Filtreler
Primer açık açılı glokom ve normal tansiyonlu glokomda korneal histerezis göz içi basıncı ilişkisi

Erdal, Yüzbaşıoğlu | Artunay, Özgür | Utine, Canan Aslı | Şengül, E. Alper | Rasier, Rıfat | Bahçecioğlu, Halil

Other | 2008 | Glokom Katarakt3 ( 1 ) , pp.21 - 24

Amaç: Primer Açık Açılı Glokom (PAAG) ve Normal Tansiyonlu Gokom (NTG) hastalarında göz içi basıncı (GİB) ve korneal histerezis (KH) ilişkisinin karşılaştırılması. Gereç ve Yöntem: Çalışma; yeni teşhis edilmiş primer açık açılı glokomu olan hastalarla (Grup I), yeni teşhis edilmiş normal tansiyonlu glokom hastaları (Grup II) dahil edillerek prospektif olarak gerçekleştirildi. Oküler cerrahi geçirenler, sistemik bağ dokusu hastalığı olan hastalar ile /-3 dioptri üzerinde kırma kusuru olan hastalar çalışma kapsamı dışında tutuldu. Hastaların göz içi basınçları (GİB) ve korneal histerezisleri (KH) Oküler Response Analyzer (ORA) ile ölç . . .üldü, sonuçlar karşılaştırmalı olarak değerlendirildi. Bulgular: Grup 1 de 28, Grup 2 de 20 hasta vardı. Grup I de ortalama GİB 27.517.57 mmHg ve ortalama KH 8.831.97 mmHg ve MKK 568.5025.78 mm olarak bulundu. Grup II de ortalama GİB 17.832.88 mmHg ve ortalama KH 9.431.04 mmHG ve MKK 550.7133.84 mm olarak bulunmuştur. Sonuç: İki grupda GİB-KH arasında PAAG da %90, NTG da %54 de varan negatif yönde bir korelasyonun varlığı tespit edildi. Azalmış KH in glokom için bir risk faktörü olabileceği düşünüldü. Purpose: To evaluate the correlation between intraocular pressure (IOP) and corneal hysteresis (CH) in cases patients with primary open angle glaucoma (POAG) and normaltension glaucoma (NTG). Materials and Methods: The This prospective study was prospectively realised by included 28 newly -diagnosed POAG patientscases (group I), and 24 newly -diagnosed normaltension glaucoma patientscases (group II). The patients who had a history of previous ocular surgery before or who had connective tissue disorders, and over /-3 dioptric refractive error were excluded. The IOP and CH were measured by Ocular Response Analyzer (ORA) and the resutsresults were compared and discussed. Results: There were 28 cases patients in group 1 and 20 cases in group 2. The mean IOP was 27b51±7.57 mmHg, mean CH was 8.83±1.97 mmHg, and central corneal thickness (CCT) was 568.50±25.78 mm in group 1. The mean IOP was 17.83±2.88 mmHg, mean CH was 9.43±1.04 mmHg, and CCT was 550.71±33.84 mm in group 2. Conclusion: It has been detected that, there was a negative correlation up to 90% in POAG and 54% in NTG between IOP and CH in both groups. We consider iIncreased CH could be a risk factor for glaucoma Daha fazlası Daha az

Oftalmia nodosalı bir olgu

Dinç, Umut Aslı | Altunsoy, Muhsin | Oral, Deniz | Görgün, Ebru | Yenerel, Melda | Utine, Canan Aslı | Başar, Demir

Other | 2008 | Türk Oftalmoloji Dergisi38 ( 2 ) , pp.161 - 163

Bu vaka sunumunda oftalmia nodosa tanısı konulan bir olgu tartışılmaktadır. Sol gözünde batma ve ağrı şikayetleri nedeniyle kliniğimize başvuran 25 yaşındaki kadın hastada korneada çok sayıda küçük filamantöz yabancı cisimler ve çevreleyen kornea dokusunda reaksiyon tespit edilmiştir. Görme düzeyleri her iki gözde tam olan olgunun geri kalan oftalmolojik muayenesi normal sınırlarda bulunmuştur. Biyomikroskopide ulaşılabilen yüzeyel yerleşimli yabancı cisimler çıkarılmış ve korneadaki inflamasyon topikal kortikosteroid tedavisi ile kontrol altına alınmıştır. Benzer tablo ve oküler enflamasyon varlığında oftalmia nodosa ayırıcı tanıda . . . mutlaka düşünülmeli ve gerekli tedavi süratle gerçekleştirilmelidir. We descibe a case with ophthalmia nodosa. A 25-years-old female referred our clinic with a stingy sensation and pain in the left eye. Multiple tiny filamentous corneal foreign bodies and reaction in the surrounding corneal tissues were detected. Visual acuity was 20/20 in both eyes and the remaining ophthalmological examination was unremarkable. The superficial foreign bodies were removed under biomicroscopy and corneal inflammation was treated with topical corticosteroid drops. In case of similar clinical picture and ocular inflammation, ophthalmia nodosa should be considered in differential diagnosis and should be treated promptly Daha fazlası Daha az

İris lezyonlarının ön segment optik koherens tomografisi ile değerlendirilmesi

Küçümen, Reciha Beril | Dinç, Umut Aslı | Yenerel, Nursal Melda | Görgün, Ebru | Kulaçoğlu, Destan Nil | Utine, Canan Aslı | Başar, Demir

Other | 2008 | MN Oftalmoloji15 ( 2 ) , pp.90 - 95

Amaç: Yeni geliştirilmiş bir cihaz olan ön segment optik koherens tomografisinin (ÖSOKT) iris lezyonlarında tanı amaçlı kullanımının araştırılması. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, çeşitli iris patolojisi bulunan 8 göze, ÖS-OKT (Visante OCT, Carl Zeiss Meditec) ile çekimler yapıldı. Olgularda tek, ikili, dörtlü ön segment, tek ve dörtlü yüksek çözünürlükte kornea taramaları gerçekleştirildi. Daha sonra, cihazın teknik olanakları kullanılarak dijital ortamda çeşitli analizler yapıldı. Bulgular: Tüm hastalarda rutin oftalmolojik muayeneyi takiben ön segmentin biyomikroskop ile fotoğrafı çekildi. ÖS-OKT çekimlerinin gerçekleştirilmesinde . . .n sonra lezyonların yatay ve dikey çapları ÖS-OKT’nin dijital pergeli kullanılarak ölçüldü ve kaydedildi; bazı olgularda lezyonun derinliği de değerlendirilebildi. İris lezyonu bulunan hastalardan dördüne köşe tümörü, ikisine iris kisti, birine nevüs,birine de Busacca nodülü ön tanısı kondu. Sonuç: Ön segment optik koherens tomografisi, iris lezyonları hakkında kalitatif ve kantita tif bilgi verebilen ve biyomikroskopi fotoğrafını tamamlayıcı yeni bir görüntüleme yöntemidir. Aim: To investigate the utilization of the anterior segment optical coherence tomography (AS-OCT) as a new device for the evaluation of iris lesions. Material and Method: In this study, AS-OCT has been performed in 8 eyes with several pathological conditions of the iris. The scan types were anterior segment single, dual, quad and high resolution cornea single and quad. The scans were analyzed digitally using the technical facilities of the machine. Results: Following routine ophthalmological examination, photodocumentation of the lesion has been made in all patients. After performing the AS-OCT, the horizontal and vertical diameters of the lesions have been measured and recorded using the digital protractor of the software; in some cases the depth of the lesion could also be measured. The prediagnose of iridocorneal angle tumor in four patients, iris cyst in two patients, iris naevus in one patient and Busacca nodules in one patient have been made. Conclusion: The anterior segment optical coherence tomography is a new imaging technique which provides qualitative and quantitative information of iris lesions and complements slit–lamp photography Daha fazlası Daha az

Wavefront-kılavuzlu ve wavefront-optimize lazer Tedavileri

Utine, Canan Aslı

Other | 2012 | Türk Oftalmoloji Dergisi42 ( 6 ) , pp.474 - 478

Gözün optik aberasyonları, retinada oluşan görüntünün çözünürlüğünü, kontrast ve detay miktarını sınırlayan optik sistem içindeki kusurlardır. Wavefront teknolojisi, bu optik aberasyonları ölçmemize, matematiksel olarak hesaplamamıza ve bu bilgiyi excimer lazer sistemine aktararak korneada kişiye özel tedavi yapmamıza izin verir. Keratorefraktif cerrahi sonrası düşük aberasyonlu kornea profili oluşturmak için geliştirilmiş iki tedavi algoritması wavefront-optimize (WF-O) ve wavefront-kılavuzlu (WF-K) tedavilerdir. WF-O tedavi, standart lazer tedavilerinde olduğu gibi manifest refraktif kusura dayalı tedavi yaparken, var olan sferik . . .aberasyonu artırmamayı amaçlar. Kornea asferisitesini optimize etmek için perifere uygulanan lazer spot sayısını artırarak, preoperatif olarak var olan merkezi: periferik keratometri oranını korur ve optik zon küçülmesini engeller. WF-K tedavi ise aberometri ölçümlerine dayalı tedavi yapar ve gözde var olan yüksek sıralı aberasyonları düzeltmeyi hedefler. Böylece uzaysal detayları yüksek retina görüntüsü elde edilebilir. Ancak postoperatif defokus varlığı, WF-K tedavi ile alınan başarılı sonucu ortadan kaldırabilir. Klinik randomize kontrollü çalışmalar, preoperatif RMS değeri 0,3 ?m olan hastalarda WF-K ve WF-O tedavi sonrası yüksek sıralı aberasyonlar sonuçları benzer iken, 0,4 ?m olduğunda ise WF-K tedavi sonuçlarının daha iyi olduğunu ortaya koymuştur. Normal gözlerde WF-K tedavi ile çok sınırlı bir görsel avantaj elde edilebilmekte, WF-O tedavi ile asferisite değerinin korunması daha büyük önem taşımaktadır. Diğer taraftan yüksek astigmatizm veya özellikle sferik aberasyon dışı yüksek sıralı aberasyonlar yüksek olduğunda ise, WF-K tedavi ile aberasyonların azaltılması gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada, iki tedavi algoritmasının özellikleri ve sonuçlarını karşılaştırmalı biçimde irdelemeyi amaçladık. Optical aberrations of the eye are the errors of the optical system that limit the resolution, contrast and amount of detail in the image formed on the retina. Wavefront technology allows us to measure these optical aberrations, calculate mathematically, and transfer this information into excimer laser system to perform customized treatment on the cornea. Two treatment algorithms developed to create low aberration-corneal profile are wavefront-optimised (WF-O) and wavefront-guided (WF-G) treatments. WF-O treatment, aims not to increase the existing spherical aberration while treatment is based on manifest refractive error as in conventional laser treatments. By increasing the number of laser spots applied peripherally in order to optimize the corneal asphericity, the preoperative central:peripheral keratometry ratio is preserved and optic zone shrinkage is prevented. On the other hand, WF-G treatment is based on aberrometry measurements and aims to correct the existing high-order aberrations in the eye. Thus, retinal image with high spatial details can be achieved. However, presence of postoperative defocus can abolish the successful results obtained with WF-G treatment. Clinical randomized controlled trials showed that in patients with preoperative RMS value of <0.3 &#956;m, higher order aberration outcomes are similar after WF-G and WF-O treatments, but WF-G treatment yields better results when it is &#8805;0.4 &#956;m. In normal eyes, very limited visual advantage can be achieved with WF-G treatment and preservation of asphericity value with WF-O treatment carries greater importance. On the other hand, in case of high astigmatism or higher order aberrations other than spherical aberration, decreasing aberrations with WF-G treatment becomes more important. In this study, we aimed to make a comparative analysis of characteristics and outcomes of the two treatment algorithms Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms