Filtreler
Yenidoğan ve süt çocukluğu döneminde besin proteini ilişkili proktokolit: Klinik, endoskopik, histopatolojik bulgular ve tedavi

Gülcan, E. Mahir | Saf, Coşkun | Çomunoğlu, Nil | Sözübir, Selami | Cengizlier, Reha | Vitrinel, Ayça

Other | 2009 | Türk Pediatri Arşivi44 ( 3 ) , pp.89 - 93

Amaç: Alerjik proktokolit, bebeklerdeki rektal kanamanın en sık nedenidir, fakat klinik ve laboratuvar bulguları genellikle özgül değildir. Bu çalışmanın amacı, besin proteini ilişkili proktokolit tanısı alan bebeklerin klinik ve laboratuvar özelliklerini sunmaktır. Gereç ve Yöntem: Kolonoskopi ve biyopsi yapılan besin proteini ilişkili proktokolitli 18 bebeğin klinik ve laboratuvar bulguları, endoskopik ve histopatolojik özellikleri ile tedaviye yanıtlarını içeren verileri incelendi. Bulgular: Bulgular başladığında ortalama yaş 8,9 hafta (4-20 hafta) idi. Bebekler belirgin rektal kanama (%11) veya çizgilenme veya nokta şeklinde kan . . .lı kaka (%89) ile başvurdu. Kanama başladığındaki beslenme şekli sedece anne sütü (%83) veya mama (%17) şeklindeydi. Laboratuvar bulguları özgül değildi. Tüm hastalara endoskopik inceleme yapıldı ve %67’sinde lenfonodüler hiperplazi, %50’sinde erozyon saptandı. Histopatolojik bulgu olarak lamina propriyada 10 büyük büyütme alanında hastaların %78’inde 60 ve üzerinde, %22’sinde 20-60 arası eozinofil tespit edildi. Annenin diyetinden alerjik proteininin çıkarılmasından (inek sütü ve/veya inek sütü ile yumurta) veya elementer mama başlanmasından sonra rektal kanamanın 48-96 saat içinde iyileştiği gözlendi. Çıkarımlar: Çalışmamız proktokolitin sıklıkla sadece anne sütü alan bebeklerde ortaya çıktığını göstermiştir. İnek sütü proteininin patojenezde rol oynayabileceği düşünülmektedir. Besin proteini ilişkili proktkolitli hastaların büyük bölümünde saptanan lenfonodüler hiperplazi ve erozyon, hastalığın özgül endoskopik bulgusu olabilir. Genellikle histolojik tanı, lamina propriyada 10 büyük büyütme alanında 60 ve üzerinde eozinofil saptanması ile uyumludur. Aim: Allergic proctocolitis is a major cause of rectal bleeding in infants, but it&#8217;s clinical features and laboratory results are often nonspecific. The aim of this study was to present clinical and diagnostic features in infants with food protein-induced proctocolitis. Material and Method: Data of 18 infants with food protein-induced proctocolitis, who had received colonoscopy and biopsy, were analyzed considering clinical and laboratory findings, endoscopical and histopathological features, and response to treatment. Results: The mean age at the onset of symptoms was 8.9 weeks (range 4-20 weeks). Infants were admitted with apparent rectal bleeding (11%) or blood streaked/dappled stool (89%). Feeding at onset of bleeding was exclusively breastfed (83%) or formula fed (17%). Laboratory findings were nonspecific. Endoscopic abnormalities were observed in all patients, and in 67%lenfonodular hyperplasias and in 50% erosions were determined. Histopathological findings were eosinophils in lamina propria of 20-60 cells/10 high power fields in 78% and of <60 cells/10 high power fields in 22%. Resolution of visible rectal bleeding was observed within 48 to 96 hours after elimination of the allergical proteins (cow&#8217;s milk and/or cow&#8217;s milk plus egg) from the mother's diet or starting to feed with elementary formula. Conclusions: Our study shows that proctocolitis occurs frequently in exclusively breastfed infants. It is speculated that allergy to cow's milk protein may play a role in the pathogenesis. In the majority of patients with food protein induced proctocolitis, lenfonodular hyperplasias and erosions may be disease specific endoscopic findings. Usually, histologicial diagnosis is compatible with eosinophils in the lamina propria of >60 cells/10 high power fields Daha fazlası Daha az

Portal ven trombozlu çocuklarda antikardiyolipin antikorları

Gülcan, E. Mahir | Kutlu, Tufan | Erkan, Tülay | Çokuğraş, Fügen Çullu

Other | 2009 | Türk Pediatri Arşivi44 ( 4 ) , pp.124 - 126

Amaç: Portal ven trombozlu çocuklarda antikardiyolipin antikorlarının sıklığının ve portal vendeki tromboz üzerine etkisinin olup olmadığının araştırılması. Gereç ve Yöntem: Bu ileriye dönük çalışmaya portal ven trombozlu 20 ve kontrol grubu olarak sağlıklı 20 çocuk alındı. Antikardiyolipin IgM ve IgG ölçümleri ELISA yöntemi kullanılarak yapıldı. Bulgular: Portal ven trombozlu hastalarda antikardiyolipin IgG düzeyleri 13,94,8 GPL ünitesi, kontrol grubunda 4,41,9 GPL ünitesi (p0,05); antikardiyolipin IgM düzeyleri portal ven trombozlu hastalarda 10,45,9 MPL ünitesi, kontrol grubunda 10,40,8 MPL ünitesi (p0,05) bulundu. Portal ven tro . . .mbozlu hastaların yedisinde (%35), kontrol grubununun birinde (%5) antikardiyolipin IgG (p0,05) ve portal ven trombozlu hastaların ikisinde (%10), kontrol gurubunun ikisinde (%10) antikardiyolipin IgM (p0,05) yüksekti (10 GPL ve MPL ünitesi). Çıkarımlar: Çocuklarda antikardiyolipin IgG, portal ven trombozu ile anlamlı ilişkilidir. Aim: The aim of this study was to evaluate the frequency of anticardiolipin antibodies in children with portal vein thrombosis and whether anticardiolipin antibodies have effect on thrombosis in the portal vein. Material and Method: IgG and IgM anticardiolipin levels were measured in 20 patients with portal vein thrombosis and in 20 healthy controls using an ELISA method. Results: IgG anticardiolipin levels (GPL unit) were found as 13.9±4.8 in the portal vein thrombosis patients and 4.4±1.9 in the control group (p<0.05) and IgM anticardiolipin levels (MPL unit) were found as 10.4±5.9 in the portal vein thrombosis patients and in 10.4±0.8 in the control group (p>0.05). In seven (35%) portal vein thrombosis patients and in one (5%) in the control group anticardiolipin IgG (p<0.05) and in two portal vein thrombosis patients (10%) and in two in the control group (10%) anticardiolipin IgM (p>0.05) levels were high (>10 GPL and MPL unit). Conclusions: IgG anticardiolipin antibodies are significantly associated with portal vein thrombosis in childre Daha fazlası Daha az

Kronik karaciğer hastalığı olan çocukluklarda doğal antikoagülan düzeyleri

Gülcan, E. Mahir | Kutlu, Tufan | Erkan, Tülay | Çokuğraş, Figen Çullu

Other | 2010 | Türk Pediatri Arşivi45 ( 3 ) , pp.238 - 241

Amaç: Bu çalışmanın amacı, kronik karaciğer hastalığı olan çocuklarda doğal antikoagülan düzeylerini araştırmak, karaciğer hastalığının derecesinin saptanmasında bir gösterge olarak kullanılabilirliğini belirlemekdir. Gereç ve Yöntem: Hepatit B’ye bağlı kronik hastalığı olan 44 çocuk (26 kronik hepatit, 18 siroz) ile 20 sağlıklı kontrolün protein C, protein S ve antitrombin seviyeleri, sırası ile otomatik fonksiyonel pıhtılaşma yöntemi, otomatik fonksiyonel yöntem ve kromojenik yöntem ile ölçüldü. Bulgular: Sirozlu grubun protein C değerleri kronik hepatitli olgularınki ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı derecede . . .düşük bulundu. Bu iki grup arasında protein S ve antitrombin düzeylerinde anlamlı bir fark yoktu. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında kronik karaciğer hastalarında her üç doğal antikoagülan düzeyi anlamlı derecede düşük saptandı. Çıkarımlar: Kronik karaciğer hastalığı olan çocuklarda doğal antikoagülanlarda azalma yaygındır ve protein C seviyeleri hepatoselüler hasarın bir göstergesi olarak kulanılabilir. Aim: The aim of this study was to evaluate the serum levels of natural anticoagulants and their possible role as a marker in determining the severity of liver disease. Material and Method: Protein C, protein S and antithrombin levels were measured in 44 children with hepatit B-related chronic liver disease (26 chronic hepatitis, 18 cirrhosis) and in 20 healty controls using an automated functional clotting assay, automated functional assay and chromogenic assay, respectively. Results: In comparison with chronic hepatitis patients, cirrhotics had significantly decreased protein C levels. There was no significant difference in protein S and antitrombin levels between these two groups. All anticoagulants were significantly reduced in chronic liver patients in comparison to the control group. Conclusions: In children with chronic liver disease, reduction of natural anticoagulants is common, and protein C levels may used as a marker of hepatocellular damage Daha fazlası Daha az

Eozinofilik özofajit

Gülcan, E. Mahir | Vitrinel, Ayça

Other | 2010 | Türk Pediatri Arşivi45 ( 3 ) , pp.232 - 237

Eozinofilik özofajit, giderek daha çok dikkati çekmekte olan, yeni fark edilmiş bir bozukluktur. Hastalar gastroözofageal reflü bulguları gösterirler, bilinen ya da daha karmaşık reflü tedavilerine yanıt vermezler. Endoskopik ve histopatolojik belirteçlerin yanı sıra, belirtileri içeren tanısal klavuzların geliştirilmesi, klinisyenlerin farkındalığını ve tanı koyulan eozinofilik özofajit sayısını artırmıştır. Eozinofilik özofajitin gastroözofageal reflü hastalığından klinik olarak ayrımındaki zorluklar daha belirginleşmiş ve daha bireysel tedavi seçeneklerine ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Hastaların %90’ında neden gıda alerjilerid . . .ir. Hastalığın patojenezinin daha iyi şekilde anlaşılması klinik olarak tanımlanmasını sağlayarak tanısal yeterliliği arttıracak ve sonuçta hastaların daha iyi tedavi edilmesini sağlayacaktır. Eosinophilic esophagitis is a recently recognized disorder receiving increasing attention. Patients present with symptoms of gastroesophageal reflux and are not responsive to standard or aggressive reflux medications. Development of diagnostic guidelines consisting of symptoms as well as endoscopic and histopathologic criteria has improved the awareness of clinicians and the diagnosis of eosinophilic esophagitis. The clinically challenging discrimination of eosinophilic esophagitis from gastroesophageal reflux disease has become more obvious and has avoked the need for more individualized therapy options. Food allergies are causative in more than 90% of patients. A better understanding of the pathogenesis of this disorder would improve the clinical recognition and diagnostic adequacy and ultimately provide patients with more optimal treatment options Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms