Filtreler
Filtreler
Bulunan: 127 Adet 0.001 sn
Koleksiyon [6]
Tam Metin [2]
Yazar [20]
Yayın Türü [1]
Konu Başlıkları [20]
Yayın Tarihi [16]
Dergi Adı [20]
Yayıncı [2]
Dil [1]
Yazar Departmanı [2]
ORD. PROF. DR. SUREYYA TAHSIN AYGUN (1895-1981)

Cinar, EN | Vatanoglu-Lutz, E

Other | 2018 | NOBEL MEDICUS14 ( 1 ) , pp.55 - 57

Prof. Dr. Sureyya Tahsin Aygun has a story of dedication, success and professional loneliness.. Although he was found as odd and not being understood by medical authorities due to the inadequacy in medical technology and poor opportunities in medicine those days; the great importance of his scientific work has been started to be understood during the last few decades. As the Turkish Medical Society we cannot thank and be proud of him enough. Because he is the first scientist in the world who has started both practical and clinical research on stem cell.

Pediatrik bipolar bozuklukta klinik ve fenomenolojik özellikler

Coşkun, Murat | Zoroğlu, Süleyman Salih | Öztürk, Mücahit

Other | 2010 | Anadolu Psikiyatri Dergisi11 ( 1 ) , pp.60 - 67

Bipolar bozukluğu olan erişkinlerle yapılan geriye dönük çalışmalar olguların %60’ında duygudurum belirtilerinin 20 yaşından ve %10-20’sinde 10 yaşından önce ortaya çıktığını göstermektedir. Bu durum psikiyatrik bozukluklar-da erken tanı ve müdahalenin giderek önem kazandığı günümüzde, çocukluk ve ergenlik çağı başlangıçlı bipolar bozukluğa olan ilgiyi daha da artırmaktadır. Günümüzde çocukluk ve ergenlik çağı başlangıçlı bipolar bozukluğun varlığıyla ilgili bir kuşku olmasa da, hastalıkla ilgili değişik konularda henüz bir görüş birliğine varılmış değildir. Erişkin bipolar bozukluğundan farklılıklar gösteren ve tartışmaların sürdüğ . . .ü konuların başında bipolar bozukluğun çocuk ve ergenlerdeki klinik özellikleri gelmektedir. Bu yazıda pediatrik bipolar bozukluğun klinik ve fenomenolojik özellikleri mevcut literatür ışığında gözden geçirilmektedir. PubMed ‘juvenile/pediatric bipolar disorder’, ‘bipolar disorder children/adolescents’ anahtar sözcükleri kullanılarak taranmış ve ilgili makalelerin tam metin veya özet-lerinden faydalanılmıştır. Başta Lewis’s Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Temel Kitabı’nın dördüncü baskısı olmak üzere basılı kaynaklardan da yararlanılmıştır. Retrospective studies in adults with bipolar disorder have reported that as many as 60% experienced the onset of their bipolar disorder before 20 years of age, and 10-20% reported the onset before 10 years of age. These findings make childhood and adolescence onset bipolar disorder more relevant as early recognition and intervention in psychiatric disorders have been increasingly important. Today, despite there is no doubt on the existance of pediatric bipolar disorder, there remains significant controversy about clinical and phenomenological features of disorder in children and adolescents. This review article aims to present and discuss clinical and phenomenological features of pediatric bipolar disorder in the light of current literature. We performed a search on Pubmed using keywords ‘juvenile/pediatric bipolar disorder’, ‘bipolar disorder children/adolescents’ and reviewed fulltext or abstracts of relevant articles. We also benefited from print books particularly the fourth edition of Lewis’s Textbook of Child and Adolescent Psychiatry Daha fazlası Daha az

Kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık bağlamında seçim kotası

Efendioğlu, Şafak

Other | 2010 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi7 ( 1 ) , pp.285 - 308

Kadın- erkek eşitsizliği toplumun her alanına yansıdığı gibi siyasette de kadın temsilindeki eşitsizlik hala küresel bir sorundur. Dünya genelindeki bu soruna yönelik olarak sosyal ve siyasal çalışmalara rağmen kadın temsil oranı hala yüzde yirmiyi bulamamıştır. Bu makalenin amacı kadınların siyasetteki varlığını artırmaya ve fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik olarak geliştirilen pozitif ayrımcılık seçeneklerinden seçim kotası uygulamalarını analiz edebilmektir. Dünya genelinde kota uygulamaları sayesinde kadın temsili oranında belirli bir artışın Bağlanabilmesine rağmen Türkiye'de kota düzenlemelerinin gerçekçi bir siyasi sistemle . . . uygulamaya konulmadığı görülmekte ve kadının konumu sadece siyasi temsil açısından değil diğer toplumsal verilerde de düşüş göstermektedir. Makale de Türkiye'de kadın temsili konusundaki eksiklik, güncel verilerle örneklendirilerek eleştirel analizi yapılmıştır ve ülkemizde kota uygulamalarının devlet politikalarına yansıtılması, yasal olarak güvence altına almması genel talebi ile makale sonlanmaktadır. Gender inequality reflects in all areas of society such as women's political representation is still a global problem. Despite social and political efforts worldwide to address this problem, women's representation rate still could not reach to twenty percent. The purpose of this article is to analyze the quota selection, that is, practice of positive discrimination options, which increase the presence of women in politics and ensures equal opportunity. In-spite of the increase in a particular rate of female representation by quota regulations around the world, it is seen that the quota regulations do not apply in Turkey since it has not been practiced with a realistic political system and the position of women has not only decreased in terms of political representation but also decreased in the other social data. In this article, I made a critical analysis of cmrent data about the lack of women's representation in Turkey and it concludes by general demand of quota implementations that reflects in the policies of the state Daha fazlası Daha az

Yürütme

Üzeltürk, Sultan Tahmazoğlu

Other | 2012 | Anayasa Hukuku Dergisi1 ( 1 ) , pp.327 - 380

Yeni anayasa tartışmalarında yürütmenin yapısı ve yasama yürüt- me ilişkileri önemli bir yer tutmaktadır. Çalışmada tercih parlamenter rejimden ve sistemin rasyonelleştirilmesinden yana olacaktır. Türki- yenin uzun soluklu tecrübesi olan parlamenter rejimi değiştirmesini gerektirecek haklı sebepler yoktur. Kaldı ki Türkiye gibi ideolojik, etnik, dinsel temel sorunlarını halletmemiş, bölünmüş, iktidarları kişiselleş- tirmeye müsait ve uzlaşmacı olmayan bir siyasal sistemde parlamenter rejimin katkıları çok daha büyük olacaktır. Makalede yürütmeye ilişkin iki sorundan da söz edilmektedir. İlki hükümet istikrarının sağlanması- dır. 198 . . .2 den itibaren siyasi gelişmeler izlenirse hükümet istikrarsızlı- ğından söz etmek pek doğru bir ifade değildir. İkinci sorun ise iktidarın başbakanda yoğunlaşmasıdır. Bu yoğunlaşma hem kabine içinde, hem parti içinde hem de yasama organı içinde ve tüm idari yapıda kendisini göstermektedir. Bu durum hem anayasanın kendisinden, hem siyasi par- tiler ve seçim kanunundan, hem de partilerin tüzük, program ve uygula- malarından kaynaklanan bir sorundur. Bu sebeple sorunların çözümüne anayasadaki değişiklikler yanında, yasal planda ve uygulamadaki deği- şikliklerin de eşlik etmesi gerekmektedir. ABSTRACT Structure of the executive and legislative-executive relationships is an important subject on the new constitution debate. Rationalization of the system and parliamentary regime is preferred in this study. Turkey does not require justifications changing parliamentary regime that has long-standing experience. Besides, the contributions of the parliamen- tary regime would be really huge to a political system like that of Turkey which has not yet resolved its fundamental ideological, ethnical, reli- gious issues, which is divided, which is ready to personalize the govern- ments and which is not compromising. Two problems sourcing from the executive power are mentioned in the article. The first problem is to en- sure the stability of the government. It is not the right choice to speak of instability of the government regarding political developments since 1982. The second problem is concentration of power at the prime min- isters personality. This concentration manifests itself within the cabinet, the party and all the administrative structure as well as in the legisla- ture. This situation is arising from the constitution itself, both political parties and election law, and parties rules, programs and practices. For this reason, the solution of problems, in addition to changes in the constitution, must be accompanied by legislative changes and changes in practice. RESUME La structure de lexécutif et les relations entre le pouvoir législatif et le pouvoir exécutif sont de sujets essentiels dans les débats concernant la nouvelle constitution. La rationalisation du système et le régime par- lementaire sont choisis pour la présente étude. Il ne sagit pas des raisons justificatives pour la Turquie à changer son régime parlementaire ayant déjà une longue expérience. En outre, les contributions du régime parle- mentaire seraient énormes pour un système politique, comme celui en Turquie qui est un pays nayant pas encore résolu ses problèmes fonda- mentaux dordre idéologique, ethnique et religieux ; divisé ; avec des gouvernements assez susceptibles dêtre personnalisés et loin de se re- concilier. Dans cet article, sont énoncés deux problèmes qui relèvent du pouvoir exécutif : le premier problème est dassurer la stabilité du gou- vernement. En suivant les développements politiques depuis 1982, ce ne serait pas convenable de parler de linstabilité du gouvernement. Le se- cond problème est la concentration du pouvoir à la personnalité du Pre- mier ministre. Cela se manifeste au sein du cabinet, du parti et de la légi- slature ainsi que dans lensemble de la structure administrative. Cette situation découle à la fois de la Constitution elle-même ; de la loi portant sur les partis politiques et de celle électorale ; mais aussi des reglements, des programmes et des pratiques mis en uvre par des partis politiques. De ce fait, la solution doit être accompagnée non seulement par des amendements constitutionnelles, mais aussi par des changements sur le plan législatif et ceux dans la pratique Daha fazlası Daha az

Amerikan antitröst yasalarının öezel hukuk ilişkilerine tatbiki sonucu ortaya çıkan 'Treble damages' kararlarının Avrupa ve Türkiye'de tenzifi sorunu

Turhan, Ozan

Other | 2010 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi7 ( 1 ) , pp.91 - 113

http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TVRFMk16TXdNQT09 https://hdl.handle.net/20.500.11831/4600

İş kazasında doğan maddi ve manevi tazminat davaları

Kocagil, İpek

Other | 2011 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi8 ( 1 ) , pp.171 - 223

Bu makalede, işverenlerin iş kazalarından doğan yasal sorumluluğu değerlendirilmektedir. Çalışmanın amacı, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda tanımlanan iş kazalarından, işverenin sorumlu tutulduğu durumları incelemektir. Ayrıca işverenin iş kazasından doğan sorumluluğu, maddi ve manevi tazminat davaları genel hatları ile incelenmiştir. This essay concerns legal liability of employers from the industrial accident. In the Social Insurance and Universal Health Insurance Law, industrial accident is defined. This study aims to define the industrial accident, for which employers can be held liable. After a discussion . . .on pecuniary damages; damages for pain and suffering are considered Daha fazlası Daha az

Avrupa birliği direktifleri doğrultusunda Türkiye'de çevresel bilgiye erişim hakkı

Güney, Necla

Other | 2010 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi7 ( 2 ) , pp.79 - 106

Bu tebliğ metninde, Avrupa Birliği Direktifleri doğrultusunda düzenlenen Türkiye'de çevresel bilgiye erişim hakkı aııa hatları ile ele alınarak incelenmiştir. Bu bağlamda Aarlıus Sözleşmesi'nin çevresel bilgilere erişim, çevre ile ilgili kararlara halicin katılımı ve çevre ile ilgili meselelerde yargıya başvuru konularındaki hükümleri de irdelenip, Türk hukukunda yer alan düzenlemelerin bu hükümlerle ne ölçüde benzerlik gösterdiği de ortaya konmuştur. In this paper, environmental information rights in Turkey which have been generated by EU directives, are generally discussed. In this context, provisions of Aarhus Convention about ac . . .cess to environmental information, public participation in decisions about environmental issues, access to justice in environmental matters are considered Daha fazlası Daha az

ÖĞRETMEN GÜDÜSEL DESTEĞİ ÖLÇEĞİ GELİŞTİRME VE UYARLAMA ÇALIŞMASI

Güvenç, Hülya

Other | 2015 | Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi15 ( 1 ) , pp.129 - 145

Bu çalışmanın amacı öğrencilerin öğretmenlerinin güdüsel desteğine ilişkin algılarını belirlemek amacıyla kullanılabilecek bir ölçme aracı geliştirmektir. Bu amaçla biri ölçek geliştirme biri uyarlama olmak üzere iki ayrı çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışmalara toplam 418 lise öğrencisi ve 215 ortaokul öğrencisi katılmıştır. Analizler sırasında açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizine başvurulmuş, madde ayırt edicilikleri hesaplanmış, Cronbach Alpha güvenirlik sayısı hesaplanmıştır. Çalışmalar sonunda kişisel ilişki desteği, özerklik desteği ve yetkinlik desteği alt boyutlarından oluşan ölçeğin 24 maddeden oluştuğu belirlenmişti . . .r. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda üç boyutlu modelin hem lise hem de ortaokul öğrencileri için uygun olduğu belirlenmiştir. Ölçeğin Cronbach Alpha katsayısı lise öğrencileri için .94 ortaokul öğrencileri için. 92 olarak hesaplanmıştır. The purpose of the study is to develop a scale in order to determine the students perceptions on their teachers motivational support. For this purpose two pilot studies, one of which is to develop and the other is to adapt, were realized. 418 high school and 215 middle school students participated in the validity and reliability studies. Exploratory and confirmatory factor analysis was used. Item discriminations were tested and determined, the reliability of scale Cronbach Alpha internal consistency coefficient were calculated. In the end the scale composed of 24 items and four factors that are named as competence support, autonomy support and relatedness support is identified. Cronbach internal consistency coefficient of the whole scale was found to be .94 for high school and for .92 middle school Daha fazlası Daha az

İran’da seçim: 2009 İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türk yazılı basınında sunumu

Akdenizli, Banu

Other | 2011 | İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi0 ( 32 ) , pp.37 - 62

Bu çalışmada, 2009 İran cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye haber gündeminde nasıl yer aldığ, Türk yazılı basınının seçimlerle ilgili hangi konulara yer verdiği, hangi temalara değindiği, hangi kişileri ön plana çıkardığı soruları içerik analizi uygulamasına dayanarak belirlenmeye çalışılmaktadır.Çalışma, 12 Haziran 2009’la (seçim günü) ve 29 Haziran 2009 (oy sayımının kısmen tamamlandığı gün) arasında İran cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili Hürriyet, Sabah, Cumhuriyet, Radikal, Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinde yer alan 630 haberi içerik analizi yöntemiyle incelemektedir. Çalışmada İran seçimlerinin Türk basınına yansımasındaki et . . .ken zaman çizelgesi, haberlere ait ana anlatılar, haber sunumunda etken çerçeveler, haberin çıkış yeri (mahreç), formatı, tonu ve seçim haberlerinin kaynaklara göre dağılımı ele alınmaktadır. Çalışma, İran seçimlerinin Türk basınındaki öyküsünün siyasi bir öykü olduğunu göstermektedir. Değişken Ortadoğu politikaları, süre giden bir nükleer program ve İran’ın büyük caddelerini kaplayan muhalif gösterilerinin bunlara eşlik eden görüntüleri, İran’ı dünya kamuoyunun manşetine taşıyan haber anlatılarıdır. Haber anlatılarında ön plana çıkan öğeler, İran’daki 2009 cumhurbaşkanlığı seçiminin sadece Türkiye için değil, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, İsrail ve genel olarak Ortadoğu için önemini vurgulamaktadır. Seçimlerle ilgili haberler çoğunlukla sonuçların İran ve Türkiye için anlamının değerlendirilmesini merkez almış ve bir kez daha İslam ile Batı demokrasisi arasında uyum gibi konulara yoğunlaşmış görünmektedir. This study looks at how the Turkish press has covered the 2009 Iranian presidential election. In doing so, it examines which election substories received more coverage, how these stories are presented and whom the stories seem to evolve around the most through content analysis. The study contains 630 Iran election stories between June 12, 2009 (the day elections began in Iran) and June 29, 2009 (when the partial recount of the election was completed) from Hürriyet, Sabah, Cumhuriyet, Radikal, Zaman and Yeni Şafak newspapers. The study examines the Iranian election story timeline within the Turkish press, the main substories, how the news were framed, dateline, format, tone elements as well as which news sources provide the most coverage of the election. The study finds that the story of the Iranian election in the Turkish press is a political one. Findings suggest how significant the election was for not only Turkey, but also other countries such as the United States, the European Union, Israel and the Middle East in general. Volatile Middle East politics, a nuclear program in the making, coupled with images of protesters flooding the streets of Iran’s major cities cheering for the opposition are main storylines that made Iran headline news in the world. The overall coverage of the 2009 presidential election in Iran mostly centers around analyzing what the results mean for both Iran and Turkey, and once again on a larger scale seems to concentrate on issues such as the compatibility between Islam and the Western conception of democracy Daha fazlası Daha az

Rekürrent monostatik mandibular fibröz displazi:Olgu sunumu

Arslan, Ahmet | Duygu, Gonca | Altundal, Hatice

Other | 2007 | Ondokuz Mayıs Üniv. Diş Hekimliği Derg.8 ( 2 ) , pp.119 - 122

Konjenital bir kemik hastalığı olarak bilinen fibröz displazide medüller kemik fibröz bağ dokusu ile yer değiştirmektedir. Vaka raporumuzda rekürrent mandibular fibröz displazi olgusu anlatılmaktadır. 39 yaşındaki kadın hasta, sol mandibular kor-pustaki ağrısız şişliği sebebiyle kliniğimize başvurmuştur. Klinik ve radyolojik incelemeler sonucunda ilgili bölgede alveoler kretin vestibül yüzünde ve mandibulanın alt kenarında kemik ekspansiyonu tespit edildi. Preoperatif biyopsi yapılarak mandibular fibröz displazi teşhisi konuldu. İlgili bölge lokal anestezi altında öpere edildi ve estetik amaçla kontur düzeltilmesi yapıldı. Hastanın . . .1 yıllık kontrolünde rekürrens tespit edilmiştir. Bu dönemde hasta takibe alınmıştır ve 2 yıllık takibinde mandibular bölgede ekspansiyonda herhangi bir artışa rastlanmamıştır. Makalemizde, fibröz displazinin tedavi seçenekleri olgumuzla birlikte tartışılmaktadır. Fibrous dysplasia is a congenital condition in which normal medullary bone is gradually replaced by an abnormal fibrous connective tissue proliferation. In our report, a case of recurrent mandibular fibrous displasia is presented. 39 year old women presented to our clinic with the painless swelling on her left side of the corpus of the mandible. Clinical and radiological examinations showed bony expansion on vestibular side of the alveolar bone and the inferior side of the mandible. Preoperative biopsy named the lesion as mandibular fibrous dysplasia. Recontouring of the involved bone was performed for esthetic reasons under local anesthesia. Recurrence was observed at the first year follow-up. The patient has been kept under control for 2 years and no more progression was observed. In the present article, we aimed to report our case and to discuss the treatment choices of fibrous dysplasia Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms