Yerel ve küresel ölçekteki güncel siyasal ve toplumsal gelişmelere bakıldığında, yeni siyasi hareketlerin ve düşünce kalıplarının ön plana çıktığı görülmektedir. Kimi kavramların ötesine geçildiği bu dönemde, risk toplumu kavramının da güncelliğini koruduğunu ve sınırlarını genişlettiğini gözlemlemekteyiz. Küresel gelişmelerin yerel değişimleri tetiklediği diğer yandan da ülkelerin giderek içine kapandığı ve muhafazakârlaştığı bu dönemde, seçime katılan liderlerin söylemlerinde ve oy verme davranışlarında da değişimler görüldüğü tespit edilmektedir. Bu makale, 2015-2016 itibarıyla Avrupa’da gerçekleşen terör saldırılarından başlayar . . .ak, İngiltere’nin AB referandumu ve Amerikan başkanlık seçimi sonuçlarına değinerek, risk toplumunun gelişimini, aşırı sağ siyasi eğilimlerin ve liderlerin güç kazanmasını gerçek-sonrası (post-truth) ve popülizm kavramları ile değerlendirmeyi hedeflemektedir
New political movements and ideological patterns become more and more frequent regarding to the contemporary political and social transformations on local and global contexts. Referring mostly to the post concepts, we can observe the actuality and development of risk society in global level. On one hand, global developments have a considerable impact on local changes and on the other hand, countries become more and more introverted and conservative that influences the transformation of the leader’s discourse and electoral behavior. This article aims to analyze the development of risk society, extreme right political tendencies and political volatility in international politics starting with terrorist attacks in Europe until 2015-2016; Brexit decision of England; presidential election results in United-States. Our analysis will be based on the following concepts of risk society, post-truth and populism
Daha fazlası
Daha az
Bu çalışmanın amacı il bazında gelir eşitsizli ve iller arasında mekânsal otokorelasyonu, zengin ve fakir illerin dağılımının tesadüfi ya da bir şablon takip edip etmediğini incelemektir. Gini sonuçları incelenen dönem boyunca artış göstermektedir ki bu da gelir eşitsizliğinin artığına işarettir. Gini ile illerin nüfuslarının da dikkate alındığı Ağırlıklı Gini sonuçları kıyaslandığında gelir eşitsizliğinin daha da arttığı görülmektedir. Mekânsal otokorelasyon sonuçları iller arasında kayda değer seviyede otokorelasyon olduğunu ortaya koymaktadır. Fakir (zengin) iller çoğunluklar diğer fakir (zengin) iller ile çevrelenmiştir. Bir diğ . . .er önemli sonuç ise, batılı zengin iller ile doğudaki fakir iller arasında çizilebilecek farazi bir sınırın olduğu ve bu sınırın zaman içerisinde daha batıya kaydığıdır. Bu durum ülkedeki zenginliğin zaman içerisinde battı illerinde konsantre olduğu şeklinde yorumlanabilir.
The aim of this paper is to investigate provincial income inequality, the degree of spatial autocorrelation between provinces in Turkey and to determine whether low and high income provinces are randomly distributed or not. Gini Results indicate that coefficients are increasing throughout the period, and regional income inequality is increasing over time. The difference between the Weighted and Unweighted Gini coefficients reveals that the level of inequality further increases when population shares of provinces are taken into consideration. Spatial autocorrelation results indicate that there is a strong spatial autocorrelation between provinces. Low (high) income provinces are mostly surrounded by low (high) income provinces. Results also indicate a tentative border between the high income west and poor income east provinces. This border moves even further west throughout the period under question. This fact may be interpreted as further concentration of richness at the western province
Daha fazlası
Daha az
Bu makalede, Türkiye perspektifinde alkollü içecekler üzerine salınan özel tüketim vergilerinin sosyal maliyetleri azaltıcı etkilerinin bireysel tutumlar yönünden analizi yapılacak ve ortaya çıkan sonuçlar eğitim, gelir ve medeni hal değişkenleri göz önünde bulundurularak değerlendirilecektir.
In this article, in terms of education, income and marital status variable from the perspective of the Turkey the social costs mitigating effects of spirits sale taxes which imposed on the individual attitudes will be analyzed.
Bu makale, yapısal kırılmaların mevcudiyetinde gelişmekte olan piyasalardaki ekonomik büyüme, finansal gelişme ve ticaret açıklığı arasındaki eşbütünleşme ilişkilerini incelemektedir. Ampirik analiz, 1995-2013 için, 21 gelişmekte olan ülkeyi üç aylık dönemler bazında kapsar. Makale, kullanılan değişkenlerin belirliyici bileşenlerindeki yapısal değişiklikleri test etmektedir. Bu çalışmada, tahmini büyüme denklemindeki yapısal kırılmaların varlığını değerlendirmek ve modelin parametrelerini incelemek için son ekonometrik teknikler uygulanmıştır. Seriler arasındaki uzun vadeli ilişkilerin varlığı bir, iki ve bilinmeyen harekete izin ve . . .ren üç alternatif eşbütünleşme tekniği ile incelendi. Makalenin ampirik sonuçları, ticaret açıklığının ekonomik büyüme üzerine etkisinin yapısal kırılmalar dikkate alındığında finansal kalkınmanın etkisine kıyasla daha güçlü olduğunu göstermektedir.
This paper examines the cointegration relationships between economic growth, financial development and trade openness in emerging markets in the presence of structural breaks. The empirical analysis includes 21 emerging countries for 1995-2013, on a quarterly basis. The paper tests for structural changes in the deterministic components of variables in use. Recent econometric techniques are applied in this study to evaluate the presence of structural breaks in the estimated growth equation and to examine the parameters of the model. Existence of the long-run relationships between the series were examined by three alternative cointegration techniques that allow for one, two and unknown number of shifts. The empirical results of the paper indicate a stronger effect of trade openness on economic growth compared to the financial development impact when structural breaks are considered
Daha fazlası
Daha az
23 Aralık 1954 yılında gerçekleştirilen canlı donörden ilk başarılı organ naklinin ardından tam 61 yıl geçti. Daha önce ihtimal bile verilmeyen bir tedavi yöntemi, günümüzde on binlerce hastaya umut sağlamaya başladı. Organ nakilleri henüz arzu edilen düzeylerde değil. Sorunun hukuksal ve teknik altyapısında önemli ilerlemeler sağlanmasına karşın; bireylerin bu konudaki eksik bilgileri veya taraflı yaklaşımları, çözüm arayışlarını gittikçe zorlaştırıyor. Bu nedenle, her yıl binlerce insan umuduna ulaşmak için sıra beklerken hayatlarını kaybediyorlar. Diğer yandan her yıl talep edilenden daha fazla organ toprak altına gönderiliyor (B . . .arnett vd., 1993: 669). İnsan hayatını kurtarmada çığır açılmasını sağlayan organ nakli teknolojisi bir anlamda kendi başarısının kurbanı haline gelmiştir (Gabel, 2003: 1245). Türk iktisat literatüründe organ bağışı ve nakli konularının yeteri kadar incelenmediği tespit edilmiştir. Makalenin temel amacı bu alandaki boşluğu gidermek ve organ tedariki ile nakli konusunda dünyada ve Türkiye'de görülen sorunları analiz edip, uygun politika önermelerinde bulunmaktır.
It has been 61 years after the first successful human organ transplant from a live donor in December 23rd 1954. A treatment method which was not even considered before, now become a hope for thousands of patients. Organ transplantations are still not at desired level. Even though there has been a great progress in legal and technical infrastructure of the problem, individuals' lack of knowledge and biased approach the subject matter makes it harder to find a solution. For this reason, thousands of individuals are losing their lives on the waiting lists while waiting for a hope. According to Barnett et.al., (1993: 669), every year more organs are buried under ground than demanded. Organ transplantation which happens to be a breakthrough technology in saving human lives now became a victim of its own success (Gabel, 2003: 1245). It has been found that in Turkish economics literature organ donation and transplantation topics are not investigated enough. The main purpose of this study is to fill the gap in this area while analyzing problems which we came across in Turkey and around the world and recommend appropriate policy changes
Daha fazlası
Daha az
...
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.