate automobile demand in Turkey using the official auto price index of TurkStat and also an index of ours (Fishers price index) based on 4 major auto categories. The demand for autos in Turkey was found to be both price and income elastic. We pointed out to the possibility that the position of the dema . . .nd curve for automobiles in Dec-2010 to have been located much further to the right compared to that in Jan-2009 (Global crisis). Therefore we concluded that the price elasticity may change over time due to a change in the price of autos, but also due to shifts arising from other factors like income, interest rates...and suggested to use a linear model in estimation from which a time-varying elasticity can be recovered. We find an inverse relationship between the business cycles and the price elasticities of a durable good like autos. Finally, and most importantly, if the government cares about its tax collections then the fact that the price elasticity of demand may change over the business cycles in a way we tried to show in this article must always be taken into account by the government officials in a big micro sector like automobiles! Türkiyede otomobil ürünü dayanıklı bir mal olarak incelenmiş ve reel GSYH dalgalanmaları ile otomobil satışları arasında kayda değer pozitif bir korelasyon bulunmuştur. İlaveten, Türkiyede oto satışlarının dönemsel gelişmesinin reel GSYHın dönemsel gelişmesinden kat ve kat fazla olarak etkilendiği bulunmuştur. TUİKin resmi otomobil fiyat endeksi yanında 4 segmente dayanan Fisher fiyat endeksi kullanılarak otomobil talebi regresyon analizi ile tahmin edilmiştir. Türkiyede otomobil talebinin hem fiyat ve hem de gelir açısından esnek olduğu bulunmuştur. Otomobil talebinin Aralık-2010daki geometrik durumunun Ocak-2009a mukayeseyle çok daha sağ tarafa kaymış olabileceği gösterilmiştir. Dolayısıyla, otomobil fiyat esnekliklerinin zaman içinde fiyat değişikeninin dışında diğer değişkenlerden de etkilendiği göz önünde bulundurulduğunda değişebileceğini ve tahmin yönteminde zaman içinde değişen fiyat esnekliğini de gözeten doğrusal modelinin kullanılmasının uygun olabileceği tavsiye edilmiştir. Gelirin kpnjonktürel dalgalanmalarıyla fiyat esnekliği arasında ters bir ilişki bulunmuştur. Devletin otomobil gibi büyük bir mikro sektörde vergi gelirlerine önem verdiği düşünüldüğünde fiyat esnekliğinin zaman içinde değişebileceğinin göz önünde tutulmasında büyük fayda vardır Daha fazlası Daha az

High blood pressure: An obscuring misnomer?

Aslanger, Emre | Sezer, Murat | Umman, Sabahattin

Other | 2016 | The Anatolian Journal of Cardiology16 ( 9 ) , pp.713 - 719

High blood pressure (BP) has been identified as a major risk factor for cardiovascular complications. Although two-way association between BP and hypertensive complications makes hypertension a near-ideal biomarker, BP as "the cause" for the complications of HT per se still needs more evidence. Another entirely possible hemodynamic candidate for causing hypertensive cardiovascular adverse events can be flow or its iterations, which might have escaped the attention because of its perfect correlation with pressure and harder technical measurement. In this article, we analyze the evidence in hand to compare flow- and pressure . . .-related phenomena to delineate which of the two is the dominant mediator of complications related to hypertension and should be the target for therapy. A "flow-" rather than a "pressure-" based factor, as the causative or major driving mediator of common hypertensive complications, may change our understanding of hypertension pathophysiology Daha fazlası Daha az

Investigating the relationship between organizational identification and work engagement and the role of supervisor support

Ötken, Ayşe Begüm | Erben, Gül Selin

Other | 2010 | Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi12 ( 2 ) , pp.93 - 118

Çalışanların organizasyonları ile duygusal vt? bilişsel bir bağ hissederek psikolojik bir köprü kurmaları, kendilerini çalıştıkları şirketin bir parçası görerek şirketle özdeşleştirmeleri, son yıllarda araştırmacıların ilgisini çeken bir konu olmuştur. Bunun en temel nedeni, çalışanların kendilerini organizasyonları ile özdeşleştirmelerinin gerek çalışan gerekse organizasyon açısından olumlu sonuçlar doğurmasıdır. Orgii(sel özdeşleşme, bireylerin kendilerini sosyal bir grup ya da kategori içinde tanımlamaları ve anlamlandırmaları sonucu yaşanan bir durumdur. Bireyler, kişisel değer, inanç ve norm larıyla uyum içerisinde olan organiz . . .asyonlarda çalışmayı tercih etmektedirler. Örgütsel davranış, iş psikolojisi ve endüstri sosyolojisi gibi alanlarda gerçekleştirilen araştırmalarda örgütsel özdeşlemenin, iş memnuniyeti, örgütsel vatandaşlık davranışı, işten ayrılma niyeti gibi tutum ve davranışlarla olan ilişkisine odaklanılırken, çalışanın işiyle bütünleşmesi üzerindeki etkisine değinihnemiştir. Son yıllarda pozitif psikolojiye olan ilginin artmasıyla beraber çalışanın işiyle bütünleşmesi (işine angaje olması) hem araştırmacılar hem de yöneticiler tarafından üzerinde önemle durulan bir konu haline gelmiştir. Çalışanın işiyle bütünleşmesi pozitif tatmin edici ve zihnin işle ilgili bir durumudur, işiyle bütünleşmiş çalışan işini yaparken yüksek seviyede bir enerji hisseder, yaptığı işte bir anlam bulur ve etrafındaki her şeyi unutacak kadar kendini işine verir. İşiyle bütünleşmiş çalışanlar işinden daha fazla tatmin duyar. Kişinin işiyle bütünleşmesini sağlayan bireysel ve işle ilgili faktörlerin yanı sıra çalışanın örgütüne yönelik duygu, inanç ve tutumları gibi faktörler de yer almaktadır. Örgütsel özdeşleme de bu etmenler arasında çalışanın kurumuna yönelik tutum, inanç ve duygu durumunu gösteren bir olgudur. Çalışan, örgütüyle özdeşleştiği yani birçok akında uyum içinde olduğu oranda yaptığı işle de bütünleşmektedir. Örgütsel özdeşleşme çalışan ile Örgüt arasındaki duygusal ve bilişsel bir bağ durumu olduğundan ve çalışanın kendini çalıştığı örgüt üzerinden tanımlaması durumunu ifade ettiğinden, bu bağ ve tanımlamanın kişinin işine yönelik duygu, tutum ve davranışlarını da etkilemesi beklenebilmektedir. Örgütsel özdeşleşme, örgüt amaç ve hedeflerine bağlılığı ve da çalışanın yaptığı işe bağlılığını yani işiyle bütünleşme durumunu etkilemektedir. Kişilerin çalıştıkları yer ile özdeşleşmelerinin, performansları üzerinde olumlu katkıları olmaktadır. Bunun bir nedeni, örgütsel özdeşleşmenin çalışanın işiyle biiıiiıı/eşmesini sağlamasıdır. Örgütsel özdeşleşme ile çalışanın işiyle bütünleşmesi arasındaki ilişkiyi irdelemek, bir kurumsal bir de işle ilgili iki farklı durumun etkileşimini görmek açısından önemlidir. Bireylerin işlerine yönelik duygu, düşünce ve tutumlarının oluşumunda, örgüt unsurunun yeri ve önemini görmek açısından örgütsel özdeşleşme ve işe bağlılık ilişkisinin irdelenmesi faydalı olacaktır. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı örgütsel özdeşleşme ve çalışanın işle bütünleşmesi arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu ilişki incelenirken çalışanın amirinden alabileceği desteğin rolü de araştırmaya dâhil edilmiştir. Gerek organizasyondan gerekse amirden ahinin sosyal desteğin çalışanların davranışları ve tutumları üzerinde önemli etkileri söz konusudur. Araştırmada, organizasyon yerine amirden alınan desteğin kullanılmasının sebeplerinden biri çalışanların şirket içerisinde sıklıkla amirleriyle etkileşim içerisinde olması ve çalışanla amiri arasındaki ilişkinin niteliğinin yüksek olması durumunda çalışanın da daha yüksek petforınaııs ve benzeri olumlu davranışlarla karşılık vermesidir. Bununla birlikte, çalışan amirini organizasyonun bir temsilcisi olarak görmekte ve çalışanın organizasyonla ilgili algısının oluşumunda amir önemli bir paya sahip olmaktadır. Bu nedenle, çalışanın amirinden aldığı desteğin çalışanın örgütsel bütünleşmesi ve işiyle özdeşleşmesi arasında önemli bir role sahip olacağı düşünülmektedir. Araştırmaya İstanbul 'da özel sektörde görev yapan 212 beyaz yakalı çalışan katılmıştır ve kolayda örn eklem kullanılmıştır. Veriler anket yöntemiyle toplanmıştır. Araştırma sonuçları çalışanın organizasyonuyla bütünleşmesi ve işiyle özdeşleşmesi arasında anlamlı bir ilişkinin olduğunu göstermiştir. Buncı göre, çalışan şirketiyle kendini özdeşleştirdikçe işiyle de daha fazla bütünleşmektedir. Amirden alınan desteğin bu ilişkide şartlı değişken rolüne sahip olduğu da ortaya konulmuştur. Yöneticiler bu araştırma sonuçlarına dayanarak çalışanların organizasyon/arıyla özdeşleşmelerini sağlayacak insan kaynaklan politika ve uygulamalarını hayata geçirmelidirler. Organizasyon için pozitif bir imaj yaratacak ve çalışanların kurum kimliğini güçlendirecek programlarla örgütsel Özdeşleşmeyi de sağlamalıdırlar. Bunu sağladıklarında çalışan lamı işlerine karşı olaıı duygusal motivasyonlarım arttıracaklar ve işleriyle bütünleşmelerini sağlayacaklardır. Bununla birlikte, amirin çalışanlarına sağlayacağı desteğin önemi de göz ardı edilmemelidir. Amirler ya da yöneticiler çalışanlarına geribildirim verdiklerinde, onları önemsediklerini ve değer verdiklerini hissettirdiklerinde ve manevi destek sağladıklarında çalışanların şirket ıçın de faydalı olabilecek olumlu davranışlar ve tutumlar sergilemelerini teşvik ettiklerini unutmamalıdırlar. Although organizational identification has gained a reasonable attention and researchers investigated the relation of organizational identification with various outcomes, there is no study that investigates its possible relationship with work engagement. The purpose of the study is to investigate the relationship between organizational identification and work engagement. Social support in the organizational context has a positive influence on several attitudes and behaviors of employees. Especially, when employees receive a support from a key actor in the workplace, they reciprocate through positive outcomes. PVith this in mind, supen'isor support is examined whether it moderates the relationship between organizational identification and work engagement. Questionnaire was used as a data collection method and sample consisted of 212 employees working in private sector in Istanbul, Turkey. Results showed thai employees who identify with their organization have high levels of work engagement. Support received from supen'isor is found to have a moderating role in this relationship Daha fazlası Daha az

Rescue cerclage in IVF pregnancies with second trimester cervical dilatation: Case report and literature review

Kumbak, Banu | Attar, Rukset | Yıldırım, Gazi | Yeşildağlar, Narter | Fıçıcıoğlu, Cem

Other | 2009 | Journal of the Turkish-German Gynecological Association10 ( 4 ) , pp.244 - 247

50 yıl önce tanımlanmış olmasına rağmen servikal serklaj halen obstetrideki tartışmalı girişimlerden biridir. Acil serklaj ise dilate olmuş bir servikste membranlar prolabe olmuş iken veya prolabe olmamış iken serviksin cerrahi olarak kapatılmasıdır. Literatürde acil serklajın gebeliği uzatmadaki rolü tartışmalıdır. Özellikle IVF sonrası elde edilmiş gebeliklerde, gebelik süresinin uzatılması ve yenidoğanın yaşama şansının arttırılması çok önemlidir. Bu çalışmada ikinci trimester servikal dilatasyonu nedeniyle acil serklaj uygulanan iki IVF gebeliğinin önemli bir maternal ve neonatal morbidite olmadan terme yakın doğum ile sonuçlanm . . .asını sunuyoruz. Despite being available for over 50 years, cervical cerclage remains one of the controversial interventions in obstetrics. Rescue cerclage is the operative cervical closure of a widely dilated cervix with or without unruptured membrane prolapsus. In the literature, the effectiveness of rescue cerclage in the prolongation of pregnancy is debatable. Prolongation of pregnancy and improvement of neonatal survival is of utmost importance in pregnancies achieved by in vitro fertilization (IVF). We report here two IVF pregnancies with second trimester cervical dilatation treated with rescue cerclage and who delivered healthy babies near term without maternal and neonatal morbidities Daha fazlası Daha az

A sexually transmitted disease: History of AIDS through philately

Vatanoğlu, | Ataman, Ahmet Doğan

Other | 2010 | Journal of the Turkish-German Gynecological Association11 ( 1 ) , pp.192 - 196

Geçtiğimiz yüzyıl ortaya çıkan yeni hastalıklardan birisi AIDS’tir. Kısa sürede çağımızın en tehlikeli hastalığı haline gelen AIDS, ilk kez 1981’de ABD’de kaposi sarkoma (kemik, kıkırdak, deri ve lifli dokularda tutunan bir kanser türü) adlı bir hastalığın olağandışı artışı sonucunda tespit edildi. “Edinilmiş bağışıklık yetersizliği sendromu” sözcüklerinin İngilizce baş harflerinden oluşan AIDS, birkaç yıl içinde dünyanın dört bir köşesine yayılarak ölümcül bir salgın boyutuna ulaştı. BM’nin geçen yıl yayınladığı rapora göre, dünyada 40 milyona yakın insan AIDS’in pençesinde boğuşuyor. Bu yeni hastalığın farkına varılmasından dört y . . .ıl sonra, hastalığa sebep olan ve cinsel ilişkiyle, kan yoluyla ve anneden bebeğe geçerek insandan insana bulaşan HIV virüsü tanımlandı. Bu yazıda, tematik filateli yoluyla HIV virüsünün keşfinin öyküsü anlatılamaktadır. (J Turkish-German Gynecol Assoc 2011; 12: 192-6) AIDS has become the new plague; a disease that is not only physically and psychologically debilitating, but culturally and socially devastating as well. Like the plague, AIDS has caused fear, prejudice and even panic in society. Although there are remarkable improvements in the diagnosis and treatment of the disease, AIDS continues its grim passage around the globe. After a slight downturn in the early 1990&#8217;s, it then returned with a vengeance. By the end of the 20th century, AIDS was reliably estimated to have caused over 20 million deaths throughout the world. At the same time, 40 million people were estimated to be HIV positive. This paper provides an overview of the history of AIDS, including the discovery and its progress in the world through philately. Philately is the study of stamps and postal history and other related items. Philately involves more than just stamp collecting, it contains the study of the design and educational impact of a philatelic material. We have presented AIDS stamps produced world-wide to emphasize the history of AIDS. (J Turkish-German Gynecol Assoc 2011; 12: 192-6 Daha fazlası Daha az

The legitimate expectations in fair and eQuitable treatment

İlhan, Hüseyin Afşın

Other | 2011 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi8 ( 1 ) , pp.105 - 124

http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TVRJd05qWXpNdz09 https://hdl.handle.net/20.500.11831/4663

Microbial composition and non-surgical periodontal treatment of aggressive periodontitis: Two case reports

Mamaklıoğlu, Dilek | Kuru, Bahar Eren | Karched, Maribasappa | Doğan, Başak

Other | 2019 | 7tepe Klinik15 ( 1 ) , pp.140 - 145

The objective of this case report was to characterize the subgingival microbiological profiles of two patients with generalized aggressive periodontitis (GAgP) and to evaluatethe clinical outcomes of non-surgical periodontal treatment(NSPT) over a 6-months period. Pooled subgingival samplesof two patients who referred to our clinic and diagnosed withGAgP were collected and analyzed for the presence of 300species/phlotypes using Human Oral Microbe IdentificationMicroarray analysis. NSPT was performed within 3-week period. Clinical parameters were measured at baseline, 3 and6 months after NSPT. Recall visits were performed every 2week . . .s during the first 3 months and every 4 weeks up to 6months. All samples harboured a total of 61 species and 32species were common in both patients. First patient had 17and the other had 12 distinct species. High levels of Filifactor alocis, Porpyromonas gingivalis, Campylobacter concisusand rectus, Fusobacterium nucleatum and Desulfobulbusspp. were detected in both patients while Aggregatibacter actinomycetemcomitans was found in none of them. Six monthsafter NSPT, all clinical parameters were improved in two A. actinomycetemcomitans-negative GAgP patients. In addition towell-recognized periodontal pathogens the presence of highlevels of Filifactor alocis and Desulfobulbus spp. seem to beassociated with GAgP. Bu olgu raporunun amacı iki generalize agresif periodontitis(GAgP) hastasının subgingival mikrobiyolojik profilini belirlemek ve cerrahi olmayan periodontal tedavinin (COPT) 6 aylıkklinik sonuçlarını sunmaktır. Kliniğimize başvuran iki GAgPhastasının havuzlama yöntemiyle toplanan subgingival örnekleri, 300 tür/filotipin varlığını belirlemek için Human OralMicrobiome Identificaition Microarray analizi kullanılarak incelendi. COPT 3 hafta içinde uygulandı. Klinik parametrelertedavi öncesi, sonrası 3. ve 6. aylarda kaydedildi. Hastalar, ilk3 ayda 2 haftada bir, son 3 ayda 4 haftada bir kontrol seanslarına çağırıldı. Tüm örneklerde toplam 61 türe ve iki hastadaortak 32 türe rastlandı. İlk hastada 17, diğer hastada 12 farklıtür tespit edildi. İki hastada da yüksek seviyede Filifactor alocis, Porpyromonas gingivalis, Campylobacter concisus andrectus, Fusobacterium nucleatum and Desulfobulbus spp.saptanırken Aggregatibacter actinomycetemcomitans tespitedilmedi. COPT sonrası altıncı ayda A. actinomycetemcomitans-negatif iki GAgP hastasının tüm klinik parametrelerindeiyileşme olduğu gözlendi. Bilinen periodontal patojenlere ekolarak yüksek seviyedeki Filifactor alocis ve Desulfobulbusspp.’nin varlığının GAgP ile ilişkilendirilebileceği düşünülmüştür Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms