Filtreler
KİŞİSEL VERİLERİN İŞLENMESİ SURETİYLE KİŞİLİK HAKKI İHLÂLİNDE KAZANCIN DEVRİ TALEBİ

Vuraloğlu, Mehmet Oğuz

Article | 2018 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi15 ( 1 ) , pp.181 - 203

Bir mutlak hak niteliğinde olan ve konusunu başlıca bir şahsın adı, sağlığı,resmi, sesi, sırları gibi varlıkların teşkil ettiği ‘kişilik hakkı’nın ihlâli ileçeşitli görünümlerde karşılaşılabilir. Bunlardan biri de, hukuka aykırıolarak, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 3. maddesindetanımlandığı manasıyla ‘kişisel verilerin işlenmesi’dir. Bu çalışmada, kişiselverilerin işlenmesi suretiyle kişilik hakkının ihlâli hâlinde hakkı saldırıyauğrayan kimsenin MK m.25/f.III uyarınca, saldırı dolayısıyla elde edilmişolan kazancın, gerçek olmayan vekâletsiz iş görme hükümlerine görekendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma . . .hakkı olup olmadığıincelenecektir. Özellikle, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun ilgilikişinin haklarına dair düzenlemeleri mercek altına alınacak; kazancın devritalebine ilişkin mukayeseli hukuktaki düzenlemeler ve yeni yürürlüğe girenAB Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün ilgili hükmü de incelenerekdeğerlendirilecektir. Personal rights, which mainly consist of the name, health, picture, voice,secrets of a person and therefore have the notion of an absolute right, couldbe violated by several means. Illegally processing of personal data, accordingto the definition of the Article 3 of the Turkish Code of Personal Data Protection, is a type of such infringements. In this article, in case of violationof a personal right by processing personal data, the issue whether the injuredperson could claim handing over of profits gained by such violation, basedon non-genuine benevolent intervention according to Article 25(3) of theTurkish Civil Code, will be analysed. In particular, the relevant provisions ofthe Turkish Code of Personal Data Protection regarding the rights of theinjured person will be scrutinized and evaluated together with the analysis ofrules of comparative law and the EU General Data Protection Regulationwhich has just entered into force Daha fazlası Daha az

Çağdaş vergi sistemlerinde vergi denetimi

Üzeltürk, Hakan

Article | 2013 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi10 ( 2 ) , pp.40 - 64

İyi ve adil bir vergi sisteminin temel ihtiyaçlarından birisi de etkin bir denetim mekanizmasıdır. Denetim sisteminin etkinliği bazı hususlara bağlıdır. Bunlardan, İdare’nin bakış açısı, vergi kültürü, hukukun üstünlü- ğü, vergi adaleti ve vergi yargısı önemlidir. One of the basic needs of a good and fair tax system is an efficient control mechanism. In this context some aspects are quite important such as tax administration's perspective, tax culture, rule of law and tax justice and tax judgement.

ŞARTLARI OLUŞMADIĞI HALDE BELİRSİZ ALACAK DAVASI AÇILIRSA HÂKİM NASIL KARAR VERMELİDİR?

Budak, Ali Cem | Karademir, Dilek

Article | 2016 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi13 ( 1 ) , pp.130 - 142

Belirli/belirlenebilir alacaklar için belirsiz alacak davası açılırsa hâkimin nasıl karar vereceği konusunda Yargıtay kararlarında ve doktrinde çeşitli görüşler bulunmaktadır. Şartları oluşmadan belirsiz alacak davası açılması halinde hâkim davayı hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddetmek yerine, dava dilekçesindeki eksik unsurların tamamlanmasına ilişkin HMK m.119(1)(ğ), m.119(2) veya dava şartının tamamlanmasına ilişkin HMK m.115(2)'in uygulanması yoluna gidebilir. The issue that how the judge shall make a decision when unprescribed money claims are brought before courts for prescribed receivables is one of the controv . . .ersial issues in civil procedure law both among various Civil Chambers of Court of Cassation and among scholars. When an unprescribed money claim is brought before a court for a prescribed receivable, the judge should not directly dismiss the case but give the claimant a certain time to make his claim definite as per Articles 119(1)(ğ), 119(2) and/or 115(2) of Turkish Code of Civil Procedure Daha fazlası Daha az

7061 SAYILI KANUN İLE GETİRİLEN VERGİ DEĞİŞİKLİKLERİ

Üzeltürk, Hakan

Article | 2017 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi14 ( 1 ) , pp.149 - 171

http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TWpVNU1ETTJOZz09 https://hdl.handle.net/20.500.11831/4596

KONŞİMENTODA VE ÇARTER SÖZLEŞMELERİNDE BULUNAN TAHKİM ŞARTININ YÜK İLGİLİLERİNE ETKİSİ

İlhan, Hüseyin Afşın

Article | 2016 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi13 ( 2 ) , pp.181 - 199

Bir tahkim sözleşmesinin taraflarının belirlenmesi her zaman kolay olmamakta, bazı hallerde tahkim sözleşmesine taraf olmayan üçüncü kişilere de tahkim sözleşmeleri teşmil edilebilmektedir. Deniz ticaretinde gerek kırkambar taşımalarında gerekse de çarter sözleşmelerinde kullanılan konşimentolarda tahkim şartına sıkça yer veriliyor olması ve konşimento ilgilerinin bazılarının taşıma sözleşmesine taraf olmaması, bu üçüncü kişilerin hukuki güvenliğini önemli ölçüde tehlikeye atabileceğinden ötürü, tahkim sözleşmesinin konşimento ilgililerine etkisi özel olarak bu çalışmada incelenmiştir. Determining the parties to an arbitration agree . . .ment is not always an easy task because there are cases in which arbitration agreements are extended to third parties. Arbitration clauses are widely used in bills of lading and charterparties and some of the concerned parties to the cargo are not a party to the contract of affreightment between the carrier and the shipper. The status of non-signatory concerned parties vis-à-vis the signatories is evaluated in this article Daha fazlası Daha az

6352 Sayılı ile kanun ile idari yargıda yargının etkinleştirilmesi ve yargılama sürecinin hızlandırılmasına yönelik yapılan değişikliklerin analizi

Tazegül, İsmail

Article | 2013 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi10 ( 1 ) , pp.133 - 150

Üçüncü yargı paketi olarak adlandırılan ve 05.07.2012 tarih 28344 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkin- leştirilmesi [...] Kanun’u ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanu- nu’nda yer alan bir çok madde de değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklik ile idari yargıda mevcut iş yükünün azaltılması, idari davaların daha kısa sü- rede ve etkin bir yargılama süreci ile sonuçlandırılması amaçlanmaktadır. Bununla birlikte aşağıda inceleyeceğimiz üzere yapılan yargısal değişiklik- ler idari yargıda beklenen reform çalışmasını karşılamaktan oldukça uzak kalmıştır. Yapılan çalışma incelendiğinde ele alınan bu d . . .eğişikliklerin kısa vadeli çözümler içeren, uygulamada var olan yargısal tutumların kanunlaş- tırılmasından öteye geçemeyen bir yargı paketi olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu değişiklik paketi idari yargının ihtiyaç duyduğu yapısal ve uzun vadeli düzenlemeler üretmeyen bir çalışma olarak doğmuştur. Bilin- diği üzere, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu günümüzde etkin ve anlamlı bir denetime imkân verecek normlara sahip değildir. İdarenin faa- liyetlerinin etkin ve objektif bir denetiminin yapılması ve nesnel sonuçlara ulaşılabilmesi için ülkemizde bu denetimin idari yargı makamları eliyle yapılıyor olması önemlidir ve önemsenmelidir. Ancak bu denetimin siste- minin anlamlı, kesin ve uygulama alanı bulan çözümler üretmesi, adaletin hızlı, güvenilir ve tarafsız bir şekilde işlemesi için günün şartlarına uygun ve çağdaş hukuk normları içeren bir usul yasasına ihtiyaç duyulmaktadır. Aşağıda yer alan çalışmada, sırasıyla yapılan değişiklikler incelenirken, bu değişikliklerin idari yargının mevcut yapısına olacak olumlu ve olumsuz etkileri de analiz edilmeye çalışılacaktır. Along with the Enhancing Judicial Services Law no. 6352, which is called the Third Judicial Pack, published in the Official Gazette dated 05.07.2012 and numbered 28344, Rules of Administrative Court Proce- dure has had many articles amended. The purpose of these amendments was to reduce the existing workload of Administrative Courts and to final- ize administrative cases rapidly and efficiently. However, as we shall state below, the legal changes made have been quite far from the reforms ex- pected. Once the changes are examined, it has been determined that the amendments included only short term remedies and legalized the current judicial attitudes. Therefore, this amendment package emerged as a work that does not encompass structural and long-term arrangements which can provide reforms needed within Administrative Courts. Rules of Adminis- trative Court Procedure currently does not have norms that might allow for an effective and a meaningful judicial review. However, in order to produce meaningful, precise, and applicable solutions and for fast, relia- ble, and impartial justice, a procedural law that comprises contemporary legal norms and that is suitable for prevailing conditions is needed for the judicial review system. In this study below, the positive and negative ef- fects of the amendments concerning Administrative Courts will be ana- lyzed while examining the changes respectively Daha fazlası Daha az

İsbat hukuku uygulamasında sıkça görülen ve davanın uzamasına ya da hükmün yanlış çıkmasına yol açabilen bazı yargılama usulü hataları

Umar, Bilge

Article | 2014 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi11 ( 1 ) , pp.1 - 6

Bu makalede isbat hukuku uygulamasında sıkça karşılaşılan birtakım yargılama usulü hatalarına yer verilmiştir. Özel hukuk dâvalarında görev alan hâkimler ve avukatların dikkatine sunmak üzere uygulamada sıkça görülen yargılama hataları irdelenmiş ve çeşitli örnekler verilmiştir. In this article, some frequent civil procedural mistakes seen in the application of the law of evidence were discussed. Certain adjudication mistakes frequently observed in law practice were scrutinized and some examples were given to the attention of law practitioners in the field of civil and commercial laws.

CİNSİYET GEÇİŞ SÜRECİNİN HUKUKİ VE TOPLUMSAL BOYUTU: HAKLAR ve İHLALLER

Özkan, Serhat

Article | 2017 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi14 ( 1 ) , pp.55 - 84

http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TWpVNU1ETXlNZz09 https://hdl.handle.net/20.500.11831/4611

SOKRATES'İN YARGILANMASI VE ATİNA DEMOKRASİSİ

Uygun, Oktay

Article | 2016 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi13 ( 1 ) , pp.85 - 112

Eski Yunan filozoflarından Sokrates (İ.Ö.470 - İ.Ö.399), fikirleri ve yaşam biçimiyle olduğu kadar, yargılanması ve ölümüyle de düşünce tarihinde eşsiz bir yere sahiptir. Atina'da İ.Ö.399'da yargılanarak ölüme mahkûm edilen Sokrates, savunmasında, sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez demişti. Devleti, tanrıyı, toplumu, bilgeliği, soyluluğu, adaleti... kısacası yaşamında karşına çıkan her kavramı ve olguyu sorgulayarak ifade özgürlüğünün en uç sınırlarında dolaşmayı görev edinen düşünür, bu tutumuyla çok sayıda insanın tepkisini çekmişti. Bu tepkilerin, aleyhinde dava açılmasında ve ölüm cezasına çarptırılmasında etkili olduğu ku . . .şkusuz. Ancak Atinalı yurttaşların onu yargılamalarının asıl nedeni, Sokrates'in her türlü dogmayı ve tabuyu sorgulamasından çok, o dönemdeki olağanüstü siyasal gelişmelerin yarattığı bir çılgınlık halidir. Bu ünlü dava, çoğu kez, Atina'da yaklaşık 200 yıl süren doğrudan demokrasi uygulamasının olumsuz taraflarını örneklendirmek için kullanılır: Adı demokrasi olsa da rejimin aslında despotizm olduğu, mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olmadığı, inanç özgürlüğü güvence altına alınmadığı için devletin vicdanlar üzerinde büyük bir baskı uyguladığı veya kimsenin ifade özgürlüğünden yararlanamadığı ileri sürülür. Bu makalenin konusu, Sokrates'in yargılanması sürecinin söz konusu iddialar çerçevesinde değerlendirilmesidir. Ancient Greek philosopher Socrates (470-399 BCE) has a unique place in the history of thought both in terms of his ideas and way of life, as well as his trial and death. Socrates upon his trial and death in 399 BCE stated in his defense that, the unexamined life is not worth living. By questioning the Government, God, society, knowledge, justice etc. basically every conceptions and facts that took place in his lifetime committed to wander in the most extreme limits of his times freedom of expression. With this attitude, many protested Socrates. There is no doubt that these protests were effective in bringing the case against him and the death sentence. However, the real reason of the Athenian public's judgment was rather than Socrates questioning all kinds of dogmatism and taboo but was because the extraordinary political developments in that period created a state of frenzy. This famous case is often used to illustrate the negative aspects of the direct democracy practice in Athens that lasted nearly 200 years. Although the regime is called democracy its actually despotism, the courts are not independent and impartial, the state has put a great deal of pressure on conscience because the freedom of belief is not guaranteed or that no one has benefited from the freedom of expression. The subject of this article is to evaluate the process of Socrates's trial in the context of allegations Daha fazlası Daha az

Anayasa mahkemesi'ne yapılan bireysel başvurularda süre aşımına ilişkin karar bilançosu

Üzeltürk, Sultan Tahmazoğlu

Article | 2014 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi11 ( 1 ) , pp.34 - 72

2010 Anayasa değişiklikleri ile kabul edilen bireysel başvuru 23.09.2012 tarihinden beri uygulanmaktadır. Anayasa Mahkemesinin bi- reysel başvuruyu kabul etmesinin usuli şartlarından biri olan süre prensip olarak başvuru yolları tüketildikten sonra 30 gündür. Anayasa Mahkemesi süre koşulunu başvurunun her aşamasında ve re’sen dikkate almaktadır. Anayasal ve yasal düzenlemelerde sürenin başlamasına ilişkin sorunlara yol açacak boşluklar bulunmaktadır. Bu sebeple her somut olay ve yol için Anayasa Mahkemesinin süre belirlemesi önem taşımaktadır. Bu çalışmada Anayasa Mahkemesinin kurala ilişkin olarak verdiği kararlar değerlendi- rilme . . .ktedir. The individual application adopted by 2010 Constitutional amend- ments has been implemented since 23rd of September 2012. The required procedural application period for the acceptance of individual applica- tions by the Turkish Constitutional Court is after exhaustion of remedies in principle 30 days. The application period requirements are taken into con- sideration, ex officio, at every stage of an individual application filed to the Constitutional Court. Concerning constitutional and legal provisions with respect to the commencement of the application period, there are some gaps which give rise to various problems. Therefore it is of im- portance for the Constitutional Court to determine the duration of the ap- plication period in each case separately. In this essay, some of the im- portant decisions of the Turkish Constitutional Court related to the proce- dural application period required for acceptance of individual applica- tions will be examined Daha fazlası Daha az

Göçmen kaçakçılığı suçu

Bayraktar, Köksal

Article | 2012 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi9 ( 2 ) , pp.57 - 74

Bu çalışmada 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun “Uluslararası Suçlar” başlıklı birinci kısmında yer alan “Göçmen Kaçakçılığı” suçu ayrıntı- lı bir şekilde incelenmiştir. Karşılaştırmalı hukuktaki durum ele alındıktan sonra hukukumuzda yürürlükte bulunan “Pasaport Kanunu”, “Yabancıların İkametleri ve Seyahatleri Hakkında Kanun”, “Köy Kanunu” gibi bazı özel kanunlar ile yaşanan bazı “kanunlar ihtilafı” sorunlarına değinilmiştir. Ardından TCK’da düzenlendiği şekliyle göçmen kaçakçılığı suçunun unsurla- rı incelenmiştir. In this study the crime of “Migrant Smuggling”, which is regu- lated under the first part of the & . . .#8220;International Crimes” of the Turkish Criminal Code Law No. 5237, has been elaborately examined. The study first does a comparative legal analysis, and then discusses issues of conflict of laws in regards to specific codes, such as “Passport Law”, ”Law on the Residence and Travelling of Foreigners” and “Village Law”. Subsequently, the elements of the crime of migrant smuggling are examined as they are provided in the Turkish Penal Code Daha fazlası Daha az

Anayasa mahkemesi'nin siyasi partiler yasası'nın 108.maddesi hakkında verdiği iptal kararının parti yasaklama rejimi üzerindeki etkileri

Akartürk, Ekrem Ali

Article | 2013 | Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi10 ( 2 ) , pp.65 - 77

Anayasa Mahkemesi, 8.12.2010 tarihinde Siyasi Partiler Yasası’nın 108. maddesini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. İptal edilen mad- deye göre kapatma davası açıldıktan sonra partinin kendini feshetmesi Anayasa Mahkemesinde açılmış bulunan kapatma davasının yürütülmesine ve kapatma kararı verilmesi durumunda doğacak hukuksal sonuçlara hük- medilmesine engel olmaz. Bu hükmün amacı, hakkında kapatma davası açılan bir partinin kapanma kararı alarak kapatma davasının olumsuz so- nuçlarından kaçınmasını önlemeye dönüktür. Parti kapatma davaları ana- yasal düzenin korunması ve temel hakların güvence altına alınması açısın- dan öne . . .mli bir işleve sahiptir. Anayasa’nın 69. maddesi açık bir şekilde, “Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.” hük- münü ihtiva ettiğine göre, hakkında kapatma davası açılmış bir partinin dava sürecinde kapanma kararı alması hem savcılık makamının kapatma davası açma yetkisini hem de bu davalara bakmakla görevlendirilmiş Ana- yasa Mahkemesi’nin yargılama faaliyetinde bulunmasını anlamsız ve ge- reksiz kılar. Sonuç olarak; SPY’nin 108. maddesinin iptali nedeniyle, ka- patma davası sürecinde kapanma kararı alan davalı parti açısından, Anaya- sa’daki yasak ve yaptırımlar (md.68 ve md.69) etkisiz hale gelmiştir. The Turkish Constitutional Court annulled Art. 108 of the Political Parties Act by finding it against the Constitution. According to the provi- sion which has been annulled, even if the political party has dissolved it- self, such dissolution is not an obstacle for the Constitution Court to pro- ceed and rule on the merits of the case. The aim of the mentioned Article is to prevent the political party to avoid negative effects of the dissolution ruling. The case of dissolution has a crucial role on the preservation of constitutional order and the assurance of fundamental rights. As Art. 69 of the Turkish Constitution expressly provides that “The dissolution of politi- cal parties shall be decided finally by the Constitutional Court after the filing of a suit by the office of the Chief Public Prosecutor of the High Court of Appeals”, the dissolution of the party by itself does not comply with the competence of the Chief Public Prosecutor of the High Court of Appeals and Constitutional Court concerning dissolution of parties. As a result of the annulment of Art. 108 Political Parties Act all the prohibi- tions and measures (Arts. 68 and 69) have become meaningless for the party which dissolves itself during the dissolution proceeding Daha fazlası Daha az

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms