Detaylı Arama

İptal
Bulunan: 15 Adet 0.001 sn
- Eklemek veya çıkarmak istediğiniz kriterleriniz için 'Dahil' / 'Hariç' seçeneğini kullanabilirsiniz. Sorgu satırları birbirine 'VE' bağlacı ile bağlıdır.
- İptal tuşuna basarak normal aramaya dönebilirsiniz.
Filtreler
Controlled ovarian hyperstimulation and repetead treatment failure in a patient of 45, X/46, XX

Yildirim, G. | Attar, Rukset | Akçin, O. | Fiçicioglu, C.

Article | 2010 | Turk Jinekoloji ve Obstetrik Dernegi Dergisi7 ( 2 ) , pp.149 - 152

It can be assumed a high incidence of chromosomal abnormality among the patients who underwent ICSI cycle after searching the current literature. The huge amount of these abnormalities consist of low grade mosaicism. Besides adequate follicular response, the rate of fertilization failure is high in these group. If pregnancy achieved, spontan abortion usually occurs. Oocyte donation can be most appropriate treatment choise in some selected patients.

45,X/46,XX karyotipli bir vakada kontrollü ovaryen hiperstimulasyon ve başarısız tedavi uygulamaları

Yıldırım, Gazi | Attar, Rukset | Akçin, Oya | Fıçıcıoğlu, Cem

Article | 2010 | Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Dergisi7 ( 2 ) , pp.149 - 152

Literatür tarandığında ICSI yapılacak olan bayanlarda kromozom anomali sıklığının arttığı söylenebilir. Bu düşük dereceli cinsiyet kromozomu bozukluklarının büyük bir kısmını düşük dereceli mozaisizmler oluşturur. 45,X/46,XX mozaisizmi olan bayanlarda yeterli oosit elde edilebilse bile bunlarda total fertilizasyon başarısızlığı ihtimali yükselir. Gebelik sağlananlarda ise spontan düşük riski artar. Seçilmiş hastalarda oosit donasyon programları uygun bir yaklaşım olabilir. It can be assumed a high incidence of chromosomal abnormality among the patients who underwent ICSI cycle after searching the current literature. The huge amount . . .of these abnormalities consist of low grade mosaicism. Besides adequate follicular response, the rate of fertilization failure is high in these group. If pregnancy achieved, spontan abortion usually occurs. Oocyte donation can be most appropriate treatment choise in some selected patients Daha fazlası Daha az

Pelvik endometriozisi olmayan asemptomatik bir hastanın sezaryen skarında endometriotik nodül

Yıldırım, Gazi | İnan, Yücel | Çomunoğlu, Nil | Attar, Rukset | Çetinkaya, Nilüfer | Yılmaz, Canan | Fıçıcıoğlu, Cem

Article | 2010 | Fırat Tıp Dergisi15 ( 3 ) , pp.152 - 154

Endometriozis tam olarak anlaşılamamış bir hastalıktır. Sıklıkla pelvik bölgede lökalizedir, fakat endometriozisin görüldüğü yerler, özellikle ekstragenital yerleşimli olanlarda, oldukça değişkendir. Bu durum tanıyı güçleştirir ve tedavinin gecikmesine neden olur. Zaman zaman ekstrapelvik yerleşimli endometriozise rastlanır. Biz burada, sezaryen skarında gelişen bir endometriyosiz vakası sunduk ve bu hastalığın fizyopatolojisine tekrar dikkat çekmek istedik. Endometriosis is still a poorly understood disease. Endometriosis is frequently seen within pelvic region. But, its presentation is highly variable, particularly in extragenital . . . sites, making diagnosis difficult and potentially delaying treatment. Sometimes extrapelvic endometriosis can be seen. We presented a cesarean scar endometriosis case and with this case report discussed pathophysiology of the disease Daha fazlası Daha az

Laparoskopik Doku Çıkarma Teknikleri

Yıldırım, Gazi | Eroğlu, Mustafa | Bostancı, M. Sühha | Kızılkale, Özge | Bakacak, Murat | Attar, Rukset | Fıçıcıoğlu, Cem

Article | 2013 | Zeynep Kamil Tıp Bülteni44 ( 3 ) , pp.140 - 145

Amaç: Laparoskopik olarak yapılabilen operasyonların çeşitliliği arttıkça yeni yeni sorunlar ortaya çıkmaktadır. Operasyonda alınan dokuların batın dışına küçük portlardan çıkarılması önemli bir sorun haline gelebilir. Uygun teknikleri uygun hastalara uygulayarak bu sorunu ortadan kaldırmak mümkündür. Burada bu tekniklerin hepsinden bahsedilecektir. Aim: Increasing the variety of laparoscopic operations arise new challenges. Removal of tissues out of the small ports from the abdomen may become a major problem. By applying appropriate techniques on the eligible patients are able to eliminate these problems. Here, all of these techniq . . .ues will be discussed Daha fazlası Daha az

Gebelik sırasında 50 gr glukoz tarama testi pozitif olan hastaların 100 gr oral glukoz tolerans testi sonuçlarının retrospektif olarak değerlendirilmesi

Yıldırım, Gazi | Yılmaz, Canan | Ersan, Fırat | Attar, Rukset | Somunkıran, Aslı | Yeşildağlar, Narter | Fıçıcıoğlu, D. Cem

Article | 2010 | Zeynep Kamil Tıp Bülteni41 ( 3 ) , pp.123 - 127

Amaç: Gestasyonel diabet (GDM) tanısı koymak için 1 saatlik 50 gr glukoz tarama testinde (Glucose Challenge Test-GCT) bir eşik değer belirlemek. Materyal ve Metod: Bu retrospektif çalışmaya glukoz tarama testi pozitif çıkan 95 gebe dahil edildi. Bu gruba 1 hafta sonra 100 gr oral glukoz tolerans testi (OGTT) uygulandı. Test sonucuna gore diabet tanısı alan ve almayan hastaların verileri üzerinde kıyaslama yapıldı. Bulgular: Bu 95 gebenin 58'inde (%61.1) OGTT sonucu da pozitif olarak geldi ve GDM tanısı aldılar. Sonucu pozitif olduğu halde OGTT tahlili normal olanların oranı ise %38.9 (37/95) idi. Normal gebelerin GCT değer ortalamas . . .ı 155.89.3 mg/dl, GDM grubunun ise 165.814.7 mg/dl idi (p0.001). GCT eşik değeri 140 mg/dl alındığında sensitivite %86 iken spesifisite %19 e düşmekte idi. Eşik değer 200 mg/dl olarak kabul edildiğinde ise sensitivite %5, spesifisite ise %100 idi. Sonuç: GDM tanısı sadece GCT deki tek bir eşik değer göre konulamaz. Günümüzde hala GDM tanısının iki basamaklı GCT ve OGTT ile yapılması en uygun program gibi görülmektedir. Objective: To determine a cut-off value on the 50 gr glucose challenge test (GCT) for the diagnosis of gestational diabetes mellitus (GDM). Materials and Methods: Ninety five pregnant patients whose 50 gr GCT are positive were included in this retrospective trial. OGTT was administered after one week to these patients. The findings were evaluated based on the test results. Results: Fifty eigth of ninety five patients (61.1%) patients got GDM diagnosis according to their OGTT results. Thirty seven of this ninety five (38.9%) patients were accepted as a normal based on OGTT results. In normal group , the mean of the GCT results was 155.8±9.3 mg/dl, in GDM group, the mean of the GCT results was 165.8±14.7 mg/dl (p0.001). If the level of 140 mg/dl was accepted as a cut-off value for the diagnosis of GDM, sensitivity was 86% and spesifity was 19%. But when the cut-off level increased to 200 mg/dl, sensitivity decreased to 5%, spesifity increased to 100%. Conclusion: Diagnosis of GDM cannot be made just only with a certain cut-off level on GCT. Currently, it looks that two step evaluation with GCT and OGTT is most suitable and acceptable way to determine GDM in pregnancy Daha fazlası Daha az

-Postmenapozal Nadir Görülen Bir Over Tümörü: Endometrioid Kistadenofibrom (Olgu Sunumu)

Bakacak, Murat | Kızılkale, Özge | Attar, Rukset | Yıldırım, Gazi | Bostancı, M. Sühha | Bağlam, Elif | Fıçıcıoğlu, Cem

Article | 2013 | Zeynep Kamil Tıp Bülteni44 ( 4 ) , pp.211 - 213

53 yaşında postmenapozal hastada tespit edilen sol overde kitle nedeniyle yapılan total abdominal histerektomi ve bilateral salpingoooferektomi sonrasında yapılan patolojik incelemede saptanan overin endometrioid adenofibromu olgusu sunulmuştur. 53-year-old postmenopausal patient underwent total abdominal hysterectomy and bilateral salpingo-oophorectomy because of a mass in the left ovary. Bilateral ovarian endometrioid adenofibroma was detected in the pathological examination was presented in this case report.

Rektus kası endometriozisi; Bir olgu sunumu

Attar, Rukset | Yıldırım, Gazi | İnan, Yücel | Fıçıcıoğlu, Cem | Ekşi, Baki | Akyüz, Ümit | Gökçe, Özcan

Article | 2010 | Zeynep Kamil Tıp Bülteni41 ( 4 ) , pp.199 - 202

Endometriozis endometriyal dokunun endometriyal kavite dışında gelişmesi olarak tanımlanır. Her nekadar yerleşim yeri pelvik bölge olarak sınırlanmış olsada sıklıkla üreme çağındaki kadınlarda gözde, böbreklerde, böbreküstü bezlerde, akciğerde, umbilikusda, merkezi sinir sisteminde, diyaframda, safra kesesinde, kalpde, karaciğerde, biseps kasında, kemikte, periferik sinirlerde ve ciltte de bulunabilir. Abdominal duvarda gelişen ektopik endometriosiz odakları genellikle jinekolojik cerrahi girişimler sırasında endometriyal hücrelerin karın ön duvarına implantasyonuyla oluşur. Biz burada sezaryenden 2 yıl sonra rektus kasında endometr . . .iyosiz gelişmiş 37 yaşında bir vakayı sunduk. Endometriosis defined as ectopic endometrial tissue existence. Mostly endometriosis localized to the pelvic region, however kidneys, surrenal glands, eye ball, lungs, umbilicus, central nervous system, diaphragm, gallbladder, hearth, bones, liver, biceps muscles, periferal nerves and skin could be possible suspicios sites for the developing endometriosis among the reproductive aged women. Abdominal wall endometriosis usually occurs after an abdominal surgical procedures. A 37 years old endometriosis case that its placed in the rectus abdominis muscle was presented in this text Daha fazlası Daha az

Servikal İntraepitelyal Neoplazi Tip II (CIN II) Tanısı Sonrası 10. Yılda Ortaya Çıkan Vulvar İntraepitelyal Neoplazi Tip II (VIN II) : Olgu Sunumu

Bostancı, M. Sühha | Eroğlu, Mustafa | Attar, Rukset | Kızılkale, Özge | Bakacak, Murat | Yıldırım, Gazi | Fıçıcıoğlu, Cem

Article | 2013 | Zeynep Kamil Tıp Bülteni44 ( 4 ) , pp.197 - 199

Vulvanın intraepitelyal neoplazileri (VIN) çoğunlukla vulvanın invaziv kanserinin öncül lezyonları olarak kabul edilmektedir. İnsan siğil virüsleri (HPV) kadın alt genital sisteminin prekanseröz lezyonları ile yakın ilişkilidir. HPV virüsleriyle enfekte olan hastalarda küratif tedavi yapılsa dahi, genital sistemin başka bir kısmında tekrar prekanseröz lezyonlar gelişebilir. Bizler de HPV tip 16 () CIN II nedeniyle total abdominal histerektomi olan bir hastada 10 yıl sonra genital kaşıntı şikayeti ile ortaya çıkan VIN II olgusunu bildirmekteyiz. Vulvar intraepitelial neoplasias (VIN) are usualy considered as precancerous lesions. Hum . . .an Papilloma Viruses (HPV) have closed relation with womens genitalia precancerous lesions. New precancerous lesions from adjacent tissues may appear even after curative therapy for HPV leisons. We present a VIN II case that she had hysterectomy 10 years ago for cervical intraepitelial neoplasia type II originated from HPV 16 infections Daha fazlası Daha az

31. Zeynep Kamil Jinekopatoloji Kongresi Poster Bildiriler P6 Manyetik Alanın Deneysel Rat Endometriozisi Üzerine Etkisi: Ön Sonuçlar

Bakacak, Murat | Bostanc, M. Suhha | Kızılkale, Özge | Yıldırım, Gazi | Attar, Rukset | Fıçıcıoğlu, Cem | Yılmaz, Bayram

Other | 2013 | Zeynep Kamil Tıp Bülteni44 ( 2 ) , pp.98 - 98

Fizyopatolojilc olarak gebelik hidronefrozunun değerlendirilmesi: Üç farklı yaklaşım

Yıldırım, Gazi | Çetinkaya, Nilüfer | Yencilek, Faruk | Attar, Rukset | İnan, Yücel | Yılmaz, Canan | Fıçıcıoğlu, Cem

Article | 2009 | Zeynep Kamil Tıp Bülteni40 ( 4 ) , pp.191 - 196

Ürolojik sorunlar gebeliğin birçok döneminde ortaya çıkabilir. Renalpelvisin fizyolojik dilatasyonu özellikle progesteron tesiriyle veya uterusun basısı nedeniyle özellikle de sağda belirgin olmak üzere görülen bir durumdur. Akut başlangıç gösteren hidronefroz ise özellikle taşa bağlı bir obstruksiyon veya ureteral darlıklar nedeniyle meydana gelebilir. Tedavi seçeneği hastalığın ortaya çıkış hızına, gebelik haftasına ve hastanın yakınmalarının şiddetine göre değişir. Burda üç farklı vaka ile gebelik hidronefrozuna üç farklı klinik yaklaşımı bildirdik. Urological disorders may complicate ongoing pregnancy at different time of consep . . .tion. Physiologic dilatation of the renal collecting systems and renal pelvis which causes mild hydronephrosis -occationally right sided- and ureteric dilatation at the same location are due to changed hormonal mileu -the effect of Progesteron- or via compression of pregnant right sided uterus. But acute onset renalpelviectazia is usually because of ureteric obstruction with renal calculi that occludes ureteric lumen or ureteric obstructions. Treatment options depends on the presentation of symptoms -acute or chronic-, gestational age and patient conditions. Here in our cases we presented three different approach to the hydronephrosis during in a pregnancy Daha fazlası Daha az

İleri Yaşta Pelvik Organ Prolapsusu (POP) Ve Stres Üriner İnkontinans(SUİ) Birlikteliğinde Gerçekleştirdiğimiz 8 Adet Le Fort Kolpoklezis ve Transobturatuar Tape (TOT) Operasyonlarımızın Retrospektif İncelenmesi

Kızılkale, Özge | Eroğlu, Mustafa | Yıldırım, Gazi | Bakacak, Murat | Bostancı, M. Sühha | Attar, Rukset | Fıçıcıoğlu, Cem

Article | 2013 | Zeynep Kamil Tıp Bülteni44 ( 4 ) , pp.186 - 189

Amaç: İleri yaşta, fiziksel kondisyonları düşük, anestezinin riskli olduğu POPSUİ tanılı hastalarda Le Fort Kolpokleizis TOT operasyonlarının etkili, postoperatif mortalite ve morbiditesi düşük, gerekirse lokal anestezi ile bile yapılabilecek güvenilir bir prosedür olduğunun gösterilmesi. Materyal Ve Metodlar: Son 3 yıl içinde Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine başvuran ve POPSUİ tanısıyla Le Fort Kolpoklezis TOT operasyonu yapılan 8 hastamız retrospektif incelendi. Bulgular: Kliniğimize başvuran bu hastaların ortalama yaşı 82,8 idi. Hepsinin muayenesinde ileri derecede pelvik organ prolapsusu . . .izlendi. Stres testte hepsinde idrar kaçağı mevcut idi. Hastalarımızın hiçbirinin aktif bir cinsel yaşamı ve cinsel yaşam beklentisi yoktu. Tüm hastalarımızda hipertansiyon, 3 hastamızda diyabet, 2 hastamızda geçirilmiş serebrovasküler hastalık hikayesi, 1 hastamızda KOAH ve 1 hastamızda da idiopatik akciğer ödemi mevcut idi. Tüm hastalar operasyon öncesi ilgili branşlar ve anesteziyoloji ile konsulte edildiler. Hastalarımızdan 3 tanesi sedasyonlokal, 3 tanesi genel, 2 tanesi de regional anestezi altında opere edildiler. Bütün hastalarımızın vajen ön ve arka duvarlarından dikdörtgen şekilli mukozalar çıkarıldı. Her iki yanda oluk bırakacak şekilde vajen ön ve arka duvarları birbiri üzerine sütüre edildi (Le Fort Kolpoklezis). Buna ilaveten hastalara TOT operasyonu da yapıldı. Peroperatif hastalarda herhangi bir problem yaşanmadı. Post operatif birinci günlerinde sondalar çıkarılarak rezidü idrar ölçüldü. Tüm hastalarda miktar 100 ccden azdı. Post operatif herhangi bir komplikasyon oluşmayan hastalar ortalama ikinci günlerinde taburcu edildiler. Operasyon sonrası altıncı aylarındaki muayenelerinde hiçbirinde SUİ saptanmadı. AIM: To show that Le fort colpocleisisTOT operations are effective, safe procedures with low mortality and morbidity which can be applied with local anesthesia in advanced aged patients with low physical conditions and high anesthesia risks.Patients And Methods: 8 patients visiting Yeditepe University Hospital Obstetrics and Gynecology Cllinic for POP and SUI and undergoing Le Fort ColpocleisisTOT operation in the last 3 years were included in the study. Results: The mean age of our patients was 82,8 years. All patients had advance pelvic organ prolapsus on examination. They also had urinary incontinans on stress test. Neither of the patients had active sexual life or sexual life expectance. All our patients had hypertension, 3 of them had diabetes, 2 had cerebrovascular accident history, 1 had COPD, and 1 had idiopathic pulmonary edema. They were all consulted with anesthesiology and other related disciplines preoperatively. Three of our patients received sedationlocal anesthesia, 3 had general anesthesia and 2 had regional anesthesia. Rectangular shaped mucosa was removed from anterior and posteror vaginal wall of all patients. The denude areas were sutured onto each other leaving grooves on lateral parts of vagina(Le Fort Colpoclesis). Also TOT operation was performed for each patient. No complication was encountered peri/postoperatively. Urinary catheters were removed on the first postoperative day and residual urine amounts were measured. Residual urine amount was less than 100 mls for each patient. Neither of our patients had postoprative complications and they were all discharged from the hospital on the second postoperative day. All our patients underwent repeat gynecologic examination and none of them had stress incontinance. Conclusion: Colpocleisis is a safe and efficient way of correcting POP in advanced age patients with no sexual life. The procedure has low postoperative mortality and morbidity. In the presence of SUI TOT is a safe,efficient and reliable procedure to be combined with Le Fort in a selected population of patients Daha fazlası Daha az

Prenatal tanısı konulan bir izole aberran sağ subklavian arter (ARSA) vakası ve literatürün tartışılması

Yıldırım, Gazi | Attar, Rukset | Çetinkaya, Nilüfer | Fıçıcıoğlu, Cem | Yeşildağlar, Narter

Article | 2009 | Zeynep Kamil Tıp Bülteni40 ( 3 ) , pp.135 - 137

Down sendromu, birçok belirteciyle prenatal dönemde tanısı konulabilen bir durumdur. Aberran sağ subklaviyen arter (ARSA) aortik arkusdan çıkan damarların bir anomalisidir ve Down sendromu taraması için bir belirteç olarak kullanabilirliği ileri sürülmüştür. Bir vaka ile bu durumu ve güncel literatürü tartıştık. Summary: Down syndrome is a condition can diagnosed prenatally. Aberrant right subclavian artery (ARSA) is an aortic arcus abnormality and proposed as a marker for the screening of Down syndrome. We presented a case report under the sight of the current literature.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.

creativecommons
Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Platforms