Filtreler
Filtreler
Bulunan: 92 Adet 0.001 sn
Koleksiyon [5]
Tam Metin [1]
Yazar [20]
Yayın Türü [4]
Konu Başlıkları [20]
Yayın Tarihi [13]
Dergi Adı [7]
Dil [2]
Yazar Departmanı [1]
Liver functions in patients with obstructive sleep apnea syndrome

Sağmen, Seda Beyhan | Parmaksız, Elif Torun | Çömert, Sevda Şener | Fidan, Ali | Salepçi, Banu

Article | 2018 | The European Research Journal4 ( 4 ) , pp.349 - 355

Objectives: Objective. Previous studies showed that obstructive sleep apnea syndrome (OSAS) was associatedwith liver diseases such as elevated liver enzyme levels and hepatic steatosis. The aim of this study was toassess the relationship between serum aspartate aminotransferase (AST) and alanine aminotransferase (ALT)levels and OSAS and its severity.Methods: A total of 617 patients who underwent PSG (polysomnography) between January 2016 and May2017 were evaluated in this study. AST, ALT, total cholesterol, triglyceride levels and body mass index wereanalyzed. The data were analyzed using the Student's t-test, ANOVA, Chi-square test . . ., and Pearson's correlationcoefficient.Results: Five hundreds and thirty patients with OSAS and 60 healthy controls were included in the study. Ofthe patients in the OSAS group, 17.7% had an elevated ALT level and 7.9% had an elevated AST level. Therewas a statistically significant difference in ALT and AST levels between the OSAS and control groups (p 0.001 and p 0.001, respectively). In the OSAS group, there was a statistically significant positive relationshipbetween serum ALT and AST levels and apnea-hypopnea index (AHI), apnea index, oxygen desaturation index.Both AST and ALT levels were statistically significantly higher in obese patients than in non-obese patients (p 0.001 and p 0.001, respectively). ALT level was statistically significantly higher in patients withouthypertension than in patients with hypertension (p 0.001). In OSAS patients without hypertension, there wasa statistically significant relationship between serum ALT and AST levels and AHI (r 0.223, p 0.001 and r0.142, p 0.007; respectively).Conclusion: OSAS is a risk factor for elevated liver enzyme levels. Hypoxia plays an important role on liverenzymes in OSAS patients Daha fazlası Daha az

Uyum teorileri ve presbiyopi

Unite, Canan Aslı

Other | 2011 | Glokom Katarakt6 ( 1 ) , pp.1 - 10

Uyum, gözün odak mesafesini uzak cisimlerden yakın cisimlere değiştirebilme kabiliyetini sağlayan, gözün refraktif gücünündeki dioptrik değişikliktir. Presbiyopi, uyum aralığının daralması nedeniyle gözün yakın noktasının gözden uzağa gerilemesidir. Siliyer cisim, siliyer kas, koroid, anterior ve posterior zonüler lifler, lens kapsülü ve kristalin lens, gözün uyum anatomisini oluşturur. Vitreus cisminin rolünü hem destekleyen hem karşı çıkan görüşler mevcuttur. Uyum kabiliyeti ve mekanizması omurgalılar arasında, yaşadıkları çevresel/görsel koşullar ve uyum gereksinimleri kadar çok farklılıklar gösterir. Uyum mekanizması üzerinde on . . .dördüncü yüzyıldan bu yana çalışılmaktadır. Günümüzde yaygın olarak kabul gören Helmholtz’un “Kristalin Lens Elastisite Teorisi”ne göre, uyum manevrası sırasında siliyer kas anteriora ve iç eksene doğru kasılır. Zonüllerin gerilim lifleri, tüm sistem için bir makara veya çıkrık görevi görerek, gerilim kuvvetini posterior zonüllere aktarır; ve anterior zonüler lifler 360 gevşer. Kristalin lens, kendi elastisitesi ile şişkinleşir. Anterior lens yüzeyi eğimi artar, eğrilik yarıçapı azalır ve verteksi öne yerdeğiştirir. Posterior lens yüzeyi eğimi de hafifçe artar, fakat kendi yerinde kalır. Böylece lens merkezde kalınlaşır. Hiçbir zaman lensin ön yüzeyi, arka yüzeyden daha dik olmaz. Glasser ve ark., makak maymunlarında, cerrahi anestezi altında göze giden parasempatik yolları elektriksel olarak uyararak uyum mekanizmasını in vivo ortamda incelemişler ve Helmholtz’un uyum teorisini kanıtlamışlardır. Artan yaşla birlikte tüm uyum yapılarında değişiklikler meydana gelmekle birlikte, presbiyopi gerçekleşmesinde lens ve kapsül temelli değişiklikler en büyük rolü oynamaktadır. Accommodation is the dioptric change in the refractive power of the eye, so that the eye can change its point of focus from distance to near. Presbyopia is the receding of the eye’s near point away from the eye, due to narrowing of the accommodative amplitude. Ciliary body, ciliary muscle, choroid, anterior and posterior zonular fibers, lens capsule and crystalline lens make up the accommodative anatomy of the eye. The role of the vitreus is both supported and opposed by different theories. The ability and mechanism of accommodation vary among vertebrates, as much as their environmental/visual circumstances and accommodative needs do. The accommodative mechanism has been studied since fourteenth century. Currently widely accepted Helmholtz’s “Crystalline Lens Elasticity Theory” states that during accommodative maneuver, ciliary muscle contracts anteriorly and towards the axis of the eye. Zonullar tension system works as a pulley for the entire system and transfers the tension force to the posterior zonules, so that the anterior zonules are relaxed for 360°. The crystalline lens becomes more spherical with its own elasticity. The anterior lenticular curvature increases, radius of curvature decreases and the vertex displaces anteriorly. Posterior lenticular curvature also increases slightly, but remains in its own place. Thus, the lens is thickened centrally. The anterior surface never becomes steeper than the posterior surface. Glasser et al have proved the Helmholtz’s theory of accommodation by studying the accommodative mechanism in vivo in rhesus monkeys, by electrically stimulating the parasympathetic pathways under surgical anesthesia. Although age related changes take place in all accommodative structures, lens and capsule based changes have the greatest role in the occurence of presbyopia Daha fazlası Daha az

İdyopatik epiretinal membran varlığında santral makula fonksiyonlarının preferential hyperacuity perimetry (PHP) ile değerlendirilmesi

Görgün, Ebru | Yenerel, Melda | Dinç, Umut Aslı | Öncel, Murat | Başar, Demir

Other | 2008 | Türk Oftalmoloji Dergisi38 ( 2 ) , pp.128 - 133

AMAÇ: İdyopatik epiretinal membran (ERM) olgularında santral makula fonksiyonlarının preferential hyperacuity perimetry (PHP) ile değerlendirilmesi. YÖNTEM: İdyopatik ERM tanısı konulan hastalar çalışma kapsamına alındı. Olgular detaylı oftalmolojik muayene sonrasında optik koherens tomografi (OKT) ile değerlendirildi. Tüm olgularda santral 14x14’lik görme alanı PHP (Foresee PHP, Notalvision) ile incelendi. PHP ile hyperacuity deviasyon haritası ve hyperacuity defekt haritaları kaydedildi. Yanlış pozitif ve yanlış negatif yüzdeleri güvenilir olmayan olgular çalışma dışında bırakıldı. BULGULAR: Ortalama yaşları 63.97.4 yıl olan 7’si . . .kadın, 5’i erkek toplam 12 hastanın 15 gözü çalışma kapsamına alındı. Olguların ortalama görme keskinliği 0.70.2 olup OKT ile belirlenen ortalama santral makula kalınlığı 334.472.1 ?m idi. Değerlendirmeye alınan 9 gözde PHP ile hyperacuity deviasyon haritasında belirgin defekt saptanırken 6 gözde hyperacuity deviasyon haritası tamamen normal olarak bulundu. PHP’de görme alanı defekti saptanan ve saptanmayan gözler karşılaştırıldığında ortalama görme düzeyleri arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanırken (p0.005 Mann-Whitney U testi), OKT ile saptanan ortalama santral makula kalınlıkları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmedi (p 0.689 Mann-Whitney U testi). SONUÇ: İdyopatik ERM olgularında santral makula fonksiyonları PHP ile değerlendirilebilmektedir. Özellikle görme keskinliği azalmış olan idyopatik ERM olgularında PHP’de belirgin görme alanı defekti saptanmıştır. PURPOSE: To assess central macular function by preferential hyperacuity perimetry (PHP) in patients with idiopathic epiretinal membrane (ERM). MATERIALS-METHODS: Patients diagnosed to have idiopathic ERM were enrolled in the study. After a detailed ophthalmological examination, all participants were evaluated by optical coherence tomography (OCT). Central 14°x14° visual field was tested by PHP (Foresee PHP, Notalvision); hyperacuity deviation map and hyperacuity defect maps were recorded. Patients having high false positive or false negative ratios were excluded. RESULTS: Fifteen eyes of 12 patients with a mean age of 63.9±7.4 years and a mean visual acuity of 0.7±0.2 were recruited in the study. Mean central macular thickness was found to be 334.4±72.1 μm by OCT. In hyperacutiy deviation map, significant visual field defect was detected in 9 eyes whereas it was entirely normal in 6 eyes. When the eyes with and without visual field defect were compared, we found a statistically significant difference in mean visual acuity (p0.005 Mann-Whitney U test); however there was no statistically significant difference in mean central macular thickness measured by OCT (p 0.689 Mann-Whitney U test). CONCLUSION: In idiopathic ERM patients central macular function may be monitored by PHP. Especially in idiopathic ERM patients having low visual acuity a prominent visual field defect was detected by PH Daha fazlası Daha az

Menstruasyon siklusunun kornea biyomekanik özellikleri üzerinde etkisi

Unite, Canan Aslı | Altunsoy, Muhsin | Öncel, Banu | Görgün, Ebru | Yenerel, Melda | Dinç, Umut Aslı | Alimgil, Levent

Article | 2008 | MN Oftalmoloji15 ( 4 ) , pp.219 - 224

Amaç: Tüm menstruasyon siklusu boyunca korneanın biyomekanik özelliklerinin değişimlerini incelemek. Gereç ve Yöntem: Ondokuz sağlıklı kadın olguda kornea histerezisi (KH), kornea direnç faktörü (KDF), Goldmann-korele ve kornea-kompanzasyonlu göz içi basınçları (sırasıyla GİBg, GİBkk), bir menstruasyon siklusu boyunca Reichert Ocular Response Analyzer ile gün aşırı olarak ölçüldü. Bulgular: Ortalama KH, östrojenin bimodal seyrine uygun olarak 11. ve 19. günlerde zirve değerine ulaştı. Ortalama KDF menstruasyon siklusu boyunca ilerleyici olarak arttı. Ortalama GİBg ve GİBkk, tahmini plazma östrojen seviyesi zirvelerine denk gelecek ş . . .ekilde azaldı. Sonuç: Korneanın biyomekanik özelliklerinde gözlenen değişiklikler, hormonal etkilere sekonder olabilir. Bu değişikliklerin mekanizmasını ve klinik önemlerini incelemek için daha ileri deneysel ve klinik çalışmalara ihtiyaç vardır Aim: To analyze changes in corneal biomechanical properties during the whole course of menstrual cycle Material and Method: Corneal hysteresis (CH), corneal resistance factor (CRF), Goldmann-correlated and corneal-compensated intraocular pressures (IOPg, IOPcc) of right eyes of 19 healthy women were measured by Reichert Ocular Response Analyzer every other day. Results: Mean CH displayed peaks at 11th and 19th days, which closely paralleled bimodal nature of plasma estrogen. Mean CRF increased progressively during menstrual cycle. Mean IOPg and IOPcc decreased coincident with peaks in plasma estrogen levels. Conclusions: The observed changes in corneal biomechanical properties could be secondary to hormonal influences. Further experimental and clinical studies are needed to analyze the mechanism of these changes and their clinical significanc Daha fazlası Daha az

Makula deliğinde fundus otofloresansının kullanımı

Ayata, Ali | Tatlıpınar, Sinan | Ünal, Melih | Erşanlı, Dilaver | Bilge, Ahmet Hamdi

Article | 2008 | Retina-Vitreus16 ( 2 ) , pp.119 - 122

Amaç: Fundus otofloresansı (FAF), gözdibi görüntülenmesinde yeni bir teknik olarak yakın zamanda kullanıma girmiştir ve retina pigment epitelindeki (RPE) lipofusinden kaynak- lanmaktadır. Bu çalışmada makula deliği olgularından elde edilen fundus otofloresans görüntülerinin sunulması amaçlanmıştır.. Araç ve Yöntem: Makula deliği tanısı alan 10 olgunun FAF görüntüleri kaydedildi. Bunun için bir konfokal tarayıcı la- zer oftalmoskop olan HRA2 (Heidelberg Retina Angiograph 2) cihazı kullanıldı. Fundus otofloresans görüntü kalitesini artırmak için 32 adet görüntünün ortalaması alınarak yük- sek kontrastlı tek görüntü elde edildi. Bulgul . . .ar: FAF görüntülemede, olguların tamamında makula deliği genişliği ile uyumlu artmış fovea otofloresansı (hi- perAF) izlenirken ve delik çevresinde azalmış otofloresans (hipoAF) izlendi. Sonuç: Maküla deliğinin değerlendirilmesinde, FAF görüntü- leme noninvaziv bir yöntem olup, makula deliğinin ayırıcı tanısında ve floresein anjiyografi çekilmesinin sakıncalı ol- duğu olgularda yardımcı tetkik olarak kullanılabilir. Purpose: Fundus autofluorescence (FAF) has been recently introduced as a new technique for fundus imaging and is considered to originate from lipofuscin molecules in retinal pigment epithelium. The purpose of the current study was to present the FAF images of patients with macular hole. Materials and Methods: FAF images of 10 patients with macular hole were recorded. A scanning laser ophthalmoscope (HRA2, Heidelberg Retina Angiograph 2) was used for FAF imaging. To increase the quality and contrast of the fluorescence signal, 32 single images were averaged using HRA2 software. Results: FAF imaging revealed an area of hyperAF corresponding to the macular hole with a surrounding area of hypoAF in all cases. Conclusion: FAF is a non-invasive imaging technique for assessing patients with macular hole. It can be of value in the differential diagnosis of macular hole and in cases in which fluorescein angiography may be undesirable Daha fazlası Daha az

Fundus autofluorescence findings in pigmented paravenous chorioretinal atrophy

Utine, Canan Aalı | Tatlıpınar, Sinan | Görgün, Ebru | Dinç, Umut Aslı | Yenerel, Melda | Ayata, Ali | Alimgil, Levent Murat

Article | 2009 | Retina-Vitreus17 ( 4 ) , pp.285 - 287

Tesadüfen saptanan bilateral pigmente paravenöz koryoretinal atrofi (PPKA) olan bir hastada, bir yeni-jenerasyon konfokal tarayıcı laser oftalmoskop (Heidelberg Retina Angiograph 2, Heidelberg, Germany) ile fundus otofloresans (FOF) görüntüleri kaydedildi. Atrofik alanlar FOF görüntülerinde tipik olarak hipo-otofloresan görünürken; RPE metabolizmasının olasılıkla bozulduğu ancak atrofinin henüz belirmediği koryoretinal atrofi alan sınırları hiperotofloresan göründü. Fundoskopide aşikar anormal bulgu olmayan bazı paravenöz alanlarda da hiper-otofloresans görülmesi kayda değerdi. PPKA’nın tipik görünümü nedeniyle, hastalığın aktivites . . .inin saptanması ve progresyonunun takibinde FOF görüntülemenin faydalı invazif-olmayan bir araç olduğu sonucuna varıldı. To report fundus autofluorescence (FAF) imaging findings of a patient with pigmented paravenous chorioretinal atrophy (PPCRA). In a patient with incidentaly detected bilateral PPCRA, FAF images were recorded with a new-generation confocal scanning laser ophthalmoscope (Heidelberg Retina Angiograph 2, Heidelberg, Germany). Atrophic areas typically appeared as hypoautofluorescent on FAF imaging, and borders of the chorioretinal atrophy areas appeared hyperautofluorescent, where RPE metabolism was presumably disturbed but chorioretinal atrophy has not yet appeared. It was remarkable that in some paravenous areas, hyperautofluorescence was seen where there were no evident abnormal findings in fundoscopy. PPCRA has a typical appearance by FAF imaging. FAF imaging may be a useful noninvasive tool in the recognition of the activity and predicting the progression of the disease Daha fazlası Daha az

Central retinal function assessment using microperimetry in patients with idiopathic epiretinal membrane

Görgün, Ebru | Yenerel, Nursal Melda | Dinç, Umut Aslı | Tatlıpınar, Sinan | Küçümen, Raciha Beril | Kulaçoğlu, Destan Nil | Çiftçi, Ferda

Other | 2010 | Retina-Vitreus18 ( 4 ) , pp.263 - 268

Amaç: Bu çalışmada epiretinal membranı (ERM) bulunan hastaların değerlendirilmesinde mikroperimetrenin potansiyel rolünü araştırmak için görme keskinliği, optik koherens tomografi (OKT) ve mikroperimetre ölçümleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya 27 ERM’li hastanın 34 gözü dahil edildi. Görme keskinliğine ilave olarak, tüm olguların OKT ve mikroperimetri incelemeleri yapıldı. Bulgular: En iyi düzeltilmiş LogMAR görme keskinliği değerlerinin santral makula kalınlığı ile pozitif korelasyon göstermesi görme keskinliği ve makula kalınlığı arasındaki ters bağıntıyı belirtmekteydi (r0.564, p0.001). LogMAR görme . . .keskinliği ve santral makula hassasiyeti arasında zayıf korelasyon bulundu (r-0.473, p0.005). Retina kalınlığı ve santral foveadaki retina hassasiyeti arasında ters korelasyon mevcuttu (r-0.755, p0.001). Sonuç: Retina hassasiyetinin fundus mikroperimetresi ile değerlendirilmesi hızlı, güvenilir ve invaziv olmayan bir tanısal yöntem olup ERM’li olguların santral makula fonksiyonlarındaki değişikliklerin tespitinde tamamlayıcı olarak kullanılabilir. Purpose: To examine the relations between visual acuity, optical coherence tomography, and microperimetry measurements in an attempt to explore the potential role of microperimetry in the evaluation of patients with ERM. Materials and Methods: Thirty-four eyes of 27 ERM patients were included. In addition to visual acuity measurements, all patients underwent OCT and microperimetry examinations. Results: LogMAR best corrected visual acuity values were positively correlated with central macular thickness (r0.564, p0.001), indicating an inverse relation between visual acuity and macular thickness. A weak correlation was found between LogMAR visual acuity and central mean sensitivity (r-0.473, p0.005). Retinal thickness was inversely correlated with retinal sensitivity in the central fovea (r-0.755, p<0.001). Conclusions: Assessment of retinal sensitivity with fundus microperimetry is a rapid, safe, non-invasive diagnostic procedure that might be utilized as a complementary tool to assess changes in central macular function in patients with ERM Daha fazlası Daha az

İntermediate yaşa bağlı makula dejenerasyonunda fundus otofloresansı ve preferential hiperakuite perimetri ile makula fonksiyonunun değerlendirilmesi

Yenerel, N. Melda | Dinç, Umut Aslı | Görgün, Ebru | Öncel, Murat | Başar, Demir

Article | 2008 | Retina-Vitreus16 ( 1 ) , pp.15 - 20

İntermediate yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) saptanan olgularda fundus otofloresansı (FAF) ve prefe- rential hiperakuite perimetri (PHP) ile santral makula fonk- siyonunun değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: İntermediate YBMD tanısı konulan hastalar detaylı oftalmolojik muayene sonrasında FAF, fundus flo- resan anjiografi ve optik koherens tomografi (OKT) ile de- ğerlendirildiler. Tüm olgularda santral 14x14’lik görme alanı PHP (Foresee PHP Notalvision) ile incelendi. PHP ile , hiperakuite deviasyon haritası ve hiperakuite defekt harita- ları kaydedildi. PHP’de yanlış pozitif ve yanlış negatif yüz- deleri güvenilir olmayan ol . . .gular çalışma dışında bırakıldı. FAF ve PHP bulguları arasındaki ilişki incelendi. Bulgular: Ortalama yaşları 69.15.6 yıl olan 8’i kadın, 12’si erkek toplam 15 hastanın 20 gözü çalışma kapsamına alındı. Olguların ortalama görme keskinliği 0.80.05 olup OKT ile belirlenen ortalama makula kalınlığı 173.930.2 ?m idi. Değerlendirmeye alınan 11 gözde PHP ile hipera- kuite deviasyon haritasında belirgin skotom saptanırken, 4 gözde hiperakuite deviasyon haritası tamamen normal olarak bulundu. PHP’de skotom saptanan 11 gözde hi- perakuite defekt haritasındaki tahmini retina lezyonu yer- leşimlerinin FAF’de görülen artmış otofloresans gösteren lezyonlar ile örtüştüğü gözlendi. Sonuç: İntermediate YBMD olgularında FAF’daki artmış otof- loresans alanlarının PHP’de saptanan tahmini retina loka- lizasyonları ile büyük oranda örtüştüğü izlenmiştir. FAF ve PHP intermediate YBMD olgularında gelişen santral ma- , kula fonksiyon bozukluğunu belirlemede çoğunlukla etkin olabilmektedir. To evaluate central macular function by fundus autofluorescence (FAF) and preferential hyperacuity perimetry (PHP) in intermediate age-related macular degeneration (AMD). Materials and Methods: Patients diagnosed with intermediate AMD were evaluated by FAF, fundus fluorescein angiography, and optical coherence tomography (OCT) after a detailed ophthalmic examination. Central 14°x14° visual field was tested with PHP (Foresee PHP Notalvision). , A hyperacuity deviation map and hyperacuity defect maps were recorded by PHP. Patients having high false positive or false negative ratios in PHP were excluded. The correlation between the FAF and PHP findings was also investigated. Results: Fifteen eyes of 15 patients with a mean age of 69.1±5.6 years and a mean visual acuity of 0.8±0.05 were included. Mean macular thickness was 173.9±30.2 &#956;m by OCT. Significant scotoma in 11 eyes was detected in the hyperacutiy deviation map by PHP; however, in 4 eyes the hyperacuity deviation map was entirely normal. Estimated retinal lesions in the hyperacuity defect map demonstrated by PHP matched the increased autofluorescence areas by FAF. Conclusion: In the majority of cases increased autofluorescence areas were correlated to estimated retinal localizations detected by PHP. FAF and PHP appear to be effective for demonstrating central macular dysfunction in intermediate AMD Daha fazlası Daha az

Yoğun premaküler subhyaloid hemorajide ND:Yag lazer hyaloidotomi

Dinç, Umut Aslı | Yenerel, Melda | Görgün, Ebru

Article | 2008 | Retina-Vitreus16 ( 2 ) , pp.157 - 159

Bu çalışmada uzun süreli ve yoğun premaküler subhyaloid hemoraji saptanan non-proliferatif diabetik retinopatili bir olgunun Neodymium:yttrium-aluminum-garnet (Nd:YAG) lazer ile tedavisi tartışılmaktadır. Tedavi sırasında 8.5 mJ şiddetindeki Nd:YAG lazer uygulaması ile subhyaloid he- moraji alanından vitreus boşluğuna küçük bir sızıntı oluş- turulmuştur. Takiben gelişen vitreus hemorajisinin hızlıca rezorbe olduğu ve tedavinin 10. gününde görme düzeyinin el hareketleri seviyesinden tashihle 20/20 düzeyine yük- seldiği gözlenmiştir. Altı aylık takip süresi sonunda teda- viye ait komplikasyon gelişimi gözlenmemiştir. Nd:YAG lazer hyal . . .oidotomi uygulamasının, uzun süreli premaküler subhyaloid hemoraji olgularında da görme keskinliğinde dramatik ve hızlı bir artış sağlayan ve pars plana vitrekto- mi gereksinimini ortadan kaldıran güvenli, non-invazif bir tedavi seçeneği olabileceği akılda tutulmalıdır. We descibe a case of dense premacular subhyaloid hem- orrhage in a patient with non-proliferative diabetic retin- opathy treated by Neodymium:yttrium-aluminum-garnet (Nd:YAG) laser. Maximum laser power of 8.5 mJ Nd:YAG laser was applicated, and when a small leakage from sub- hyaloid hemorrhage into the vitreous cavity was observed the laser application was terminated. Consequent vitreous hemorrhage cleared rapidly and visual acuity increased from hand motions to 20/20 on the 10th day of Nd:YAG laser treatment. Nd:YAG laser hyaloidotomy can be con- sidered as a safe, non-invasive procedure leading to dra- matic and rapid increase in visual acuity even in cases with prolonged subhyaloid hemorrhage, preventing the need for pars plana vitrectomy Daha fazlası Daha az

Evaluation of central macular function in bietti crystalline dystrophy

Dinç, Umut Aslı | Tatlıpınar, Sinan | Yalvaç, Sağdıç Ilgaz | Görgün, Ebru | Yenerel, Melda

Article | 2009 | Retina-Vitreus17 ( 4 ) , pp.282 - 284

Bietti kristalin distrofisi (BKD) saptanan bir olguda fundus otofloresansı (FOF), mikroperimetri ve multifokal elektroretinografi (MfERG) ile santral macula fonksiyonunun değerlendirilmesi anlatılmaktadır. Kırk üç yaşındaki kadın hasta son 4 senedir her iki gözde mevcut olan ilerleyici görme kaybı nedeniyle kliniğimize başvurdu. En iyi düzeltilmiş görme keskinliği sağ gözde 20/125 ve sol gözde 20/32 idi. Fundus muayenesinde arka kutupta yaygın ve şiddetli korioretinal atrofi beraberinde parlak intraretinal kristaller olduğu izlendi. FOF görüntülemesinde santral hipootofloresan alanları çevreleyen hiperotofloresan beneklenmeler sapta . . .ndı. Mikroperimetri ile santral 20’de sağ gözde absolu skotom bulundu. Sol gözde ise anjiografide izlenen sağlam kalmış olan fovea alanı ile örtüşen rölatif skotom alanı tespit edildi. Özellikle sağ gözde daha az olmak üzere MfERG’de santral 20’de amplitüdlerde belirgin baskılanma olduğu görüldü. BCD her ne kadar ilerleyici olan ve tedavisi bilinmeyen bir korioretinal hastalık olsa da retina fonksiyonunun değerlendirilmesi hastalığın şiddetinin ve evresinin anlaşılmasında yardımcı olmaktadır. Evaluation of central macular function by fundus autofluorescence (FAF), microperimetry and multifocal electroretinography (MfERG) in a case with Bietti crystalline dystrophy (BCD) is described. A 43-year-old woman presented with progressive visual loss in both eyes for the last 4 years. Best corrected visual acuity was 20/125 in the right eye and 20/32 in the left eye. Fundus examination revealed diffuse and profound chorioretinal atrophy at posterior pole along with glistening intraretinal crystals. FAF imaging showed central hypoautofluorescent areas encircled by hyperautofluorescent speckles. Microperimetry revealed an absolute scotoma in the right eye in central 20° . The relative scotoma in the left eye exactly demonstrated the remaining intact foveal zone as an area of reduced retinal sensitivity corresponding to angiography. MfERG in central 20° revealed significant suppression of amplitudes, particularly more reduced in the right eye. Although BCD is a progressive and untreatable chorioretinal disorder, retinal function evaluation offers a better understanding of the severity and the stage of the dystrophy Daha fazlası Daha az

Kelebek-şekilli patern distrofiye ikincil koroidal neovasküler membran: Fundus floresein anjiyografi ve otofloresans bulguları

Tatlıpınar, Sinan | Yenerel, Melda | Dinç, Umut Aslı | Görgün, Ebru | Alimgil, Levent

Article | 2010 | Retina-Vitreus18 ( 3 ) , pp.247 - 249

Retina pigment epitelinin patern distrofisi , farklı fenotipik görünümleri olan heterojen bir hastalık grubudur. Tipik formu kelebek-şekilli patern distrofidir. Bu çalışmada, sekonder koroid neovasküler membran gelişimi izlenen iki kelebek-şekilli patern distrofi olgusunun klinik özellikleri ve fundus otofloresans görüntüleme bulguları sunulmaktadır. Pattern dystrophies of retinal pigment epithelium are a heterogeneous group of disorders displaying different phenotypic manifestations. Typical form is the butterfly-shaped pattern dystrophy. Herein, clinical features and fundus autofluorescence findings of two patients with butterflys . . .haped pattern dystrophy with secondary choroidal neovascular membrane are presented Daha fazlası Daha az

Intralase femtosaniye lazer ve zyoptix XP mekanik keratom ile oluşturulan LASIK flep kalınlıklarının karşılaştırılması

Utine, Canan Aslı | Öncel, Banu | Altunsoy, Muhsin | Oral, Deniz | Küçümen, Raciha Beril | Çiftçi, Ferda

Article | 2011 | MN Oftalmoloji18 ( 4 ) , pp.215 - 220

Amaç: Intralase ve Zyoptix XP ile elde edilen LASIK flep kalınlıklarının karşılaştırılması. Gereç ve Yöntem: Çapraz karşılaştırmalı bu çalışmada miyopi ve miyopik astigmatizma için LASIK tedavisi gören hastalar çalışma kapsamına alınmıştır. 28 gözde Intralase femtosaniye lazer keratom ile 69 gözde ise Zyoptix mikrokeratom ile flep oluşturulmuştur. Flep kalınlıkları cerrahi sırasında ultrasonik pakimetre cihazı kullanılarak çıkartma yöntemi ile belirlenmiştir. Hedeflenen flep kalınlığı ile bu iki keratom ile elde edilen flep kalınlıkları karşılaştırılmıştır. Elde edilen flep kalınlığının cerrahi öncesi sferik eşdeğer refraksiyon, ult . . .rasonik merkezi kornea kalınlığı ölçümü ve merkezi keratometrik güç ile olan ilişkileri araştırılmıştır. Bulgular: Yüz yirmi ?m’lik flep hedeflendiğinde her iki keratomla hedeflenen flep kalınlığından daha ince flepler elde edildiği görüldü. Ortalama flep kalınlıkları Intralase grubunda 110,414,1 ?m (p0,002) iken Zyoptix XP grubunda 115,015,7?m (p0,01) olarak tespit edildi. Ancak her iki mikrokeratom ile elde edilen flep kalınlıkları arasında anlamlı fark yoktu (p0,19). Her iki keratomun hedeflenen flep kalınlığından sapma değerleri ile ortalama sferik eşdeğer, pakimetre veya keratometre parametreleri arasında anlamlı bir korelasyon tespit edilmedi (p0,05 hepsi için). Sonuç: Bu çalışmada IntraLase lazer ve Zyoptix XP mekanik keratom ile oluşturulan flep kalınlıkları arasında anlamlı bir fark tespit edilmedi. Her iki mikrokeratom ile hedeflenenden ince flepler oluşturuldu. Aim: To compare the thicknesses of LASIK flaps obtained with IntraLase and ZyopticXP. Material and Method: In this comparative cross-sectional study, patients who underwent LASIK for myopia and/or myopic astigmatism were enrolled. A total of 28 eyes were operated with the IntraLase femtosecond laser keratome, and 69 eyes with the Zyoptix XP mechanical microkeratome. Flap thicknesses were determined by subtraction method, using intraoperative ultrasonic pachymetry. The primary outcome measure was the obtained flap thickness with these keratomes and their relationship with the intended flap thickness. The secondary outcome measures were the correlations between the achieved flap thicknesses and preoperative spherical equivalent refraction, ultrasonic central pachymetry reading, and central corneal keratometric power. Results: When 120&#956;m flap was intended, both keratomes created thinner than intended flaps; mean obtained flap thicknesses were 110.4±14.1 &#956;m in the IntraLase group (p0.002) and 115.0±15.7&#956;m in the ZyopticXP group (p0.01). However, there was no significant difference between the mean flap thicknesses obtained with IntraLase and ZyopticXP (p0.19); and no correlation was observed between the deviation from intended thickness and mean spherical equivalent, pachymetry or keratometry, with both keratomes (p>0.05 for all). Conclusions: In this study, no relevant difference was found between the flap thicknesses obtained by IntraLase laser and ZyopticXP mechanical keratomes. Both keratomes resulted thinner flaps Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms