Filtreler
Filtreler
Bulunan: 1.174 Adet 0.002 sn
Koleksiyon [7]
Tam Metin [2]
Yazar [20]
Yayın Türü [7]
Konu Başlıkları [20]
Yayın Tarihi [20]
Dergi Adı [20]
Yayıncı [1]
Dil [5]
Yazar Departmanı [2]
Araştırmacılar
The development of nationalism in india

Dinçşahin, Şakir | Arslan, Melis

Article | 2013 | Yakın Doğu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi6 ( 2 ) , pp.228 - 250

Hindistan’da ortaya çıkan birbirinden farklı ve hatta birbirine rakip milliyetçilik hareketleri koloni yönetiminden bağımsızlık kazanmak amacıyla işbirliği yaparlar. Ancak bağımsızlık sonrası dönemde milliyetçilik hareketleri arasında rekabet işbirliğinin önüne geçer. Sonuç bölünme, ayrılma, pek çok insanın hayatına mal olan nüfus mübadelesi, otoriter yönetim, dinsel-ulusal elitler arasında siyasal ikileşme, siyasi suikastların iktidar devirme aracı olarak kullanılması ve büyük bir demokrasinin yaşaması için gerekli uzlaşının ortadan kalkması olur. This article illustrates that different and competing nationalist movements were able . . . to join forces for the purpose of achieving self-rule in India in the presence of an external hegemonic force (Britain) controlling politics. However, once independence was accomplished, these competing movements have traded self-rule for self-interest. The result has been secession, threats of secession, mass population exchange at great cost to human life, authoritarian rule, political bifurcation along religio-national nomenclatures, violent transfers of power through assassination, and a general absence of compromise necessary for the successful rule of a large democracy Daha fazlası Daha az

Development of group buying in Turkey: Shopping on daily deal websites

Erdem, Can | Demirağ, Aşkın

Article | 2015 | AJIT-e: Bilişim Teknolojileri Online Dergisi6 ( 18 ) , pp.39 - 56

Günlük fırsat siteleri, çok sayıda tüketicinin eşzamanlı ürün/hizmet alımlarında yüksek adetten kaynaklanan fiyatindirimi sağlaması prensibine dayalı grup satın alma kavramının uygulandığıen yeni iş modelidir.2008 yılında ABDde başlayıp dört yılda tüm dünyada yüzlercekopyası oluş an günlük indirim sitelerinin başarısı ilgili tüm tarafların kısa sürede sistemin faydalarını gördüğü gerçeğinde gizli. Bu çalışmanın amacı Türkiyede hizmet veren çevrimiçi günlük indirim sitelerini incelemek ve özellikle bazı değişkenlerin bu sitelerde a lışveriş yapan tüketicilerin satın alma niyetlerine etkisini araştırmaktır. 2014 yılında İstanbulda 400 . . . adet tüketiciningünlük indirim sitelerinde çevrimiçi alışveriş ile ilgili ile güdüleri, davranışları ve grup satın alma sistemi ile ilgili algıları ara ştırıldı. Araştırmanın sonuçları günlük fırsat sitelerini ziyaret ve etme ve bu sitelerde alışveriş yapma sıklığının tüketicilerin kendilerini akıllı müşteri olarak algılama, bu sitelere güvenme ve sadık kalma süreçlerinde anlamlı etkileri olduğu gösterdi. Daily deals or deal-of-the - day is a relatively new business model based on online group buying, a shopping strategy providing volume discounts on products and services. Starte d in the USA in 2008, the daily deals system has become so successful that in a period of four years hundreds of clone group buying web sites havedisseminatedacross the world mainly because all the involved parties in the system have enjoyed the benefits in a short period of time. The purpose of this paper is to analyze the online group buying system in Turkey, with an emphasis on the influence of some moderator variables on purchase intention of consumers when they shop on daily deal sites. The research wa s conducted with 400customersin Istanbul to shed a light on their motivations, behavior, and perception of the online buying system in 2014.The results indicated that on an overall basis the visit and shopping frequencies of the customer to the deal- of- the day web sites will have significant impact on their perceptions of feeling smart shoppers, having trust and being loyal to the visited web sites Daha fazlası Daha az

BİLGİSAYAR VE ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ ÖĞRETMENADAYLARININ BİLGİSAYAR ÖZ-YETERLİK ALGILARININÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Dikmen, Melih | Çağlar, Adil

Article | 2015 | İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi14 ( 28/2 Özel Ek ) , pp.231 - 249

Bu araştırmanın amacı, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmen (BÖTE) Adaylarının Bilgisayar öz-yeterlik algılarını incelemektir. Araştırmanın evrenini BÖTE öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi, İstanbul ilindeki 6 farklı Üniversitede öğrenim gören 352 BÖTE öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada verilerin toplanması amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu ve Aşkar ve Umay (2001) tarafından geliştirilen Bilgisayar Öz-yeterlik Algısı Ölçeği kullanılmıştır. Ölçeklerden elde edilen veriler istatistiksel yazılım programı kullanılarak analiz edilmiştir. Değerlendirmede tanımlayıcı is . . .tatistiksel metotlar (Sayı, Yüzde, Ortalama, Standart sapma) kullanılmıştır. The purpose of this research, Computer and Instructional Technology Teacher (CEIT) is to examine the candidates' computer self-efficacy. The universe of research constitutes BÖTE teachers. The sample of the study, University of Istanbul province in studying in 6 different forms BÖTE 352 teachers. The personal information form developed by the researchers for collecting the data in the study and love and Umay (2001) developed by Computer Self-Efficacy Scale were used. The data obtained from the scale were analyzed using statistical software. Descriptive statistical methods in the evaluation (Number, Percentage, mean, standard deviation) is used Daha fazlası Daha az

Job satisfaction, emotion regulation, stress relations and aging

Yahyagil, Mehmet | İkier, Simay

Article | 2009 | ÖNERİ8 ( 31 ) , pp.43 - 51

Özet: Bu çalışma, yaşa bağlı olarak işletme çalışanlarının duygu yönetimi, algılanan stres ve iş tatmini arasındaki ilişkiler ağındaki değişimi incelemektedir. Sayısal araştırma yöntemi yaklaşımı uygulanmış ve çalışanların iş tatmini, algıladıkları stres ve iş tatmin düzeyi ile duygu yönetim mekanizmalarının ölçümü için anket yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada İki farklı duygu yönetim stratejisi, yeniden değerlendirme (bilişsel sürecin düzenlenmesi) ve bastırma (davranışın düzenlemesi) dikkate alınmış, toplanan veriler yapısal eşitlik modeli ve klasik istatistiksel teknikler kullanılarak çözümlenmiştir. Duygu yönetim stratejileri, st . . .res düzeyinin azalması ve iş tatmininin artmasıyla bağıntılıdır. Yaşamda stres yaratan unsurların iş tatminini olumsuz etkilemesi, bu unsurların işle ilişkisi olmasını gerektirmemektedir. Yönetim tarzı, iş kontrolü ve iş yerine güven azlığı iş tatmin düzeyini büyük ölçüde etkilemektedir. Duygu yönetimi yaşlanma ile artmaktadır ve duygu yönetimi gençlerde değil sadece yaşlılarda iş tatmini ile bağlantılıdır. Abstract: This study aimed to investigate the relationship between emotion regulation, perceived global stress and job satisfaction by taking into account the changes due to aging. Survey method was used to collect data on measures of job satisfaction, emotion regulation, and stress. Two emotion regulation strategies, reappraisal (regulation of cognition) and suppression (regulation of the behavior) were considered. Data were analyzed by using structural equation modeling, and conventional statistical analysis. Findings show that emotion regulation is associated with decreased stress and increased job satisfaction, and stressors in life do not need to be work-related to decrease job satisfaction. Managerial style, job control, and job insecurity also highly influence job satisfaction. Emotion regulation increases in older age, and emotion regulation is associated with job satisfaction only in older, but not in younger adults Daha fazlası Daha az

LESTER D.LONGMAN PERSPEKTiFiNDEN, NEO-AVANGARD KONFORMiZM VE EĞLENCE

Özgür, Ferhat

Article | 2015 | Sanat Yazıları0 ( 33 ) , pp.309 - 326

Peter Bürger'in Avangard Sanat Kuramı adlı kitabında 'Neo-Avangard' olarak tanımladığı ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki sanat akımlarına karşılık gelen süreçte sanat, tarihsel avangardın tersine Amerikalı eleştirmen ve düşünür Lester.D.Longman'a göre kaygı verici bir noktaya geldi. Longman gerek Art Forum dergisinde yazdığı yazılarda gerekse diğer kitaplarında bu süreci eleştirel yönden ele alan tartışmalı görüşler ortaya attı. Bugünkü çağdaş sanat ortamındaki eğilimleri, neo-avangard sürecin bir devamı olarak düşünürsek, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki konformizm ve eğlence politikalarına Longman'ın tartışmalı görüşleri doğrult . . .usunda yeniden bakmak gerekiyor. Longman'a göre çağımızda neo-avangard sanatı anlayabilir ve onun nedenlerini tanımlayabiliriz ancak bu hiç bir zaman bugünkü sanatı tümden kabul edeceğimiz anlamına da gelmemelidir. Longman konformist süreçte sanatların kendi eksantrik aşırılıkları ve modaya eklemlenmeleri yüzünden ölmekte olduğuna inanmakta, aydın elitlerin sadece inanç ve umuttan değil aynı zamanda cesaretten de yoksun olduğunu vurgulayarak, günümüzün çağdaş sanat ortamında bir çoğumuzun yakındığı bir konformizm ve eğlence durumunun geçmişini kültürel politikalar çerçevesinde ele almaktadır. Following years of the World War Two, where innovative tendencies were described as 'Neo-Avant-garde' in the significant book entitled 'Avant-Garde Theory' by Peter Bürger, according to American theorist and critic Lester.D.Longman, art came to a very controversial point contrary to historical avant-garde practices. In his critial writings published both in Art Forum and other outstanding books, Longman has arguably spoken of these process. Considering today's art tendencies as subsequent practices to neo-avantgarde process it seems necessary to dwell upon again the issues of conformity in arts and entertainment in our current policies occurred after the World War Two within the perspective of Lester D.Longman's controversial opinions, for he negotiates the case of conformity and entertainment in contemporary art with respect to cultural policies. According to Longman although neo-avant garde art and its reasons can be wholly comprehended this does not mean that todays art should be excepted unconditionally. He believes that this conformist continuum of arts own eccentric extravaganza and its tendency to articulation to fashion are leading it to its own end. He continues, accusing the intellectual elite of lacking not only fate and hope but also courage, and investigates today's contemporary art scene, its past with respect to its conformist and entertainment milieu within the framework of cultural policies Daha fazlası Daha az

Postmodernizmin cadısı: Diamanda Galas

Tezgör, Hilmi

Article | 2010 | YEDİ: SANAT, TASARIM VE BİLİM DERGİSİ0 ( 4 ) , pp.79 - 84

Bu makalede, şov ile performans arasındaki, günümüzde iyice bulanıklaşan alanda sahiciliğiyle bir performans sanatçısı olarak öne çıkan Diamanda Galas’ın, müziğini edebiyat ve performans ile buluştururken politik tavrından da asla ödün vermeyişi üzerinde durulacaktır. Kendisi için “auteur” (yazar) nitelemesini tercih eden, üç buçuk oktavlık soprano Diamanda Galas, sesini kıyımlara uğrayanların, yurtlarından kovulan halkların, işkence görenlerin, ezilen kadınların, fahişelerin, toplumdan dışlanan eşcinsellerin, AIDS hastalarının yanında, onların lehine bir silah gibi kullanıyor; özgürlük kavramına vurgu yaparak bizzat direnişin ve ka . . .rşı koyuşun sesine dönüşüyor. Blues, gospel, caz, klasik müzik, folk, rembetiko ve rock etkili müziğinde ölüm, hastalık, kötülük, adaletsizlik gibi karanlık temaları daha çok kullanan Galas, Baudelaire, Artaud, Nerval, Pasolini, Genet, Poe, Celan, Adonis, Michaux, Vallejo gibi yazar ve şairlerin metinlerinden de yararlanıyor. Bu makale, günümüz sanatında başkaldırının en güçlü kadın seslerinden biri olan Diamanda Galas’ın özgünlüğünü ve önemini vurgulamayı amaçlamaktadır. This article will focus on Greek/American avant-garde artist Diamanda Galas and her uncompromising political attitude while her music meets performance and literature. While the boundaries between a show and a performance are blurring, Galas is also an important performance artist. Diamanda Galas has a voice range of three and a half octaves and she prefers the term ‘auteur’ for herself. She turns her great voice to a weapon for the sake of oppressed, expelled, tortured, externalized, ill-fated people, for the victims of holocausts, genocides and plagues and for the outsiders. She insists on the term ‘freedom’ and speaks, shouts and screams for their resistance. Her music, influenced by blues, gospel, jazz, classical music, folk, rembetiko and rock has its dark themes like death, illness, evil and injustice. It also uses texts by marginal writers, poets and artists like Baudelaire, Artaud, Nerval, Pasolini, Genet, Poe, Celan, Adonis, Michaux and Vallejo. This article aims to stres the originality and importance of Diamanda Galas, one of the strongest voices of revolt in today’s art Daha fazlası Daha az

KANUNLARIN KABUL EDİLMESİ İŞLEVİ AÇISINDAN YASAMA ORGANI*

Tahmazoğlu, Sultan Üzeltürk

Article | 2016 | Anayasa Hukuku Dergisi5 ( 9 ) , pp.13 - 54

Kurumdan ayrılma niyetini etkileyen unsurlar: İşe bağlılık ve kurumla özdeşleşme

Bulutlar, Füsun | Ünler, Ela Öz

Article | 2010 | İş Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi12 ( 2 ) , pp.75 - 88

Çalışmamızın amacı, işe bağlılık ve kurumla özdeşleşmenin kurumdan ayrılma niyeti üzerinde ne oranda farklı etkileri olduğunu araştırmaktır. Bunun yanında, kurumla özdeşleşmenin işe bağlılık ve kurumdan ayrılma niyeti arasındaki ilişkide şartlı değişken olarak rol alıp almadığını anlamaya çalışmaktır. Yapılan anket çalışmasına toplam 271 hizmet çalışanı katılmıştır. Araştırmanın sonucunda, kurumla özdeşleşmenin kurumdan ayrılma niyeti üzerindeki etkisinin işe bağlılığa göre daha yüksek olduğu bulunurken, özdeşleşmenin şartlı değişken olarak rol almadığı anlaşılmıştır. IThe aim of the study is to explore the difference between the ef . . .fects job involvement and organizational identification on intention to leave and to find out if organizational identification has any moderating effect on the relation between job involvement and intention to leave. 271 service employees were included to the survey administered for this purpose. According to our results, organizational identification has greater negative effect on intention to leave than job involvement. Additionally, organizational identification does not have any moderating role between job involvement and intention to leave Daha fazlası Daha az

Evaluation Of Demographic And Clinicopathological Characteristics Of Panreatic Adenocarcinoma Patients

Helvacı, Kaan | Üyetürk, Ümmügül | Sönmez, Özlem | Türker, İbrahim | Yalçıntaş, Ülkü Arslan

Article | 2016 | ACTA ONCOLOGICA TURCICA49 ( 2 ) , pp.91 - 101

AMAÇ: Pankreas kanserleri hastalarının tanı anında sadece %15-20'si cerrahi olarak çıkarılabilir aşamada olup %52'sinde yaygın hastalık %26'sında bölgesel yayılım mevcuttur (1). Pankreas kanserinin bir yıllık genel sağ kalım oranı %26, beş yıllık ise % 6'dır (2). Bu çalışmanın amacı Türkiye'de merkezi bir bölgede bulunan ve referans merkez olarak kabul edilen Ankara Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi'ne başvuran pankreas adenokanserli hastaların klinikopatolojik özelliklerinin incelenmesidir. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışma için Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 2007-2011 tarihleri arasında izlenmiş 121 erkek ve 72 kadında . . .n oluşan toplam 193 pankreas adenokanseri hastası retrospektif olarak tarandı. BULGULAR: Hastaların 26'sına (%13,5) küratif rezeksiyon uygulanmıştı, 54 hasta (%28) lokal ileri çıkarılamaz, 113 hasta ise (%58,5) metastatik evredeydi. Tüm grup için (n193) ortanca sağ kalım süresi 6 ay olarak bulundu. Yaşın, ortanca yaş olan 61 den büyük olması, ECOG performans durumunun 3 ve üzerinde değer olması, başlangıçta kilo kaybı olması, başlangıçta karın ağrısı olması, tümör gradının yüksek olması, tümörün lokal ileri veya metastatik olması, başlangıç metastaz bölgesinin periton veya karaciğer dışı olması, başlangıçta çoklu metastaza sahip olunması sağ kalıma anlamlı olumsuz yönde etkilemekteydi. Küratif opere edilen hastalar dışlanarak çıkarılamaz ve metastatik hastalar için bakılan CA19-9 değerinin ortanca değer olan 616'nın üzerinde olması kötü sağ kalım ile ilişkili idi (p0,021). Metastatik aşamada kemoterapi almış olmak en iyi destek tedavisine bariz olarak üstündü. Ortanca sağ kalım kemoterapi almayan kol için 1 ay (0,2-1,7) iken almış olan kolda 7 (4,7-9,3) ay idi (p0,0001). Lokal ileri çıkarılamaz grupta ise bu fark gösterilemedi. SONUÇ: Hastaların klinik ve demografik incelenmesi neticesinde daha önceden yapılmış çalışmalarla genellikle benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Hastalardaki ortanca yaşın dünya ortancasına göre düşük olması, Türkiye'de sigaraya başlama yaşının daha erken olması ile ilişkili olabileceğini akla getirmektedir. Tedavi kararı verirken yaş durumundan çok performans durumuna ve evresine göre karar vermek akıllıca olacaktır. OBJECTIVE: In patients with pancreatic cancer twenty-six percent are locally advanced, 52% are metastatic and only 2015% are surgically removable at the time of diagnosis (1). One-year overall survival rate of pancreatic cancer is 26% while 5 year overall survival rate is only 6% (2) The aim of this study is to analyze the clinicopathological features of the pancreatic adenocarcinoma patients who admitted to the Ankara Oncology Training and Research hospital. METHODS: Total 193 pancreatic adenocarcinoma patients, including 72 women and 121 men, who were followed in Ankara Oncology Training and Research Hospital between dates 2007-2011, were evaluated retrospectively. RESULTS: Twenty-six of the patients (13,5%) had undergone curative resection, 54 patients (28%) with locally advanced disease were unresectable, while 113 patients (58,5%) had metastatic disease. For the entire group (n193), median survival time was 6 months. Older age (more than median "61"), low performance status (ECOG>3), weight loss or abdominal pain on admission, high grade tumor, locally advanced or metastatic disease, metastasis other than peritonea or liver, multiple metastases at the time of diagnosis were the parameters which significantly affect survival negatively. After excluding the curatively operated patients, high levels of Ca 19-9 (higher than median value:616) were associated with poor survival in patients with locally advanced or metastatic disease (p0,021). Chemotherapy was significantly superior to best supportive care in the metastatic disease. Median overall survival in patients treated with chemotherapy versus best supportive care was 7 months (4,7 to 9,3) and 1 month (0,2 to 1,7) respectively (p<0,0001). There was no significant difference in overall survival with chemotherapy versus best supportive care in locally advanced unresectable group. CONCLUSION: As a result of demographic and clinical examination of patients, we generally reached similar conclusions with previous studies. Low median age of the disease may be associated with an earlier age of onset of smoking in Turkey. It would be wise to consider performance status and stage of the disease rather than the age of the patient while making treatment decisions Daha fazlası Daha az

PİYASALAR ARASI DİNAMİKLER: HİSSE SENEDİ, TAHVİL, DÖVİZ VE EMTİA PİYASALARI ARASINDAKİ ETKİLEŞİM VE NEDENSELLİK İLİŞKİLERİ

Aytekin, Sevgi | Dube, Sema

Article | 2016 | Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi (elektronik)15 ( 59 ) , pp.1311 - 1326

Literatürde aylık veri kullanan bir çok çalışmanın Borsa İstanbul 100 endeksi, gösterge faizi, döviz kuru ve altın arasındaki ilişkilerle ilgili çelişkili sonuçlara ulaştığı görülmektedir. Bu çalışmada söz konusu değişkenler arasındaki etkileşimleri piyasaların dinamik karakteristiklerini daha iyi kapsayan günlük verilerle inceledik. Borsa İstanbul 100 endeksi yerine uluslararası piyasalarda daha çok takip edilen ve işlem gören Borsa İstanbul 30 endeksi beraberinde daha detaylı nedensellik analizleri uyguladık. Buna ek olarak, kriz dönemlerinde piyasalar arasında etkileşimlerin farklılaşabileceği nedeniyle, örneklem periyodumuzu son . . . küresel kriz dönemine, 2007-2012 yılları arasına kısıtladık. Çalışmamızdan elde edilen sonuçlar değişkenler arasında uzun vadeli ilişki olmadığını, fakat, etki-tepki ve nedensellik analizlerinin kısa vadeli dinamiklerin varlığına işaret ettiğini göstermektedir. Ayrıca, gelişmekte olan başka bir piyasa örneği olarak ve sonuçlarımızı karşılaştırmak üzere Hindistan hisse senedi piyasasını da inceledik. Several studies, using monthly data, find conflicting results for the relationships between BIST-100, benchmark rate, foreign exchange rate and gold data. We examine the relationship between these variables using daily data which may better capture dynamic characteristics of markets. We use BIST-30 which is more traded internationally, and use more detailed causality tests. We also restrict our study to the period around the global crisis 2007 - 2012 since intramarket dynamics may change characteristics during crisis periods. We find no long-term relationships but shortterm dynamics are shown to exist based on impulse response and causality tests. We also examine the Indian stock market as another example of emerging markets for comparison Daha fazlası Daha az

Yapı ürünlerinde teknolojik yeniliklerin benimsenmesinde bilgi edinme süreci için model önerisi

Ercoşkun, Pelin Karaçar | Avlar, Erkan

Other | 2010 | Megaron5 ( 1 ) , pp.33 - 42

Yapı teknolojisinde yeniliklerin benimsenmesi, ürünlerin geliş- tirilmesinde ve yapı üretiminde önemlidir. Teknolojik yenilikler ile ortaya çıkan yapı ürünlerinin benimsenmesinde kullanılan sezgisel, sınama ve yanılmaya dayalı yaklaşımlarda tek bir nok- taya odaklanılması, yeni ürünlerin seçiminde doğru belirleme yapma olanağını azaltmaktadır. Yeniliklerin benimsenmesin- de ilk önemli süreç, bilgi edinme sürecidir. Yeniliklerin benim- senmesinde yer alan bilgi edinme sürecinde eksikliklerin oluş- ması durumunda doğru bilgiye ulaşmak oldukça zordur. Doğ- ru bilgi ile tasarım ve uygulama süreçlerine başlanmaması du- rumunda, malzemele . . .rin yanlış seçimi ile birlikte projeyi eko- nomik açıdan olumsuz etkileyen malzeme, zaman ve işçilik ka- yıpları oluşabilmektedir. Ayrıca, bu ortamda yapının perfor- mans koşulları etkilenmekte, buna bağlı olarak yapının hizmet ömrü kısalmakta, çevre ile olan etkileşimi zarar görmekte ve bunun sonucunda kullanıcılar açısından olumsuz sonuçlar do- ğuran koşullar ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bilgi edinme sü- reci, yapı ürünlerinde teknolojik yeniliklerin benimsenmesin- de ilk önemli süreç olarak ele alınmalıdır. Aynı zamanda, siste- matik olarak doğru bilgiye ulaşmak için bilgi edinme sürecinde yer alan aşamaların doğru şekilde kurgulanması gerekmekte- dir. IDEF0 süreç modelleme tekniği kullanılarak geliştirilen mo- del, iletişim, ağ oluşturma, bilginin değerlendirilmesi ve bilgi ölçeğinin belirlenmesi aşamalarından oluşmaktadır. Geliştiri- len model ile, yapı ürünlerinin geliştirilmesi sürecinde yenilikçi yaklaşımlar için doğru bilgi setinden faydalanmasın sağlamaya yönelik sistematik bir öneri ortaya konmuştur. The adoption of innovation in construction technology is impor- tant for product development and for the construction of build- ings. Making use of technologically innovative construction products by focusing on a single point based on a heuristic, trial and error method reduces the possibility of making an accurate determination of the value of these innovations. Obtaining ac- curate information is difficult if deficiencies occur during infor- mation capture. These deficiencies may lead to the selection of unsuitable materials and can cause delays, loss of workers and material thus affecting economic strength. These incidents may be relevant to design, construction or problems in the informa- tion capture processes. The performance of the building is also affected and accordingly the building&#8217;s service life is shortened. The interaction of the building with the environment becomes un- healthy with building users experiencing negative effects. There- fore, the information process should be considered the first vital step in the adoption of technological innovations in construction products. Consequently, the logic behind the information capture process should be systematic and concrete, and phases correctly built in order to systematically obtain accurate and pertinent information. The developed model consists of Communication, Networking, Information Assessment and Determination of Scale of the information phases. The IDEF0 modeling technique was used in the formation of these stages. A systematic approach has been established for the development of construction and build- ing products which enables users to obtain the right information while allowing innovation throughout all phases of the process Daha fazlası Daha az

Turkey’s Unique Energy Corridor Role at the Center of Eurasia in the 21st Century

Kısacık, Sina | Kaya, Furkan

Article | 2017 | Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi5 ( Özel sayı ) , pp.93 - 105

Bu makalenin amacı, Türkiye'nin 21. yüzyılda Avrasya'nın merkezindeki eşsiz enerji koridoru rolünün incelenmesidir. Petrolün ve doğalgazın, endüstrinin yanı sıra diğer alanlarda da kullanılmaya başlanmasıyla birlikte, bu kaynakların çıkartılması, işlenmesi ve taşınması, tedarikçiler ve bunları talep edenler arasında önemli bir konu haline gelmiştir. Avrasya'da, kıtanın doğusu petrol ve doğalgaz bakımından zengin olmasına rağmen, kıtanın batısında önemli miktarda hidrokarbon rezervleri bulunmamaktadır. Enerji güvenliği perspektifi bağlamında, hem tüketiciler hem de talep edenler, hidrokarbon kaynaklarının kesintisiz taşınmasını öncel . . .emektedirler. Bu durum, transit ülkelerin varlığını zorunlu kılmaktadır. Günümüzde yeni dünya düzeni, bölgesel istikrarsızlıklar temelinde şekillenmektedir. Buna ilaveten kıtanın çekim merkezi de değişmektedir. Türkiye bir enerji koridoru olarak bu gelişmelerin ve kıtanın merkezindedir. Nihayetinde, mevcut ve proje halindeki petrol ve doğalgaz boru hattı projeleri, hem Türkiye hem de enerji tedarikçisi ve talep eden ülkeler için faydalı olacaktır This paper aims to examine Turkey’s sui generis energy role at the center of Eurasia in the 21st century. With the start of using oil and natural gas in the industry and also elsewhere, drilling, processing and transporting these resources have become an important issue between demanders and suppliers. In Eurasia, although eastern part of the continent is rich in terms of oil and gas, western part of the continent lacks significant volume of hydrocarbons. In terms of energy security perspective, both producers and demanders prioritize the uninterrupted transportation of hydrocarbons. This situation necessitates the presence of transit countries. Nowadays, the new world order has been shaping in the perspective of regional instabilities. In addition, center of gravity of the continent has been changing. Turkey is at the center of these developments and continent as an energy corridor. Hence, the existing and projected oil and natural gas pipeline projects will be beneficial for either Turkey or energy supplier/demander countrie Daha fazlası Daha az


6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.


Bu site altında yer alan tüm kaynaklar Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.