“20. Yüzyıl Sürrealizm ve Soyut Ekspresyonizm Sanat Akımlarında Otomatizmin Gelişimi” konulu tez başlığında; yirminci yüzyılda yaşanan savaşların ve sanayi devrimlerinin, insan psikolojisine olan etkileri ve bu etkilerin dışavurum süreci araştırılmaktadır. Araştırma konusunun ruh bilimsel bir özü barındırması nedeniyle psikanalist tekniklerden yararlanılarak özünde soyut olan bir kavram, eserler üzerinden somutlaştırılmıştır. Sanatçılar, psişik bir kavram olan otomatizma sayesinde bilinç altını serbest çağrışım öncülüğünde açığa çıkarmışlarıdır. Sürrealizm ve Soyut Ekspresyonizm akımına mensup ...Daha fazlası
Yaradılıştan itibaren insan yaşamında dış dünyayla kurulan iletişimin girizgâhı yüzdür. İnsan ruhuna dair ilk izlenimler, hatıralar, sırlar ve elbette ruh yüzün görünüşleri arasında bir yere gizlenmiştir. Sanatçıların ilk evvela anatomik olarak kurcalayıp, çözmeye çalıştığı beden ve yüz sonraları artık ifadenin temsil biçiminin bir enstrümanı haline gelmiştir. Bu tezin konusu, ekspresyonist dönem tezahürü üzerinden Otoportreyi ele almaktadır. Dönemsel gelişim tarihsel aşamalar bazı başat örneklerle incelenmiştir. Ekspresyonist tavır üzerinden yüzün serüvenine genel bir değerlendirme amaçlanmış ...Daha fazlası
20. yy da plastik sanatlarda, rastlantı faktörünün kullanımının önemli bir yeri vardır. Dünya savaşlarından sonra, belirsizlik düşüncesinin sebep olduğu ruhsal çöküntü ile, sanatçılar anlam arayışına girmişlerdir. Geleneksel sanat kurallarını reddeden Dada sanatçıları, rastlantısal ve deneysel eserler üretmeye başlamışlardır. Modernizm ile birlikte sanatçılar, özgür fırça darbeleri ile kalıplardan uzaklaşmış, sanat eserlerinde hazır nesne kullanımı ortaya çıkmış ve çeşitli buluntu nesneleri bir araya getirerek özgün eserler üretmişlerdir. Bilimdeki gelişmelerin de etkisi ile rastlantı faktörün ...Daha fazlası
Bu tez felsefi olarak bir çok filozofun üzerine tartıştığı organizma-makine karşıtlığı ve benzerliği hakkındaki araştırmalar ışığında sibernetiğin ve sibernetik sanatın aynı konuyu nasıl ele aldığını incelemektedir. Descartes ve Aristotales gibi ilk çağ düşünürlerinin makinelere birer ruh atadığı kartezyen düşüncenin zaman içersinde Immanuel Kant, Georges Cangulheim ve Gilbert Simondon gibi düşünürlerce tekrar gündeme gelmesiyle makineler ve organizma arasındaki ilişki tarihsel, sosyolojik ve ontolojik olarak tekrardan sorgulanır. Norbert Weiner’ın temellerini attığı sibernetik bu tartışmaları ...Daha fazlası
Hakikatin önemsizleştiği post-truth dönemde insanlık bir simülasyon çağı yaşamaktadır. Zaman ve mekân algısı değişmiş, görüntülerden oluşan sanal bir imgelem dünyası söz konusu olmuştur. Artık her şey sayılardan oluşan bir veridir. Her türlü hakikat her an değişebilir durumdadır. Bu dönemde sanal medya kullanıcıları herhangi bir alandaki yeterliliklerine bakılmaksızın ‘her şey’ olabilmektedir. Hakikatin önemsizleşmesinin temel özelliklerinden bir diğeri de yalanın hakikatin yerini almasıdır. Öznel duygu ve düşüncelerin rasyonel görüşlere tercih edildiği bu çağda sanatta payına düşeni almaktadı ...Daha fazlası
Bu tez çalışmasında, Batıda Modern Sanatın oluşum sürecinde Doğu kültürlerinin etkisi, özellikle Antik Hint, Çin ve Japon sanatları üzerinde durularak incelenmiştir. Doğu, tüm uygarlıklarını, sanat ve değerleriyle ele almak için oldukça derin ve kapsamlı bir konudur. Bu nedenle araştırma daha yakından bakılan Hint, Çin ve Japon uygarlıkları ile sınırlandırılmış; bu üç uygarlık tarihsel süreçleri içerisinde sanatlarının yanı sıra, sosyal, ekonomik, din ve inançları bakımından incelenirken, onlardan bağımsız düşünemeyeceğimiz Mısır ve İran uygarlıklarının sanatıyla Orta Asya Bozkır sanatına da d ...Daha fazlası
Tıp biliminin 300 yıldan fazladır üzerinde durduğu sinestezi kavramı en genel haliyle renklerin sese, şekillerin tada dönüştüğü bir algıyı ifade etmektedir. Bir sanat eserinin bütünlüğünü sağlayan en önemli unsurun planlı bir kompozisyon olması gerektiği düşünüldüğünde ise sinestezik algının sanat eserinde yaratıcılığı geliştirdiği söylenebilmektedir. İyi bir sanatçının özgün eserler yaratabilmesi için hassas ve derin duyulara sahip olması gereklidir. Tarihte ismini duyurmuş, sanat sektörünü geliştirmede faydalı olmuş, birçok deha, olağandışı farklı yeteneklere sahiptir. Bahsi geçen bazı sanat ...Daha fazlası
Sanat ve makyaj her zaman insana eşlik etmiş, toplumla birlikte gelişmiştir. Sanat ve makyaj tarihsel yönüyle ve gelinen aşamada birbiriyle etkileşim halindedir. Antik çağlardan günümüze toplumun makyaja karşı tutumundaki değişim de dahil olmak üzere sanat ve makyaj arasında çeşitli bağlantılar vardır. Sanat objeleri ile makyajın karşılaştırmasının farklı dönemler açısından anlaşılması amaçlanmaktadır. Kanaat önderlerinin fikirlerinden hareketle, farklı dönemlerden makyajla ilgili literatürün antik çağlardan günümüze gelişim trendi analiz edilecektir. Bir sanatçı ve bir makyaj sanatçısı arasın ...Daha fazlası
Bu çalışmada Doğa-Resim ilişkisi içerisinde değişen “figür” kavramı, insan bedenine (vücut) karşılık gelen “figüratif” den söz edilmektedir. 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar resim sanatında karşılaştığımız insan figürünün değişim süreci örneklerle, karşılaştırmalı olarak irdelenmiştir. Tarihsel gelişimi sürecinde doğa kavramı, yaşam biçimi, düşünce sistemi ve inanışlara bağlı olarak her zaman değişken bir kavram olarak kabul edilmektedir. Buna bağlı olarak sanatta insan görünümü mağara döneminden modern toplumlara kadar her zaman sosyo-kültürel alanda yerini bulduğu görülmektedir. Resim sanatın ...Daha fazlası
Bu çalışma, oryantalist resim örnekleri arasında sıklıkla karşılaşılan mahrem alan çalışmalarının oryantalist resmi tanımlamada neden daha çok kullanıldığını keşfetmek için yapılmıştır. Öncelikle Batı dünyasındaki Oryantalizm kavramı incelenmiş ve bu kavramın çalışılmasında neden Doğu ve Doğu'ya özgü kavramlar ile sosyal, siyasal ve kültürel faktörlerin ilgi konusu olduğu incelenmiştir. Araştırma konusu genellikle sanat tarihinin bir parçası olan iç mekan resminin tanımı ve farklı dönemlerden örneklerle desteklenmiştir. Mahremiyet kavramının genel özellikleri ve resimdeki karşılığı da daha son ...Daha fazlası
“İmha da yaratmadır!” mottolu Dada hareketinin topluma, geleneklere, kapitalist yönetimlere ve alanları olan sanata karşı anarşist yıkıcılığı, sanatın yüceliği olgusunun yerini biçimsel ve kavramsal yeni açılımlara bırakmasına, “Anti Sanat” kavramının doğmasına neden olmuştur. Endüstrileşmeyle oluşan kapitalizm sonucu sömürgeciliğe paralelinde oluşan militarizme karşı Dada; halk ve proletarya haklarını gözeten sosyalizmden komünist bir çizgiye evrilen felsefeyi benimser. İçinde bulunduğu 1.Dünya savaşının sosyal, siyasal etkileriyle doğan Dada; gösterilerinde politik felsefeye yer vermesi, biç ...Daha fazlası
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında yükümlülüklerimiz ve çerez politikamız hakkında bilgi sahibi olmak için alttaki bağlantıyı kullanabilirsiniz.